Ayşenur Abla biraz da demokrasiyi savunsa

CNNTürk’ün Medya Mahallesi iyi bir iş yapıyor ve çok seslilik adına farklı seslere programında yer veriyor.

Ama bunu sınırlı ölçüde ve militarize bir çizgide yapıyor.

Nasıl mı?

Mesela “28 Şubat ve intikam” konulu programlar yapıyor ama hep “Bu dava intikama dönüşmesin” diyen insanları çıkarıyor ekrana.

Elbette hiçbir dava intikam hesaplaşmasına dönüşmemeli.

Ancak Akın Birdal gibi o dönemin hesabını canıyla ödeme noktasına gelmiş insanlara söz hakkı vermiyor olması yanlış.

Bir de 28 Şubat gibi toplumun geneline zarar vermiş bir davayı çarpıtma görevine soyunması daha yanlış.

Bir gazetecinin, medyada muhalefet etkisinin azalmasına inanması ayrı bir şeydir, militaristleri koruması ayrı bir şeydir.

Biz Ayşenur Arslan’la aynı medya grubunda çalıştık, o atv’de haber dairesinin sorumlusuydu, ben Sabah yazıişlerinin 2 numaralı adamıydım.

Atv, Fethullah Gülen’in meşhur kasetlerini yayınladı, biz andıçı haber yaptık.

Aradan yıllar geçti ama bu yıllar ne yazık ki, Ayşenur Abla’nın Kemalist damarını daha da güçlendirdi. (Annesine söylemeyin, onu hala solcu sanıyor ama Ayşenur Abla ne yazık ki piyano çalıyor.)

Ayşenur Arslan, programında hala farkında olarak veya olmayarak bir psikolojik savaş sürdürüyor. 28 Şubat Davası’nın bir intikam hareketi olduğunu ispata çalışıyor.

Ayşenur Abla’nın cevabını vermesi gereken ilk soru şudur: 28 Şubat yasal bir hareket midir?

Buna evet demesi zor.

Yasal olmayan bir müdahalenin hesabının yargı önünde sorulmasının yanlışı nerededir.

Ayşenur Abla, Ergenekon’u “muhalefeti susturma” davası olarak damgalamaya çalışmıştı, şimdi 28 Şubat’ı mahkum etmeye çalışıyor.

Kendini sosyalist sanan Kemalist kuşağın açmazı da tam bu. 28 Şubat’ın gerici bir sermaye harekatı olduğunu göremiyor ve o darbenin asli unsurlarına hizmet etmeye çabalıyorlar.

Diyeceğimiz sadece şudur: Kız sen 28 Şubat’ın neresindensin!

Kemal Bey sen bu işi hemen bırak!

Ünvanı CHP Genel Başkanı ve anamuhalefet partisi lideri ama kafası hala Sosyal Sigortalar Kurumu’nun başarısız genel müdürü.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü doğrudan hedef alan bir açıklama yapıyor ve 28 Şubat kararlarının altında Abdullah Bey’in imzası bulunduğunu iddia ediyor.

SSK Genel Müdürlüğü’nden emekli Kemal Bey bunu yapabilir. Bilgisayarı yoktur, Google bilmiyordur falan.

Ancak CHP Genel Başkanı bunu yapamaz.

Genel başkanına oy kullandıramayan zihniyet yine iş başında. Bu partide “Efendim, o zaman Abdullah Gül, Milli Güvenlik Kurulu üyesi değildi. Üstelik bu kurulun kararları Bakanlar Kurulu’nda imzaya açılmadı ve imzalanmadı” diyecek biri bile yok.

Zavallı bir durum.

Tek sebebi var, Kemal Bey’in diyet ödüyor olması.

Sayın Kılıçdaroğlu’nu o koltuğa oturtan güçler, şimdi “Bu darbe hesaplaşması ya bana uzanırsa” paniği içinde.

Darbeci medyanın amiral gemisinin devrik kaptanı ne derse, Kılıçdaroğlu onu savunuyor.

Kemal Bey, bu milletin medyanın silahşörünü iktidar yapacağına inanıyorsa daha çok bekler.

Ancak, emekli SSK Genel Müdürü olarak lüks araçların, özel uçakların keyfini çıkarmaya devam etmek istiyorsa, önü açık.

İstanbul’da 3 kafe

Anadolu’daki okurlar kusura bakmasın ama kafelerin iyisi İstanbul’da. Buralara yolları düşerse kaçırmasınlar diye 3 kafenin adresini veriyorum.

1) House Cafe, Atiye Sokak. (Yeni hali yıkılıyor. Böyle mükemmel yer, dünyada azdır.)

2) Bej Kafe, Karaköy.

3) Backyard, Bebek.