Bir YÖK kararı: Altı kaval, üstü şeşhane

Önce bir hatırlatma: (Mumsema’dan) Parçalan birbirine benzemeyen ve uygun olmayan, dolayısıyla bir işe yaramayan aparatlar hakkında veya giyim kuşam konusunda birbirine uymayan ve yakışmayan kıyafetler için altı kaval üstü şeşhâne deyimini kullanırız. Buradaki şeşhâne kelimesinin İstanbul’da bir semt adı olan Şişhane ile herhangi bir alâkası yoktur ve Şişhane söylenişi yanlıştır.

Gelelim şimdi altı kaval üstü şeşhane YÖK kararına; 19 Haziran 2012 tarihli  Yükseköğretim Yürütme Kurulu toplantısında “yıllık veya yarıyıllık sınav takvimi uygulayan tüm yükseköğretim kurumlarında, 2011-2012 eğitim-öğretim yılından itibaren geçerli olmak üzere bütünleme sınav hakkı tanınmasına; ilgili yarıyıl veya yıl sonunda almış oldukları ders veya derslerin final sınavına girme hakkı elde edenlerden final sınavında başarısız olan öğrenciler ile sınava girme şartlarını sağladığı halde final sınavına giremeyen öğrencilere başarısız olduğu her ders için, yaz okulu uygulaması olup olmadığına bakılmaksızın, ilgili dönem sonlarında bütünleme sınavı hakkı tanınmasına;.......... final sınavında geçerli olan başarı kurallarının bütünleme sınavlarında da uygulanmasına; bütünleme sınav notunun final sınavı notu yerine geçmesine......; kararın altında da YÖK Başkan vekili Prof. Dr. Şaban Çalış’ın imzası var.

Bu karar baştan aşağı yanlış, çok sayıda üniversitede uygulanan notlama sistemi ile taban tabana zıt, çelişen ve sistemin mantığını bozan bir karar; açıklamaya çalışacağım.

Çok sayıda üniversitede, belki hepsi aynı sisteme geçmiştir bile, notlar A, B, C, D, F gibi notlarla veriliyor, bu notlama sisteminin mantığında çan eğrisi mantığı var, yani sınavlarda, yarıyıl sonunda öğrencinin başarısı, başarısızlığı, aldığı mutlak, değişmeyen bir elli (50) not ile değil, sınıfın genel performansıyla birlikte ortaya çıkıyor. Sınavda ya da yarıyıl sonunda en yüksek ortalamayı alan öğrencinin nümerik notu seksen (80) ise o öğrenciye büyük ihtimalle en yüksek not yani A+ veriliyor, kırk (40) alan bir öğrenci de C ya da D alabiliyor, vs.  

 

Öğrencinin harf cinsinden aldığı nihai not mutlak bir başarı sonucu değil, nisbi, karşılaştırmalı bir başarının sonunda veriliyor, başka bir ifadeyle sınıfın tüm öğrencilerinin nihai notları (A, B,...) aynı sınıftaki tüm öğrencilerin notlarının bir sonucu.

Bu notlama mantığında başarısız olan bir öğrencinin bütünlemeye girmesi sistemin tüm mantığını iğdiş ediyor; yaz okulları bu iş için var, öğrenci başarısız olduğu yani F aldığı dersi yazın, başka bir grupla yeniden alıyor, notu da yine o yeni grubun notlarıyla beraber belirleniyor.  

 

Bu notlama sistemi amerikan sistemi, kendi içinde bir tutarlı mantığı var, şurasından, burasından çekiştirir iseniz sistemin mantığı alt-üst oluyor, benim sevdiğim ifade ile “altı kaval, üstü şeşhane” haline geliyor.

İllaki, belki de bu işlerden hiç anlamayan bir ya da birkaç yargıcın kararı sonucu, YÖK, amerikan not sistemine bütünlemeyi sokmak istiyorsa bu harf sisteminden, çan eğrisinden vazgeçilmeli, eskiden olduğu gibi notlar yüz üzerinden verilmeli, elli alan geçmeli, 49 alan kalmalı, falan.

Bu haftaki pazar eğitim yazımda daha teknik bir konuya girmek zorunda kaldım ama aslında mesele sistemlerin, bizim konumuzda da öğretim-notlama sisteminin, bütünlüğünün sağlanması.

Hem çan eğrisi hem bütünleme birlikte olmaz.  

 

Karardaki “final sınavında geçerli olan başarı kurallarının bütünleme sınavlarında da uygulanmasına” “bütünleme sınav notunun final sınavı yerine geçmesi” ne demek?

Bu ifadeler tümüyle yanlış ve anlamsız.

Unutmayalım, bütünleme sınavında sorular başka yani sınıf ortalamasına göre değerlendirme mümkün değil.

Benden hatırlatması; ama biz, bu işi, frakın altına çarık giyerek, “altı kaval üstü şeşhane” götürürüz diyorsak söyleyecek bir sözüm yok.