Bir Samsung’umuz olsa iş tamam

Türkiye ekonomisini, ekonominin geleceğini dünya ekonomisini iyi analiz etmeden anlamak kolay değil, hatta imkansız.

Türkiye ekonomisinin BUGÜNÜNÜ analiz etmeye kalktığınızda karşınızda iki temel/yapısal sorun var gibi duruyor: kayıtdışılığın büyüklüğü, buna bağlı olarak gelir vergisi mükellefiyetinin yaygınlaşamaması ve belki de hepsinden önemli olmak üzere eğitim-öğretim sektörünün içinde bulunduğu perişanlık.

Ancak, Türkiye ekonomisinin YARININI analiz etmeye kalktığınızda karşınıza teknolojiye, innovasyona, bilgi ekonomisine yönelik çok ciddi meseleler çıkıyor; bu alanda karşınıza milli gelirden araştırmaya ne kadar pay ayrıldığı gibi konulara girmeyeceğim, dünyadan, çok önemli bir sektörden akıllı telefonlardan ve daha sıradan cep telefonlarından ve üç ülkeden, bu ülkelerin ürettiği telefonlardan bahsedeceğim.

Güney Kore’nin Samsung markası var; bu şirket 2011’in ilk üç ayında 12.6 milyon adet akıllı telefon satarken, 2012’in ilk üç ayında bu büyüklük 44.5 milyon adete çıkmış.

Samsung’un akıllı telefon küresel piyasasında küresel payı yüzde 30.6 (2012 ilk çeyrek).

ABD’nin Apple firması var, bu firma 2011’in ilk üç ayında 18.6 milyon akıllı cep telefonu satarken, bu satış miktarı 2012’nin ilk üç ayında 35.1 milyona çıkmış; Apple şirketinin akıllı telefon küresel payı yüzde 24.1 (2012 ilk çeyrek).

Finlandiya’nın Nokia firmasının 2011’in ilk üç ayında sattığı akıllı telefon sayısı 24.2 milyon iken bu satış büyüklüğü 2012’nin ilk üç ayında 11.9 milyona düşmüş; Nokia’nın bu sektörde küresel payı yüzde 8.2 (2012 ilk çeyrek).

Söz konusu üç firma dışında dünyanın akıllı cep telefonu üreten diğer tüm firmaların küresel piyasa pay toplamı sadece yüzde 37.1.

Daha sıradan yani akıllı olarak nitelendirilmeyen cep telefonu piyasasında ise Samsung (Güney Kore) 2011 ilk çeyreğinde 68.8 milyon telefon satarken 2012’nin ilk çeyreğinde 86.6 milyon telefon satmış (küresel piyasa payı yüzde 20.7’si) ; Apple (ABD) ise 2011’in ilk çeyreğinde 16.9 milyon satarken, 2012’nin ilk çeyreğinde satış miktarı 33.1 milyona yükselmiş (küresel piyasa payı yüzde 7.9’u).

Nokia’da sorun var, 2011’in ilk çeyreğinde 107.5 milyon standart cep telefonu satan Nokia, 2012’nin ilk çeyreğinde ancak (!) 83.2 milyon telefon satmış; bu azalışa rağmen Nokia tek başına küresel piyasanını yüzde 19.8’ine sahip.

Samsung, Apple, Nokia dışındaki firmaların 2012 ilk çeyreğinde küresel payı yüzde 51.6.

Bu tablonun en ilginç yanı firmaların (Samsung, Apple) 2011-2012 ilk çeyrekleri arasındaki satış artışlarının dünya ekonomisinin büyümesinin çok ama çok üzerinde olması; Nokia’da bir problem var, 2012’de on bin çalışanı daha işten çıkarmayı planlıyor.

Nokia Finlandiya ekonomisinin yüzde onuna tekabül ediyor; Nokia’nın düşüşü Finlandiya’yı da çok olumsuz etkileyecek.

Türkiye’nin bu tablodan çıkarması gereken çok önemli dersler var.

Türkiye ekonomisi çok başarılı, kökeninde mali disiplin başarısı var ama bu sürecin kalıcı olması bizim de bilgi ekonomisine yönelik innovasyon yapmamıza bağlı.

Türkiye önümüzdeki yirmi sene içinde bilgi ekonomisinin motoru olacak bir üründe küresel üretim yapmak zorunda; bu ürün ne olabilir, şimdiden öngörmek mümkün değil.

Türkiye ekonomisinin dinamizmi sadece iç tüketim ve yatırım talebi yüksekliği olarak değil, aynı zamanda yaratıcılık olarak da tezahür etmeli.

Güney Kore’ye hayranlıkla bakılıyor ama bu başarının altında dünya ekonomisi büyük bir krizde iken dahi 2011’in ilk çeyreği ile 2012’nin ilk çeyreği arasında akıllı telefon satışlarını 12.6 milyondan 44.5 milyona yükselten, küresel piyasanın yüzde 30’unu tutan bir Samsung firmasının varlığı biraz unutuluyor.

21. yüzyılda Türkiye’nin hedefi bir Samsung, bir Apple, hatta bir Nokia çıkarmak olmalıdır.

Bu hedefe yönelik olarak da en önemli ve sorunlu sektörümüz eğitim-öğretimde radikal reformlar şart. twitter.com/KarakasEser