Efelikleri neden Beşiktaş’a?

Beşiktaş peş peşe Galatasaray ve Trabzon maçlarında ofsayttan gol yedi... Ki o ofsaytları atlayan yardımcılar, nice santimetrelik ofsaytlar yakalamış yardımcılar...

“Onlar da insan onlar da ofsaytları kaçırırlar...” Hayır demiyorum, ama bu kaçırma haklarını çoğunlukla Beşiktaş’a kullanmasınlar! Ayrıca görevleri ofsaytları yakalamak.

Bir eski hakem “TFF’de başkan kim ise onun takımını korur hakemler” der durur. E eski hakemdir, bu işi bilir!

Şimdi hem Başkan hem MHK Başkanı Beşiktaşlı ama sahadakilere vız geliyor!

Celustka, Quaresma’ya faul yaptı. Çalmadı bile hakem! Aynısını yapan Beşiktaşlıların doğrudan kırmızı kart gördüğü oldu!

Sadede geleyim:

Kimi hakemlik kişiliği oturmamış adamlar, bu işi yaparken ne denli cesur olduklarını Beşiktaş’a karşı hata yaparak gösteriyorlar.

Böyle efelik yapmasınlar.

Mertlik, yetkiyi kötü kullanmakta değil, doğruya arka çıkmaktadır.

Haksızlık ederek gösteri yapmak, mertliğe sığmaz. Adı başkadır.

Hakemlerin başkalarına yapamadıklarını, Beşiktaş’a karşı neden yapabildikleri Beşiktaş’ı yönetenlerin irdelemeleri gereken önemli bir konudur.

Metro merdivenleri

Dünya’nın birçok ülkesinde maç izledim. Kimilerinde statlara gidiş geliş kolaylıklarına imrendim.

Gün geldi bizim de metrolarımız oldu, enfes statlarımız var.

Evim TT Arena’ya birkaç kilometre.

Özentiliyim ya... Bayram niteliğindeki G.Saray-FB maçına metro ile gitmek istedim. 4. Levent istasyonundan bindim. Bir durak sonra Sanayi’de indim. Tren değiştirip bir durak sonra da statta olacağım. En sevdiğim şeylerden biri stat çevrelerinde dolanmak...

Sanayi istasyonunda inip insan seli arasında yürüyen merdivenlere sürüklendim.

Oraya kadar her şey çok iyiydi.

Yürüyen merdiven çalışmıyordu!

Sağlık durumum merdivenleri tırmanmaya engeldi.

Bu kez asansöre yöneldim. Yaşlı ve engelliler için yapılmış asansörleri çoğunlukla gençler kullanıyordu, ama bu kez kimsecikler yoktu.

Meğer asansör hizmet dışı imiş!

Maç günleri yoğunluktan çekinip böyle yapıyorlarmış... Dünyanın en güzel statlarından birini yaptık, en güzel metrolarından birine sahibiz, ama işletmesini beceremiyoruz.

Yazıklar olsun... Maarifi kolay yönetmek için okulları kapatmak oluyor bu yapılan. Çözüm üretmeleri gerekir.

Ver parayı göm futbolu

Kulüpler Birliği Vakfı toplantısından ‘34 maç parasına 40 maç oynamayız’ tepkisi çıktı!

Kimi Başkanlar zaten bunu söylüyor, ancak “Ya paranız artırılırsa?” diye sorulduğunda da, “O zaman duruma bir bakarız” yanıtı veriyorlardı!

Kulüpler Birliği şimdi, “Gelecek yıl play-off oynamayız” demekte...

Bu, aynı zamanda, parayı artırırsanız, gelecek yıl da play-off oynar hatta üstüne göbek bile atarız anlamı taşıyor.

Para para para...

Futbolun değerlerinin yıprandığına, toplumda bir yılgınlık yaratıldığına aldıran yok!

Sorunların hâlâ para bulamamaktan değil, para kullanmayı beceremeyerek çarçur etmekten kaynaklandığını kavrayamadılar.

Bindikleri dalı kesiyorlar.

Beşiktaş küçülmüyor!

Kimi Beşiktaşlı’da ‘109 yıllık dev kulübün küçülmesi’ endişesi var...

Beşiktaş küçülmez... Beşiktaş için yapılmaya çalışılan operasyon ki dilerim başarılı olur, kulübün büyüklüğüne zarar gelmemesi operasyonudur. Böyle görmek gerekir.

Yalnızca futbolcunun, teknik adamın para kazandığı, ama onlara bu olanağı sağlayan kulübün sporsal değer üretemeyerek avucunu yaladığı bir sistem ayakta kalamaz...

Yeni yöneticiler, ayakları yere basan, taraftara pembe sunumlar yaparak yaratılan içi boş durumdan sıyrılmış bir yapının oluşturulmasına çalışacaklar.

Bu kolay iş değil.

Yöneticilerin bu aşamada kendi enerjileri kadar taraftarın durumu desteklemesinden alacakları enerjiye gereksinmeleri var.

Onlara bu desteği vermek, telaşa kapılmamak gerek. Türkiye’de yüzde doksan kulüp Beşiktaş’ın sorunlarını yaşamakta.

Çözüme kim erken başlarsa, geleceğe o erken varacak...