Endişeler yersiz

Türkiye Suriye’de Kürtler’le mi takışıyor? Son birkaç günlük haberlere bakarsanız öyle: Orada PYD diye bir örgüt varmış... Suriye rejiminin silâhlı güçleri meydanı onlara bırakmış... Onlar da sınırlarımızın karşısında kendi yönetimlerini kuruyorlarmış...

Ee, sonra?

Sınırın öte yanında PYD ile ilişkili birilerini bulup konuşturanlar“Türkiye’den korkmayız”türü mesajlar iletiyorlar.

İyi de, sınırımızın karşı tarafında yaşayanların kökenlerinin Kürt olduğunu bilmiyor muyduk? On yıl öncesine kadar bayramdan bayrama aralanan çitlerden geçip buluşmalarına izin verilenler hangi etnik kökenden insanlardı? Son yıllarda ellerini kollarını sallayarak birbirlerine gidip gelebiliyorlar ya hani, onlar?

Ankara yakın olduğu dönemde, bu durumunu kullanarak, Suriye’de doğup büyüdüğü halde sürekli hak mahrumiyeti çeken Kürtlere ‘vatandaşlık’ verilmesi için Beşşar Esad üzerinde baskı uyguluyordu.

Bunlar gerçekler... Rejim güçlerinin bıraktığı boşluktan yararlanarak ortaya çıkan PYD örgütü ve liderlerinin Türkiye’yi hasım görmeleri için herhangi bir sebep bulunmadığına işaret eden gerçekler... Husumet kokan açıklamalar yapılıyorsa, bunun PYD’ye de, Suriye’de yaşayan Kürtlere de herhangi bir hayrı dokunmaz.

Sınırın bu tarafındakiler gibi karşı tarafındaki Kürtler’le de Türkiye’nin‘hasım’olmasının hiçbir reel sebebi yok. Türkiye teröre bulaşan, şiddetten beslenen kişiler ve örgütlere karşı bir savaş yürütüyor; bu savaşta karşısına silâhla çıkana hangi etnik kökenden olduğu sorulmuyor...

Yürütülen terörle mücadele sırasında dahi kendi vatandaşı olan Kürtler’le alıp veremediği olmadı Türkiye’nin; Irak’ın kuzeyinde oluşan Kürt bölgesiyle de olağanüstü iyi ilişkiler sürdürülüyor. Mesut Barzani yönetiminin en yakın olduğu siyaset adamları Ankara’da. Kürt bölgesini Türkiye’den giden işadamları inşa ediyor.

Kuzeyde çıkan petrol Türkiye üzerinden dünyaya pazarlanıyor.

Kısacası, şu sıralarda çıkan değerlendirmelerin ve yapılan yorumların büyük bölümünü anlamak mümkün değil. Bazıları Suriye’de meydana gelen gelişmeden duyduğu endişeyi TC vatandaşı Kürtleri tedirgin edecek bir üslupla dillendirmekten de çekinmiyor. Sanki Türkiye nerede Kürt varsa onu‘düşman’sayan insanların ülkesiymiş, sanki Kürtlerin bütün derdi Türkiye’ye rahatsızlık vermekmiş gibi...

Öyle bir şey yok. Birinci Dünya Savaşı öncesinden başlayarak paylaşmaya tâbi tutulan Osmanlı topraklarında birarada yaşayan Kürtler, sınırları cetvelle çizen yağmacılar tarafından oluşturulan yapay devletlere paylaştırılmışlardı. Irak’a ve Suriye’ye düşen Kürtler uzun yıllar boyunca çektikleri çilelerden şimdilerde kurtuluyor. Türkiye ise kendi Kürt nüfusuna en geniş hak ve özgürlükleri verme yolunda bayağı mesafe kaydetti.

Suriyeli Kürtlerin Türkiye’ye yönelik hisleri önemliyse, o hislerin olumlu olması beklenir. Türkiye’nin uzatacağı el onlar için de önemli.

Gerçekten anlaşılması çok güç bir kafa karışıklığı yaşanıyor; maalesef resmi ağızları da etkileyen bir kafa karışıklığı bu... Şöyle bir geriye yaslanılarak düşünülünce, kopartılan gürültünün hiçbir anlam taşımadığı anlaşılacaktır. Suriyeli Kürtler’le kavga etmek ne demek, bulundukları yerde yıllardır mahrum bırakıldıkları temel hak ve özgürlüklere kavuşmalarına sevinmemiz gerek.

Endişe gerekiyorsa, bugünkü durumun tersine dönmesinden endişelenmeliyiz.