Mustafa KARAALİOĞLU
Mustafa KARAALİOĞLU
Tüm Yazıları

Basit bir Çankaya senaryosu

Giderek daha kısa aralıklarla Cumhurbaşkanlığı meselesi gündeme geliyor. Bu konunun son konuşulduğu günlerin üzerinden bir-iki ay geçmemişti ki, dosya şimdi yeniden açıldı.

Benim için birbirinin benzeri tartışma zinciri içinde en dikkat çekici olan şudur: Aklı başında olanlar ve AK Parti içinde bir çatışmayı arzulamayan ve bunu zaten tahmin de etmeyenlerin sabit bir tavrı var. Diyorlar ki, “Erdoğan ve Gül kavga yapmaz, sorunu arkadaşça çözerler...”

Bu cümle nedense Cumhurbaşkanlığı makamından dolayı çatışma umut edenler için pek sinir bozucu olmaya başladı. “Tamam ama başka şeyler var...” kabilinden itirazlarla Erdoğan’la Gül arasında pekala kavga çıkabileceğinde ısrar ediyorlar. Bir parça da haklılar çünkü siyasi geleneğimizde kavga ve ayak oyunları neredeyse sabit bir veridir. Bu nedenle öylesine gülünç gerekçeler anlatılıyor ki, AK Parti’nin ne kadar talihli bir parti olduğu daha iyi anlaşılıyor.

Elbette bu ve benzeri cümleler bir analiz değil, sadece temenniyi ifade ediyor.

Ama analizlerin ve temennilerin üzerinde de gerçekler var.

İki liderin ilişkisi; sonuncusu Erdoğan’ın kendisi de pekala oturabileceği koltuğa kolaylıkla Abdullah Gül’ü önermesi olmak üzere birkaç kez test edilmiştir. Ortada bir koltuk meselesi olsaydı herhalde fırsat ayağa gelmişken Erdoğan için daha kolay çözülürdü...

Başbakan bunu yapmadı. Gül’ün de 2003’te Başbakanlığı kolaylıkla devretmesi gibi düşünmeden en yakın arkadaşını Köşk’e gönderdi. Ve bundan mutluluk ve gurur da duydu.

Aralarındaki ilişki karşılıklı iyilik ilişkisi de değildir. Biri bir iyilik yapınca sıra diğerine gelmiyor. Yani bir alacak verecek hukuku değil gerçek bir kardeşlik ve siyasi değer ilişkisi var. Doğru ve faydalı olanı yapmayı biliyorlar. Bırakın birbirleri lehine feragati, adı ne olursa olsun herhangi bir makamdan gerektiğinde bir başkası lehine de kolaylıkla vazgeçebilirler.

Gül ve Erdoğan, aralarındaki uyumun siyasi değerini çok iyi biliyor.

Hal böyle olunca davalarına siyasi zarar verebilecek hiçbir şeyi, kendi çıkarları ne olursa olsun yapmazlar.

Dolayısıyla, bir sonraki dönemin Cumhurbaşkanı’nın kim olacağı merak ediledursun kesin olan bir şey var ki, bu süreci sahip oldukları gücü daha da artırarak tamamlayacaklardır.

Siyasi rakiplerinin her defasında yanlış yerden başlatıp yanlış sürdürdükleri yüksek değer taşıyan polemiklerde şaşırtıcı hamleler yapmayı ve sonucu lehlerine çevirmeyi başarıyorlar. Çünkü, böylesi kritik noktalarda nasıl davranılması gerektiğini ve en önemlisi de sahici olmayı çok iyi biliyorlar.

Son tartışmalarda da görüldüğü gibi çok erken bir vakitten itibaren Gül ile Erdoğan arasında bir kavga çıkarmaya odaklanıldığı bir ortamda ise, kimseye buradan bir siyasi kazanç fırsatı vermeyecek kadar tecrübe sahibidirler.

Sadece ikisi değil; genel olarak AK Parti’nin insan malzemesi ve özelde üst seviye yönetim kadrosu da tamamen bu anlayışa sahiptir. İşleri kavgasız, gürültüsüz ve kardeşçe yürütmek bir parti politikası haline gelmiştir.

Başa dönerek bitirelim...

Türkiye’de üzerine asla yatırım yapılmayacak bir siyasi senaryo varsa, Erdoğan-Gül çatışmasıdır. Böyle bir neticenin gerçekleşme ihtimali sıfırdır. Bu ihtimalin denklemden çıkması siyaseti biraz yavanlaştırıyor ama yapılacak bir şey yok!

Kavga çıksın ortalık karışsın diye el ovuşturanlar, “Erdoğan aday olursa Gül olmaz; tersi olursa da Erdoğan aday olmaz” denklemini anlayamasalar da gerçek bu kadar basittir.

Sonuçta olacak olan da budur... Dahası, sonuç ne olursa olsun ikisinden biri kırgın da olmayacaktır.