7 yaþýndan beri ustalarla birlikte

Julianne (Moore) ile çalýþmak özel bir deneyim. Ýþin komik yaný dramatik bir sahne sonrasýnda  ‘Çocuklarýmýn odasýnda hangi duvar kaðýdý kullanmam gerektiðini düþünüyorum’ demesiydi.

Kült korku filmi Carrie 37 yýl sonra ‘sosyal medya etkisi’ de katýlarak yeniden sinemaya uyarlandý. Baþrolünde ise çocuk yaþta büyük ustalarla setleri paylaþan genç yýldýz Chloe Grace Moretz var. Moretz’den, STAR pazar’a özel röportaj...

Carrie gibi bir kült filmin yeniden çekimi büyük sorumluluk. 1976 yýlýnda Brain De Palma’nýn çektiði ve Sissy Spacek’in baþarýyla canlandýrdýðý Carrie karakterini bu sefer 16 yaþýndaki Amerikalý aktris Chloe Grace Moretz oynuyor. Kýsacýk hayatýna 22 uzun metrajlý film sýðdýran Moretz’in oyunculuk kariyerine baþladýðý filmler ve tv serileri arasýnda The Amityville Horror, (500) Days of Summer, Diary of a Wimpy Kid, Desperate Housewives, Dirty Sexy Money ve Teksas Ölüm Tarlalarý yer alýyor.  Moretz,  usta isimlerle yarýþtýðý oyunculuðuyla da Hollywood Young Artist Awards adaylýklarý kazandý. Son filminde ise Emmy ödüllü ve iki kez ‘En Ýyi Kadýn Oyuncu’ dalýnda Oscar adayý olan, Jurassic Park ve Hannibal filmleriyle özdeþleþen Julianne Moore’un canlandýrdýðý Margaret karakterinin kýzý Carrie rolünde. Artýk genç kýz rollerinin aranan ismi olan Moretz ile son filmi Carrie ve sinemayý konuþtuk.

-Bu hikaye sizin için ne ifade ediyor?

Bu hikaye birçok açýdan gerçek bir olgunlaþma hikayesi. Carrie bir kýzýn hayatýnda oluþan deðiþikliklerle yüzleþiyor ama çoðu kýzdan daha geç oluyor bütün bunlar onun için. Dünya sonunda onun için keþfedilebilir bir hale geliyor, bir kadýn olarak gücünü kabul edip buna sarýlýyor ve ayný zamanda doðaüstü güçlerini de keþfediyor. Onu, annesi tarafýndan aþýrý sevilen bir genç kýz olarak görüyorum. Öyle çok seviliyor ki hayatý kendi istediði þekilde keþfetmesine izin verilmiyor. Annesine karþý isyaný ve etrafýndaki insanlarla yaþadýklarý, herkes için gerçekten çok kötü sonuçlar doðuruyor.

ORÝJÝNAL FÝLMÝ SEYRETMEDÝM

-Carrie’nin yapmak istediði þeyler neler?

Carrie hayatýný kýsýtlamalar olmadan yaþamak ve kim olduðunu çözmek istiyor. Kýsacasý ergenlik çaðýndaki diðer gençlerle ayný þeyleri yapmak istiyor fakat annesi, okulundaki kýzlar ve etrafýndaki diðer herkes onu bundan alýkoymaya çalýþýyormuþ gibi davranýyor. Carrie hayatýnýn çok korkunç ve karanlýk bir dönemini yalnýz baþýna atlatmaya çalýþýyor. Fakat bir zaman sonra bunun böyle olmayacaðýný anlýyo. Hayat bu þekilde devam edemez ve o da gücünü buluyor, ona sarýlýyor. Yaptýklarýnýn sonuçlarý olmayacakmýþ gibi yaþamaya baþlýyor.

-Bu role nasýl hazýrlandýnýz? 

Brian De Palma’nýn ve Carrie rolünde oynayan Sissy Spacek’in müthiþ bir iþ baþardýðýný bilsem de orijinalini seyretmedim çünkü Carrie’yi kendim oluþturmak istiyorum. Senaryonun dýþýnda kitaptan çok yararlandým.

-Stephen King’in kitabý ile filmi karþýlaþtýrýrsanýz neler söylersiniz?

Romanda Carrie herkese ve her þeye sinirli fakat filmde ondan nefret eden insanlara karþý daha sempatik, tabii sonu hariç.

-Onunla yakýnlýk kurabildin mi?

Evet çünkü ben de onun gibi benzer sorunlarla baþ etmeye çalýþan ergenlik çaðýnda bir gencim. Ben de iliþkilerimi çözümlemeye ve kim olduðumu anlamaya çalýþýyorum. Yani filmin ana temalarý kafamda taze ve hayatýmla baðlantýlý. Bu da zaten karaktere daha rahat bir þekilde bürünmemi saðlýyor.

-Carrie’nin hayatýnda önemli bir yere sahip anahtar kiþilerden biri de Julianne Moore’un canlandýrdýðý annesi Margaret...

Julianne bu filmin zirvesi, onunla beraber çalýþmak oyunculuk hayatýmýn en özel deneyimlerinden biri oldu. Carrie filminin onsuz ayný olacaðýný hiç sanmýyorum çünkü Margaret karakterine hayal ettiðimizin de ötesinde bir þey kattý. Oyunculuðunda öyle gerçekçi bir hava var ki muhtemelen bu kendisinin de çocuklarý olmasýndan kaynaklanan bir gerçekçilik. Ýþin komik yaný Julianne ile beraber çektiðimiz dramatik bir sahnenin ardýndan kendisine ne düþündüðünü sorduðumda ‘Çocuklarýmýn odasýnda hangi duvar kaðýdý kullanmam gerektiðini düþünüyorum’ diye cevap verdi. O bir dahi!

ARTIK DAHA ROMANTÝK BÝR HAL ALDI

-Orijinali bir korku filmi olan Carrie’yi þimdi nasýl deðerlendirebiliriz?

Bu film sadece korku filmi deðil. Evet üzerinde karanlýk, korkutucu ve aðýr bir hava var ama ayný zamanda yumuþak, tatlý hatta romantik bir yaný da var.

-Filmde sosyal medya hatta sanal zorbalýða da yer verilmiþ.

Evet, eðer resme sosyal medyanýn ergenlik çaðýndaki bir gencin hayatý üzerindeki etkilerini katmazsanýz, modern bir gencin hayatýný tam resmedemezsiniz. Sanal zorbalýk ve sosyal medyanýn Carrie’nin hayatýndaki rolü büyük. 

-Ve telekinetik güçleri sayesinde Carrie de intikamýný alýyor deðil mi?

Telekinetik olaylarý o kadar güzel bir þekilde iþledi ki Carrie’yi bu özelliðini kullanýrken izlediðinizde siz de bu güçlere sahip olmak istiyorsunuz. O sadece kim olduðunu keþfetmekle kalmýyor, ayný zamanda ne kadar güçlü olduðunu keþfediyor ve her gün daha da güçlenerek yeteneðini kullanmayý öðreniyor.

Karakterime aþýk oldum

-Senaryoyu ilk okuduðunuzda öykü hakkkýnda ne düþündünüz? 

Elimden býrakamadým ve Carrie karakterine aþýk oldum. Onu oynamayý istiyordum. Trajik bir karakter mi? Kötü mü? Yanlýþ yönlendirilmiþ ve yanlýþ mý anlaþýlmýþ? Senaryoyu okuduðumda, Carrie karakterine hayat vermeyi çok istedim.

-Görünüþe göre bir oyuncu olarak zor karakterlerle meydan okumayý seviyorsunuz.

Ýnsanlar bana bir þeyi yapamayacaðýmý söylediðinde hoþuma gidiyor çünkü bu beni yapamayacaðýmýn söylendiði þeyi onlarýn hayal edebileceðinden daha iyisini yapmaya motive ediyor. Belki de Carrie karakterine bu kadar baðlanmamýn sebebi de budur. Çünkü herkes ona da sürekli olarak ‘Hayýr!’ demiþ. Bu iþler böyledir, eðer sana 100 kez ‘Hayýr’ derlerse o kadar bastýrýrsýn ki sonunda sana ‘Evet’ derler ve bu bence en büyük baþarýdýr.

-Filmin en dramatik ve ikonik sahnesi balo sýrasýnda Carrie’nin üzerine bir kova dolusu kan döktükleri sahne. Bu sahne nasýl çekildi?

Beþ galon kan benzeri sývý boca ettiler ve bu sahne aslýnda göründüðünden çok daha zordu. Çünkü bir buçuk metreden dökülüyordu üzerime! Ama tüm bu zorluklara deðdi, sonuç inanýlmazdý!