Dersimiz kuşkonmaz

Ege ve Akdeniz’de yetişen kuşkonmaza ithal ürün muamelesinin yapılmasına karşıyım, bir de fiyatının el yakmasına...  Kuşkonmazın fiyatı makul hale gelirse ve hangi lezzetli yemekleri yapabileceğimizi bilirsek eminim tüketimi artar.

Bu sebze birçok vitamin ve mineral içerir. Çok yararlıdır, üstelik de lezzetlidir. Peki, acaba ona biraz uzak mı duruyoruz? Kesinlikle! Kaç kişinin evinde kuşkonmaz pişiyordur ki? Oysa Anadolu’da yabanisi pek sevilir. Sarmaşık, tilkişen gibi isimlerle bahar aylarının kraliçesidir. Gerçi kuşkonmazın yabanisi olduğunu bilen pek yoktur. Çok sevdiğim bu sebzeyle pek de haşır neşir olmayanlar için birkaç temel bilgi ve öneri paylaşmak istiyorum. Ancak ilk sözüm market fiyatlarına olacak!

Markette önünden her geçişimde 18-24 TL arasında fiyatlarıyla el yakan kuşkonmazı almaktan hep vazgeçerim. Elbette yurtdışında da biber fiyatına satılmıyor ama asla bu kadar yüksek fiyatlı değil. Geçen gün markette fiyatı 9.90 TL’ye düşmüştü. Acaba ellerinde mi kaldı diye tereddütle dokunup taptaze olduğunu görünce hemen sepete attım. Amacım düşen fiyatıyla tüketimini arttırmaya yardımcı olmak: “Fiyatı böyle olsun, alacağız” mesajı vermek. Patronlar mesajımı bilmiyorum fark ettiler mi? Bu fiyatıyla satın alan çok oldu mu? Ama düşüncem o ki kuşkonmaz artık daha uygun fiyatlara satılmalı. Öyle olmalı ki bu yararlı ve lezzetli sebzenin tüketimi artsın. Her ne kadar ‘ithal’ ürün algısı yaratılsa da o gerçek bir yerli. Üstelik Ege ve Akdeniz taraflarında yetiştiriciliği hızla artıyor.

ŞİMDİ NE YAPACAĞIZ?

Şu satın alma problemini çözdüğümüzü varsayalım. Peki onunla ne yapacağız? Nasıl ayıklayıp nerelerde değerlendireceğiz? Kuşkonmazı satın alırken öncelikle tepe kısmının bozulmamış, dipdiri ve sap kısmının sert olmasına dikkat etmelisiniz. Kuşkonmazı hem çiğ hem de pişmiş tüketmek mümkün. Her ikisinin de kullanım şekli, lezzeti ayrı. Ama lütfen konservesini almayın. Konservesinde ne lezzet ne vitamin bulabilirsiniz.

Şimdi gelelim kesip temizlemesine. Kuşkonmaz çok temiz bir sebzedir, tıpkı kar delen gibi üzerine atılan gevşek toprağı delerek gökyüzüne yükselir. Zararlı böceği falan da pek yoktur. Genel olarak tertemiz bir sap olarak karşınıza çıkar. Kuşkonmazın dip kısmını biraz elinizle yay şeklinde esneterek kontrol edin. Esnemediği, sertleştiği nokta yenilebilecek yerin başladığını işaret eder. Elinizle, bıçak kullanmadan, tam buradan kırın. Soğuk suda yıkayın. Kuşkonmazın dip kısımlarını arzu ederseniz (ben pek yapmam) soyma bıçağıyla biraz soyabilirsiniz.

YAĞLAYIP?TUZLAYIP?DOĞRU?IZGARAYA

Şimdi geldik kuşkonmazı dilimlemeye. Burada ne yapmak istediğimiz önemli. Sizin için bir fotoğraf hazırladım, kesme şekline göre nasıl değerlendirileceğiyle ilgili... Kuşkonmazın özel bir lezzeti olsa da yanındaki malzemeleri fazla baskılamaz. Lezzeti en çok salatada ön plandadır. Somon gibi balıklarla, karidesle ya da biraz haşlanıp füme etlere sararak üzerine damlatılan limon gibi ekşimtrak soslarla servis edilebilinir. Zeytinyağıyla yağlanıp tuzlanıp biraz da baharat ekleyerek ızgarada kısa süre pişirilebilir. Üzerinde peynir eritilebilir. Çiğ olarak hollandes sos veya ıstakozlu, karidesli soslarla güzel bir başlangıç olabilir. Kraker yerine uzun kuşkonmaz gövdeleri bu soslara batırılıp afiyetle yenilir.

Bugün biraz farklı bir yöntem ve önerim olacak. Önerdiğim şekilde pişirirken içine bir dilim fileto balık ilave edebilir veya fırından çıkardıktan sonra üzerine poşe yumurta koyabilirsiniz. Lezzetini ve pişirme yöntemlerini keşfettikçe inanıyorum ki mutfağınızda daha fazla yer alacak. Şimdiden afiyetle!

KAĞITTA DENEYİN

Kuşkonmazları temizleyip kağıt havluyla nemini alın, fırın kağıdının ortasına yerleştirin. Yanına birkaç tane temizlenmiş taze soğan, biberiye dalı, iki-üç adet yeşil erik ve birkaç dal maydanoz ekleyin. Üzerine zeytinyağı gezdirin, değirmenden karabiber çekip tuz serpin. Üzerini iyice kapatıp 180 derecede ısınmış fırında sadece 10 dakika pişirin. İşte bu kadar basit ve bu kadar lezzetli! Izgara etlerin yanında servis edebilirsiniz.