9 Mart’ýn darbeci kadrosu, ordunun en yüksek komuta kademesinde görev alanlarýn önemli bir kýsmýydý. En baþta Kara Kuvvetleri Komutaný Faruk Gürler, ardýndan da Hava Kuvvetleri Komutaný Muhsin Batur. Hemen fark edileceði gibi, 9 Mart’ýn ilham kaynaðý elbette 27 Mayýs’tý. Fakat bu kez 27 Mayýs’tan çok önemli bir fark da vardý. Bu fark, darbenin genç subaylarýn kendi baþlarýna yapacaklarý bir iþ olmaktan çýkarýlmasý ve ordunun emir-komuta zinciri içinde geçekleþtirilmesiydi. Bu bakýmdan darbede yüksek rütbeli komutanlar kilit önemdeydi.
Faruk Gürler’in pozisyonu
9 Mart’ýn beyni sayýlan isimlerden Celil Gürkan, muhtýradan sadece on beþ yýl sonra, 1986 yýlýnda yayýnlanan ’12 Mart’a Beþ Kala’ adlý anýlarýnda; Gürler’in o dönemde Türk Silâhlý Kuvvetleri içinde “sahip bulunduðu popülarite”nin diðer komutanlarla karþýlaþtýrýldýðýnda, onlarla “oranlanamayacak ölçüde geniþ” olduðunu belirtmektedir. Bu bakýmdan Gürler’in cunta içinde yer almasý çok önemliydi. Gürkan, onun hakkýnda þunlarý yazacaktýr:
“Hemen hemen bütün yayýnlarý izler, aydýn ve ilerici bir kiþiliðe sahipti. Bu arada, laiklik ilkesine büyük önem verir; devletçiliðe inanýrdý. Yasakçý deðil; özgürlükçü idi. Özgürlükten yana idi. Çeþitli vesilelerle Doðan Avcýoðlu’nun kitabýnýn [Türkiye’nin Düzeni] ‘baþ ucu kitabý’ olarak daima el altýnda olduðunu söylemekten geri durmazdý.” Gerçekten de, Gürler’in daha o zaman Avcýoðlu’nun bu ünlü kitabý için; yanýndaki kurmay subaylara dönerek, ‘bu kitabý okumamýþ olan kurmayý eksik sayarým’ dediðini ben bile duymuþtum!
Gürkan, Gürler’in nasýl olup da, 12 Mart muhtýrasýnda ve sonrasýnda, ‘karþý cephe’de gönüllü olarak yer aldýðýný görünce sadece þaþýracaktýr! Bunu anýlarýnda yer alan pek çok satýrda görebiliyoruz. Onun gerçek görüþünü anlayamamýþ olmalarýný ise; birkaç nedene baðlamaktadýr. Þöyle yazýyor: “Belki çekingendi.” “Ýki arada bir derede idi.” Tutumu “ikircikli”ydi. Ama ondan vazgeçmeleri de mümkün deðildi; çünkü, “o günkü koþullarda içimizde ve baþýmýzda olan Gürler gibi popüler bir Kara Kuvvetleri Komutaný’ný devre dýþý býrakmak kolay deðildi. Kaldý ki, iyi niyetimiz de buna engeldi.” Herhalde Gürkan, 12 Mart muhtýrasýndan hemen sonra ordudan emekli edildiðinde, ‘cehenneme giden yolun iyi niyet taþlarýyla döþenmiþ olduðu”nu hatýrlamýþtýr!
Genelkurmay Baþkaný Taðmaç
Genelkurmay Baþkaný Memduh Taðmaç’ýn durumu da kritikti. Onun darbeye destek vermesi, cuntanýn gücünü ve hareket alanýný büyük ölçüde geniþletecek ve kolaylaþtýracaktý; ne var ki, Taðmaç, ortalarda bir yerdeydi. Tam olarak nerede durduðunu anlamak güçtü. Gürkan, bu bakýmdan ondan þikâyetçiydi.
Muhsin Batur: þahin kanadýn sözcüsü
Oysa, tam aksine, Hava Kuvvetleri Komutaný Batur, “hava kuvvetleri içinde tutuluyor, güveniliyordu.” Batur, darbenin önde gelen ismiydi. Gürkan açýsýndan, 12 Mart muhtýrasýndan sonra onun da tutum deðiþtirmiþ olmasý, affedilemezdi. Onun yýllar sonra anýlarýnda yazdýðý gibi, geliþmelerden pek de haberdar deðilmiþ gibi bir tutum takýnmýþ olmasýna çok içerlemiþ olmalýydý. Nitekim Gürkan’ýn anýlarý, esas olarak Muhsin Batur’un 1985 yýlýnda yayýnlanmýþ olan “Anýlar ve Görüþler (Üç Dönemin Perde Arkasý)” kitabýna adeta bir yanýt olarak kabul edilebilir.
Gürkan, onun hakkýnda da þöyle yazacaktýr: “Karargâh içinde kurulan ‘gizli örgüt’le resmî baþlýklý, tarih ve sayý verilmiþ yazýþmalar yapabilen, sonra da yakýn arkadaþlarýný, devirdiði hükûmetin baþbakaný ile birlikte emekliye ayýran bir kuvvet komutanýna herhalde ‘ihtilâller tarihi’nde ilk kez rastlanmaktadýr.”
DEÞÝFRE OLAN BÝR DARBE PLANIYDI
9 Mart’ýn 44. yýldönümüne geldiðimizin acaba kaç kiþi farkýnda?
Dahasý; gençler arasýnda, bu tarihin diðer takvim yapraklarýndan ne farký olduðunu söyleyebilecek kaç kiþi var?
Bu arada; 9 Mart’ý ruhunun derinliklerinde yaþatanlarý da unutmak haksýzlýk olur tabiî…
YA BUGÜN…
‘9 Mart 1971 Devrimi’nin müstakbel anayasasýný okuduktan sonra; günümüzde de ‘9 Mart’ýn ‘devrimci ruhu’nun aramýzda yaþamadýðýný söylemek mümkün müdür acaba? Þöyle iyi bakýn lütfen; televizyon ekranlarýna; günlük gazete köþelerine; yazýlanlarýn ve söylenenlerin satýr aralarýna, iyi bakýn lütfen… ‘9 Mart’ýn pek çok kalpte yaþadýðýný gerçekten de görmüyor musunuz? Kimbilir, belki de CHP’nin önümüzdeki seçimde
kullanacaðý þarký; “Bana her þey 27 Mayýs’ý hatýrlatýyor’ da olabilir. Nereden mi biliyorum; Muhsin Batur’un emekli olmasýndan sonra, Cumhurbaþkaný Fahri Korutürk tarafýndan 1974 yýlýnda kontenjan senatörlüðüne atanmasýnýn ardýndan, CHP’ye katýlmasýndan ve 12 Eylül 1980 öncesinde sonu gelmez Cumhurbaþkanlýðý seçimi sürecinde, CHP’nin Cumhurbaþkaný adayý olmasýndan desem; bilmem ki, gençler bana inanýr mý?
‘DEVRÝM ANAYASASI’
Þimdi de 9 Mart’ýn ertesi günü yürürlüðe girmesi beklenen ‘devrim anayasasý’na bir göz atalým isterseniz… Anayasaya göre; Türkiye, ‘devrim ilkelerine dayanan halkçý, devletçi, laik, millî ve sosyal devrimci bir devlet” olacaktý. “Egemenliðin kullanýlmasý” ise, “devrim ilkelerine aykýrý” olamayacaktý. “Yasama yetkisi, Devrim Konseyi ve Devrim Meclisi tarafýndan” kullanýlacaktý. “Yürütme görevi, Cumhurbaþkaný, Baþbakan ve Bakanlar Kurulu tarafýndan yerine” getirilecekti. “Yasama organý, Devrim Konseyi ve Devrim Meclisi” idi. “Devrim Konseyi, devletin en yüksek karar organý” olacaktý.
Devrim Konseyi, “çaðdaþ uygarlýk düzeyine ulaþmýþ bir Türkiye yaratýlmasý ile görevli ve sorumlu”ydu. “Konsey, bu sorumluluðu Türk halký ve devrim kuruluþlarý ile” paylaþacaktý. Devrim Konseyi’nin yetkileri ise þöyle saptanmýþtý: “Devrim Meclisi’nce kabul edilen kanun, tasarý ve tekliflerinin müzakeresi, kabulü, reddi ya da deðiþtirilerek kabulü.” Demek ki, konsey, meclisin üzerindeydi. Onun benimsediði herhangi bir þeyi, tamamen reddebileceði gibi, onaylamadan önce deðiþtirebilirdi de. Ayrýca, “para basýlmasý”da Devrim Konseyi’nin yetkisindeydi. Merkez Bankasý’nýn görevini üzerine alan konsey; diðer yandan, seferberlik ilân etmeye olduðu gibi, savaþ ilân etmeye de yetkiliydi.
Genelkurmay Baþkaný’na gelince; o, Silâhlý Kuvvetlerin komutaný olup, Devrim Konseyi’ne baðlý olacaktý. Devrim Konseyi, “devletin bütün kuruluþlarýný gözetimi ve denetimi altýnda bulundu”racaktý.
Devrim Konseyi
Elbette þu ünlü Devrim Konseyi üyelerini de merak etmiþ olmalýsýnýz: Anayasanýn bir maddesi de buna ayrýlmýþtý: “Devrim Konseyi, …. 1971 [tarih özel olarak boþ býrakýlmýþtý; çünkü darbenin tarihi, o sýrada henüz kesinlik kazanmamýþtý!] devrimiyle [evet yanlýþ okumadýnýz; 27 Mayýs’tan sadece on bir yýl sonra yeni bir devrim geliyordu!]; Türk halký, Türk gençliði ve Türk Silâhlý Kuvvetleri adýna yönetimi devralmýþ bulunanlar arasýndan gelen ….. üyeden kurulmuþtur.” Noktalar nasýl doldurulacaktý, bilinemez. 27 Mayýs sonrasýnda ilân edilen geçici anayasada yapýldýðý gibi, tek tek üyelerin isimleri mi yazýlacaktý; yoksa yalnýzca belirli bir rakamla mý yetinilecekti acaba?
‘Devrim’den sonra kurulacak olan Devrim Konseyi’nin ‘doðal üyesi’ olmayan Genelkurmay Baþkaný ile dört kuvvet komutaný, konsey toplantýlarýna ancak ‘geçici üye’ olarak katýlabileceklerdi. Bu arada; “devrim eylemini yürüten en kýdemli komutan, Devrim Konseyi’nin baþkaný” olacaktý. Bu durumda; Faruk Gürler, bu pozisyon için en uygun adaydý.
Devrim Partisi
‘Devrim Partisi’ne gelince; kurulmasý tasarlanan Devrim Partisi de, Devrim Konseyi’ne baðlý olacaktý. Bu parti nasýl ve kimler tarafýndan kurulacaktý diye soracak olanlar varsa, anayasa onu da hükme baðlamýþtý: “Yönetimi, Türk toplumunu çaðdaþ uygarlýk düzeyine ulaþtýrmak amacýyla; devrimci bir kadro yaratarak, bu kadroya devretmek üzere ele alan devrim iradesi; devrimi hedefinden saptýrmayacak ve Atatürk ilkelerini çaðdaþ düþünce ve bilim ýþýðýnda yorumlayarak uygulamayý ülkü edinen bir Devrim Partisi kurulmasýný saðla”yacaktý. Devrim Partisi, bu “ilkelere göre yetiþmiþ bir kadro ile ve halk içinde örgütlenerek, en kýsa zamanda kuru”lacaktý.
Elbette bu zaman alacaktý; o zamana kadar neler olacaktý diye soran olursa eðer, anayasa onu da düþünmüþ ve hükme baðlamýþtý: “Devrim Partisi kuruluncaya kadar, devrimi amacýndan saptýrmamak, devlet hizmetlerini yerinde devrimci gözüyle izlemek, devrimi halka indirmek ve halkla el ele vererek korumak amacýyla; Devrim Partisi Genel Sekreterliði’ne baðlý ve idarî hiyerarþiye paralel olarak bir siyasî devrim örgütü kurulur; örgütün görev ve yetkileri kanunla düzenlenir.”
Elbette yeni ‘devrimci’ yönetime karþý ‘direnme hakký’ný kullanmak isteyebilecekler de bulunabilirdi. Onlar için de ‘devrim mahkemeleri’ kurulacaktý. Anayasada þu satýrlar, devrimden sonra olacaklarý öngörmeye belki yardýmcý olabilir: “Devrim gününe kadar ulusal çýkarlara aykýrý tutum ve davranýþlarda bulunduklarý saptananlarla; devrimin güvenliðine ve devrime karþý, her ne þekilde olursa olsun, söz, yazý ve basýnýn diðer araçlarý ile veya baþka þekilde karþý gelenleri yargýlamak amacýyla; Devrim Konseyi Genel Sekreterliði’ne baðlý özel devrim mahkemeleri” kurulacaktý.