Türk medyası lafa gelince depremi önemsiyor ya, inanmayın siz onlara. Gerçekten önemseseler her medya kuruluşunun deprem konusunda uzman muhabirleri olurdu.
O uzman muhabirler olsa koca haftayı Ahmet Mete Işıkara’nın ettiği bir lafı tartışarak geçirmezdik. Daha ilk gün 2014’te büyük deprem olacak tezi çöker, tartışmada gereksiz yere 3 güne yayılmazdı. Ama hala depremin, büyüklüğüyle şiddeti arasındaki farkı bile bilmeyen spiker, muhabir, editörlerle deprem haberleri yapılıyor Türkiye’de...
***
“Sallama, bir uzmanın söylediğini, uzman bir muhabir nasıl çökertir” diyenler, acele etmesin. Işıkara tezini istatistik bilimine dayandırıyor ya, depremlerin istatistikle arası pek yok. Mesela Kuzey Anadolu Fayı’na benzeyen ve Kaliforniya’yı tehdit eden San Andreas Fayı tam 306 yıldır deprem üretmiyor.
Yani ortalama 250 yılda bir deprem olur beklentisi gerçeğe uymuyor, aradaki 56 yıllık farka neredeyse bir ömür sığıyor.
Bitti mi derseniz bitmedi, uzman bir muhabir sadece bunu bilmekle kalmaz, depremlerin bazen sadece 150 yıl bazen de
6 asır sonra tekrar ettiğini bilir.
***
Ahmet Mete Işıkara’yı 1999’da, depremin en çok konuşulduğu dönemde tanıdım. Bir programa katılmak için geldiği Kanal D’de, yorgunluktan, ilk işi ayakkabılarını çıkarıp ayaklarını bir sandalyeye uzatmak olmuştu. Allah var, bizim için çok çalıştı, “depremle yaşamayı öğrenmeliyiz”, “deprem değil çürük bina öldürür” laflarını dilimize soktu. Ancak emeklilik sonrası çizdiği portreden hiç hoşlanmadım.
***
2014’te deprem olur mu olmaz mı bunu ne Işıkara ne de diğer uzmanlar bilebilir. Niye’sini şöyle anlatayım: İtalya’da L’Aquila kentinde meydana gelen depremi, öncü depremlere rağmen tahmin edemeyen bilim adamları 309 kişinin ölümüne sebebiyet vermekten hakim karşısına çıktı. Bilim adamlarının avukatları mahkemede büyük depremleri önceden tahmin etmenin bir yolu olmadığı savunmasını yaptı. Bunların hepsi geçen yıl yaşandı ve bitti ama medya bu hafta “2014’te deprem olur mu?” yu tartıştı... Sanırım başka söze gerek yok.
