Biz bu fotoğrafları çok gördük!

Şiddet haberlerini en ‘kanlı’ fotoğraflar ve vahşi detaylarlarla vermek iyi habercilik mi? Mağdurları teşhir etmek ne derece doğru? Can acıtan bu olayları toplumla paylaşarak farkındalık oluşturmaya çalışırken ipin ucu kaçıyor mu?

Şiddeti konulardaki haberler okurların da eleştirileri doğrultusunda sürekli bu köşenin konusu oluyor. Geçen haftaki üç haber de aynı nedenlerle tepki çekti.

Haberlere ve okur yorumlarına bakalım...

7 Nisan sayfa 17, ‘İşkenceden polise sığındı’ başlıklı haber: “Kemerle dövülen, üzerinde sigara söndürülen, sırtı bıçakla kesilen ve günlerce aç bırakılan çocuk, gece saat 02.00’de evden kaçıp polis merkezine sığındı...” Adana’daki olayda adının Ali olduğu belirlenen küçük çocukla ilgili şu detaylar da var: “Doktorlar küçük çocuğun su kaybettiğini söyleyince, polisler Ali’ye aç olup olmadığını sordu. Ali’nin “Günlerdir yemek yemedim, çok açım” demesi üzerine talihsiz yavruya meyve suyu ve yiyecek ikram edildi. Küçük Ali, sık sık işkence gördüğünü ve günlerce aç bırakıldığını anlattı.”

Handan Solak adlı okurumuzun e mail’i: “Talihsiz bir olay, sonradan takip ettiğime göre, annesi ve annesinin sevgilisi zanlı olarak gözaltına alınmış. Benim anlayamadığım, minik çocuğun sırtındaki bıçak izlerinin ve diğer yaralarının görüldüğü, adeta poz verdirilmiş hissi uyandıran fotoğrafını gazetede teşhir etmeniz. Mağdur bir bebe üzerinden habercilik yapmak büyük bir gazeteye yakışmıyor.”

***

9 Nisan sayfa 19’daki ‘Sevgilisi 3 gün 3 gece kemerle işkence yaptı’ ise ‘aşina’ bir üslupla gazetede. “Mersin’de yaşayan 29 yaşındaki S.Ç. isimli kız, sevgilisi tarafından hastanelik edilinceye kadar dövüldü. Polise müracaat eden genç kız, aynı zamanda halasının oğlu oğlu olan sevgilisi tarafından 3 gün alıkonulduğunu, gece gündüz kemerle dövülüp işkence yapıldığını öne sürdü.”

Eleştiri hem başlığa hem de fotoğrafa. Pınar Çağlar diyor ki: “Gazeteler bu gidişata ne zaman dur diyecek bilmiyorum. ‘Şiddete hayır’ söylemleri yetmez! Sorumluluk almak, kanaat önderi olmak zorundasınız. Mağdur kadınları teşhir etmenin gereği ne? 9 Nisan tarihli haberinizde S.Ç’nin vücudundaki darp izlerini göstererek farkındalık oluşturmanız mümkün değil, aksine bu şiddetin pornografisi oluyor. ‘Sevgilisi 3 gün 3 gece kemerle işkence yaptı’ başlığını anlamak da mümkün değil. Üstelik haberinize göre işkence yaptığı iddia edilen kişi serbest bırakılmış.”

***

- 13 Nisan sayfa 17’de ise kadına yönelik şiddeti önlemeye yönelik, olumlu bir gelişme okurla paylaşılıyor. Habere göre, İçişleri Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı arasında imzalanan protokolle, ‘kadına yönelik şiddetin önlenmesi’ jandarma okullarında ders olarak okutulacak.

Bu önemli gelişmenin hemen yanında yine o ‘tanıdık’ yaklaşım ve fotoğraf: ‘Ablasının öldürüldüğünü görünce bayıldı.’

Haber şu: “Başkent Ankara’da bu protokolün imzalandığı gün, yine kadın cinayeti vardı. Adana’nın Kozan ilçesinde, şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası açan 2 çocuk annesi Özlem Dağlıoğlu, barışma teklifini kabul etmeyince kocası Burak D’nin kurşunlarına hedef oldu. Ablasının öldürüldüğünü gören kız kardeşi olay yerinde baygınlık geçirdi.”

Hakan Özgür’ün e mail’i: “Basının şiddet konularında fikri takibe önem vermesi gerekirken, hala sadece şiddetin kendisini okurun gözleri önüne seriyor. 13 Nisan’daki haberinizi gerçekten trajik buldum. Ablasının öldürüldüğünü görünce bayıldı diye bir başlık olabilir mi? Haber bu mudur? İki kardeşin yerdeki görüntüleri midir önemli olan? Peki ya cinayeti işleyen koca? Yakalandı mı, kaçtı mı? İşte asıl önemli detay haberde yok. Topyekun şiddete karşı bir çalışma yürütülürken basın ayağı eksik kalırsa ne yazık ki istediğimiz sonucu almamız mümkün olmaz.”