Eğitim, Fransa ve bizim açmazımız

Bir açıdan Fransa’yı kıskanıyorum doğrusu.

Lütfen Sarkozy Fransa’sının kıskanılacak nesi var demeyin, anlatmaya çalışacağım.

Malum, yaklaşık bir ay içinde Fransa iki turlu cumhurbaşkanlığı seçimlerini gerçekleştirecek.

Olağanüstü gelişmeler yaşanmaz ise ilk turda birinci ve ikinci olacak iki aday, François Hollande (Sosyalist Parti) ve Nicholas Sarkozy (mevcut Cumhurbaşkanı) Mayıs başında ikinci turda cumhurbaşkanlığı için yarışacaklar.

Bu yarışta tartışılan konular çok sayıda ama bu konulardan biri bariz bir biçimde öne çıkıyor: Eğitim sistemi, finansmanı, öğretmenlerin durumu, eğitim felsefesi vs.

Fransa’nın en önemli gazetesi Le Monde adeta her gün birinci sahifesini iki adayın eğitime ilişkin görüşlerinin mukayesesine ayırıyor; bu mukayese de son derece detaylı bir mukayese.

Adaylar (Hollande ve Sarkozy) öncelikle eğitim-öğretim süreçlerinden neler beklediklerini, bir anlamda eğitim-öğretim felsefelerini tartışıyorlar.

Örneğin, sosyalist aday Hollande’ın üzerinde en çok durduğu konu her gencin mutlaka okulu (liseyi) bitirmesini sağlamak, Fransa’da (başka batı ülkelerinde de olduğu gibi) okulu erken terk etme büyük problemine bir son verme.

François Hollande’a göre en büyük toplumsal eşitsizlik eğitimden kaynaklanıyor; sosyalist adaya göre genç yaşlarda oluşan diploma eşitsizlikleri yaşamdaki eşitsizliklerin temel kaynağı.

Fransa Cumhurbaşkanlığı’na yeniden aday olan Sarkozy ise eğitim süreçlerinde otorite, özerklik ve sorumluluk kavramlarını öne çıkarıyor; Sarkozy için bir öğrencinin kendi yanlışları, tercihleri (!) sonucu okulu erken terk etmek zorunda kalması en yaşamsal sorun değil.

Sosyalist aday Hollande eğitim harcamaları için harcama teriminin kullanılmasına karşı çıkıyor, bu bütçe ödeneklerinin bütçe harcaması değil yatırım harcaması olduklarının altını ısrarla çizerken Sarkozy daha rekabetçi bir eğitim modeli öneriyor.

Adayların önerileri anaokulundan başlıyor, ilkokul, ortaokul, lise, mesleki eğitim ve yükseköğretimin tüm aşamalarına uzanıyor; önerilerin dikkatli hazırlanmış, adayların politik duruşlarıyla uyumlu oldukları da göze çarpıyor.

İşin en çok hoşuma giden tarafı da basının bu konulara büyük yer ayırması; basının bu konulara büyük yer ayırması da doğal olarak seçmenlerin konuya ilgi duymasından.

Fransa’da sağcı olsun, solcu olsun yaklaşık herkes sürdürülebilir bir büyüme için eğitimin niteliğinin ön plana çıktığının bilincinde; tartışmalar yöntem üzerinden gerçekleşiyor.

21. yüzyılda ekonomik büyüme perspektifinden eğitimin önemi malum; bazı açılardan çağı ıskalar gibi duran Fransa da anlaşılan treni yakalamaya niyetlenmiş çünkü seçimlerin favori konusu eğitim ve öğretmenler.

Tüm bunları niye yazıyorum?

Ülkemiz Türkiye’de seçimlerde ya da başka siyasi platformlarda eğitimin bu boyutlarıyla tartışıldığına şahit oluyor muyuz?

Kısa süre önce çok hararetli bir eğitim tartışması yaşadık ama meselenin özü imam hatip okullarının orta kısımlarının açılması ve devlet marifetiyle seçimlik Kur’an dersleri idi; AK Parti ve CHP aynı konuya, farklı pozisyonlardan aynı yöntemlerle yaklaştılar ve eğitimin temel problemleri yine ıskalandı.

Seçmeli Kur’an dersleri yerine gündeme zorunlu ya da seçmeli Nutuk dersleri gelse idi CHP’lilerin seslerinin hiç çıkmayacağına eminim; hoş, zaten her öğrenci, bilmem kaç sene, karatahtanın üzerinde Hitabe’yi görüyor (maruz kalıyor), bir gün tersanelerine girileceği endişesi ile büyüyor, büyüdüğünde de yabancı düşmanı, en azından yabancı sermaye düşmanı oluyor.

Atatürkçüler toplumu eğitim kurumu, kemalizm, devletçi laiklik ve milliyetçilik; muhafazakarlar ise imam hatipler, din dersleri ve milliyetçi muhafazakarlık üzerinden şekillendirme sevdalarından vazgeçmedikçe Türkiye’nin niteliksiz eğitim süreçleri üzerinden ödediği fatura her geçen gün daha da artacaktır.

Eğitim toplumu herhangi bir yönde şekillendirmeyi amaç edinmemelidir; eğitim-öğretim süreçlerinin yegane hedefi yurttaşın, bireyin adeta sonsuz toplumsal, tarihi, kültürel faktörle özgürce karşılaşmasının önündeki engelleri kaldırma, mesela iki yabancı dili iyi öğretme olmalıdır.

“Bizim açmazımız” dediğim zorunlu ve niteliksiz din dersleriyle (Kenan Evren marifeti) Nutuk arasında sıkışmışlık.

twitter.com/KarakasEser