Dünya hakemiymiş!

İki takımın da çok dikkatli oynamak zorunda olduğundan maç temposuz başladı. Galatasaray orta sahayı her zamanki gibi kalabalık tuttu. Fenerbahçe ise gol vuruşunu iyi yapan Semih ile oyuna başladı. 27. dakikada Elmander’in sakatlanıp oyundan çıktığı ana kadar başabaş bir mücadele seyrettik. Elmander’in çıkışı, Fatih Terim’in oyun kurgusunu bozdu. Bu dakikadan itibaren Fenerbahçe, Galatasaray ceza sahasında daha etkili olmaya başladı.

İlk yarıda az da olsa  Fenerbahçe’nin üstünlüğü vardı. Bu yarının en dikkat çekici olayı futbolcular değil dünya hakemi (!) Cüneyt Çakır’dı. 18. dakikaya girildiğinde Cüneyt Çakır’ın bariz 4 hatası skorda etkili oldu. Topla elin arasında hiçbir müdahale olmamasına rağmen Muslera’nın hatasını değerlendiren Semih’in attığı bariz golü vermedi. Eboue’nin Emre’ye Dia’nın Hakan Balta’ya sert hareketleri en az sarı kartlıktı. Eğer Dia hakettiği sarı kartı alsaydı, 18. dakikada gördüğü ikinci sarı kart ile oyun harici olacaktı.

Hazırlık dönemi gibi geçen ilk yarıdan sonra ikinci yarıda futbol adına beklenen hareket geldi. Uzun süre Cüneyt Çakır’ın eyyamcı politikası ile geçen maç dakikalar ilerledikçe ve gol gelmeyince sertlikleri de peşinden getirdi. Fenerbahçe taraftarının baskısı bir an evvel gol bulma telaşı, Fenerbahçeli futbolcuları iyice gerdi. Dia’nın lüzumsuz ikinci sarı kart ile oyun dışı kalması maçta artık Cüneyt Çakır’ın idare etme politikasının bile çare olamayacağı bir hale geldi. Galatasaray savunmasında oynayan futbolcuların Fenerbahçe’nin ileri ucundaki oyunculardan daha ağır olması Fenerbahçe ani ataklarında Galatasaray’ı zor duruma düşürmesine rağmen orta sahada daha çok pas yaparak Galatasaray oyunu forse etti.

80. dakikada Çakır bu defa da Ujfaluji’yi kırmızı kart ile oyundan atarak iki takımı da 10’ar kişi bırakmış oldu.

Fatih Terim, beraberliğin şampiyonluğu getireceğini bildiği için daha önce Kadıköy’deki maçın aksine kontrollü bir futbolu tercih etti. Oyunu orta sahaya kilitleyerek rakibe fırsat tanımadı. Golü düşünmedi ama rakibe gol fırsatı da vermedi. Sonuçta bu tür maçlarda amaç skordur. Tarih skorları ve elde edilen başarıları yazıyor, futbolun iyi veya kötü olduğunu değil.