Derin Suriye’den Türkiye’ye saldırı

Suriye’nin bir Türk savaş uçağını düşürmesiyle başlayan kriz, hem bölgede, hem de küresel ölçekte dikkatle takip ediliyor. Olup biteni ana başlıklarıyla ve son dönemde yaşanan bazı gelişmelerle birlikte değerlendirmeye çalışalım.

Bir: Ankara, çok zor ve kritik bir sorunu, son derece dikkatli ve soğukkanlı bir yaklaşımla yönetiyor. Başlı başına önemli ve değerli; zira kriz yönetim tarihimizin içler acısı olduğu malum.

İki: Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, TBMM’deki muhalefet parti liderleriyle yapmış olduğu görüşmeleri ve bilgilendirmeyi de bu çerçevede görmek gerekiyor. Bu hamle, Türkiye’nin ihtiyacı olan ‘devlet aklı’ inşasının olmazsa olmaz parçasıdır. Umarız kısa sürede bu süreç, sıradan iktidar-muhalefet tartışması kıskacına girmez.

Üç: Gelelim krizin perde arkasına. Öncelikle Şam’ın, üstelik kılı kırk yarma alışkanlığı olan bir siyasi geleneğin, en azından müttefikleriyle temasta bulunmadan böyle bir adımı atacağını düşünmek çok zor. Ancak ‘Hangi Şam?’ sorusu çok değerlidir ve bu saldırıyı anlamamız için bize lazım olacaktır. Bir kenara not edelim.

Dört: Geçtiğimiz günlerde İngiliz basınında ayrıntılı biçimde yer alan ‘Suriye için Yemen modeli’ haberlerini hatırlamanın tam yeridir. Bugüne kadar Suriye üzerinde farklı yerlerde duruyor gibi görünen büyük güçlerin, birdenbire böyle bir ittifak arayışı içinde olmaları manidardır.

Beş: Yemen modeli basittir. Temel mantığı ‘Esad gitsin, ama İhvan gelmesin’dir. Beşer Esad ve ailesi, dokunulmazlık verilerek başka bir ülkede hayatlarına devam edecek ve yeni iktidar modeli için ‘eline kan bulaşmamış yeni bir Esad’ bulunacaktır. Bu iktidar modelinin hamurkarı da Paris, şemsiyesi Moskova olacaktır.

Altı: Türkiye’nin başından beri savunduğu tezi hatırlayalım. Sandık kurulsun ve herkes seçim sonucunda ortaya çıkacak iktidara saygılı olsun. Böyle bir iktidarın, normal bir seçimde tek adayı vardır; Suriye İhvan’ı, yani Müslüman Kardeşler. İşte iplerin koptuğu ve Ankara’nın ‘sistem’den ayrıldığı nokta burasıdır. ABD-Fransa başta olmak üzere Batı ittifakı, muhtemel bir İhvan iktidarına geçit vermemek için yol aramaktadır. O yolu ‘derin Suriye’ ile aradıklarını unutmayalım.

Yedi: Paralel bir örnek. Mısır’da nihayet İhvan adayının kazandığı açıklandı. Ancak şu dakikaya kadar olup biten, özellikle de Yüksek Askeri Konsey’in gücü, bu ülkede işlerin sanıldığından çok daha sıkıntılı olduğuna işaret etmektedir. Bakalım Mısır İhvan’ı nasıl bir politik duruş sergileyecek ve bunun Arap dünyasında etkileri neler olacak.

Sekiz: İngiliz medyasının ortaya koyduğu ‘Yemen modeli’, Suriye’deki derin iktidarın, Esad kamburundan kurtulmasının önünü açmaktadır. Esad’ın gerçek iktidar sahibi olmadığı, sadece derin bir yapının sözcüsü olduğu gerçeği bir kez daha karşımızdadır. Uçak saldırısının mimarı bu yapıdır. Hamisi de Rusya olarak tayin edilmiştir.

Dokuz: Böylece hem İhvan iktidarı engellenmiş olacak, hem uluslar arası düzeyde meşruiyet kazanılmış olacak, hem de İran’ın Şam’daki ağırlığı kısmen azaltılacaktır. Eğer bu plan tutarsa, bir taşla pek çok kuş avlanacaktır. Ne yazık ki planın hedeflerinden bir tanesi, hatta merkezi, Türkiye’yi sürecin dışında bırakmaktır.

On: Ankara dikkatli ve zor bir süreci yönetiyor, o nedenle birlik zamanı. Ancak şunu da söyleyelim. Suriye konusunda izlediğimiz politika, uluslar arası sistem nezdinde kabul görmemiştir, hatta birilerinin iddia ettiğinin aksine onları çok rahatsız etmiştir. Tabloya bu gözle bakmanın yararı olacaktır. Son Dağlıca saldırısını bu çerçevede değerlendirdiğimiz takdirde, bazı konular çok daha netleşecektir.