Bir zamanlar Doğu’da

Christian Petzold’a En İyi Yönetmen Gümüş Ayı Ödülü kazandıran Barbara, Berlin Duvarı yıkılmadan önce Doğu Almanya’da geçen, ahlaki çelişkileriyle ibret veren bir öykü anlatıyor.

İKTİDAR sahipleri kolluk kuvvetlerini ve istihbarat birimlerini devletin bütün aygıtlarıyla birlikte elinde tuttuğundan yurttaşlarını sürekli gözetim altında tutabilir, iç organlarına varıncaya dek kontrol edebilir, meslektaşlarını ve komşularını muhbirlik yapmaya zorlayabilir. Ülkeyi bir açık cezaevine çevirebilir. Yurttaşlar da yalnızlık ve paranoya içinde yaşamaktansa oradan kurtulmak ister.

DOKTOR BARBARA’NIN DENSİZLİĞİ

Aklınıza Başkalarının Hayatı film gelmiştir sanırım. Bu hafta en az o kadar iyi bir film izleyebilirsiniz Demokratik Almanya Cumhuriyeti sınırları dahilinde geçen! Söz konusu film "Barbara'nın hayatı".  Zeki,  sağlam karakterli, güçlü bir kadın. Yıl 1980, Berlin'de bir merkez hastahanede çalışırken Federal Almanya'dan bir adama gönlünü kaptırıp Batı'ya gitme talebinde bulunan Doktor Barbara'ya bu densizliğin cezası taşraya sürgün edilerek verilmiş.Christian Petzold, Barbara’da insanların kuşku ve tedirginlik içinde yaşadığı ülke atmosferini mükemmel yansıtmış. Üstelik doğanın güzelliğini ve güzellikle iç içe taşra hayatının hoş yanlarını, insanların rejimin baskısına rağmen yitirmedikleri ideallerinin varlığını da vurgulayarak. Petzold'a Berlin Film Festivali'nde En İyi Yönetmen - Gümüş Ayı kazandıran çalışması akademik anlamda iyi bir filme nasıl incelik ve duygu katılacağına örnek. Hikayesi ilginç, senaryosunda hiç boşluk olmayan, teknik yönden sağlam bir yapıma nasıl ruh ve tavır katılacağının dersini veriyor. Barbara'nın öncelikleri net tanımlanmış. O bir hekim ve önceliği hastaları. Aşk için bir maceraya atılmayı göze alıyor ama "Başkalarının hayatı" pahasına değil! Diplomasının geçersiz sayılacağı Batı'da bir süs bebeği olacağını fark edince özgürlüğün ne olduğunu sorgulamaya başlıyor.En güçlü performanslarından birini veren Nina Hoss, Petzold'un ilham perisidir. Barbara'nın birçok sahnesinde kahramanların, özellikle iki doktorun bakışlarıyla anlaşmaları gerektiğinde kamera karşısındaki oyunculuğun inceliklerini de bir kez daha gözlemliyorsunuz. Petzold da mizansene bu kadar hakim olmanın tadını çıkarıyor oyuncularının birer kaçamak bakışıyla, ortamı geren küçük bir ayrıntıyla atmosfer yaratırken... Mekanları ustalıkla kullanmış. Hastane odalarının ve koridorlarının soğukluğu ve tekinsizliği önemli bir tezat yaratıyor başhekimin Barbara'ya yakınlık göstermesine. Barbara'nın Batılı sevgilisiyle haberleştiği rüzgarlı tepeye yaptığı yolculukların verdiği ferahlık duygusu da STASİ'nin "rutin baskın"lar yaptığı ruh karartıcı evine...

VAROLUŞSAL SORULAR

Filmin ahlaki tezatları ise birçok yan öyküyle birlikte dallanıp budaklanıyor ve Barbara gibi izleyiciyi de cevaplanması gereken sorularla başbaşa bırakıyor. Ve bu sorular bir zamanlar Doğu'da, çoktan yıkılmış bir rejimde yaşanmış bir öyküye dair değil, zamansız varoluşsal sorular.

Yönetmen: Christian Petzold Senaryo: C. Petzold, Harun Farocki Görüntü: Hans Fromm Müzik: Stefan Will Oyuncular: Nina Hoss, Ronald Zehrfeld, Jasna Fritzi Bauer, Mark Waschke, Rainer Bock

Barbara rolündeki Nina Hoss, yönetmen Petzold’un ilham perisi olarak niteleniyor. Daha önce Petzold’un Yella filmine adını veren karakteri oynamıştı.