Güzelliğin yarışması mı olur?

Dirseği burna değdirme yarışması bile güzellik yarışmasından daha heyecanlı. Çünkü güzellik tamamen genetik. Yarışma öncesi yapılan kamplarda kızlar röportaj veriyor, “İddialıyım çünkü çok çalıştım” diyor. Neyine çalıştın? Genlerinle mi oynadın?

Güzellik yarışmalarının mantığını anlamakta zorluk çekiyorum. Güzellik dediğin Allah vergisi, uzun boyluluk gibi bir şey. Dirseği burna değdirme yarışması bile daha heyecan verici ve sürprizlere açık.

Güzellik, Mendel kanunlarıyla alakalı. Yani anne güzel, baba yakışıklıysa kız güzel olur. Anne güzel değil, baba yakışıklı ise kız gene güzel olur. Anne güzel değil, baba yakışıklı değilse kız yine de güzel olur. Çünkü kızlar genelde güzel olur. Erkekler öyle değildir mesela, erkeklerin çoğu çirkindir.

Yani olay tamamen genetik. Heyecan yapmaya gerek yok, çünkü bir insanın güzel olup olmayacağını doğumundan dokuz ay önceye denk gelen bir yarış belirliyor. İşi ciddiye alıp bir de yarışma öncesi otellerde kamp falan düzenliyorlar. Kız röportaj veriyor: “İddialıyım çünkü çok çalıştım...” Neyine çalıştın? Genlerinle mi oynadın?

En bayıldığım kısım birinci seçilen güzelin yaptığı konuşma...  “Ülkemi en iyi şekilde temsil edeceğim, gerçek Türk kadınını görecekler, bizi çok yanlış tanıyorlar” diyor. Nasıl yanlış tanıyorlar mesela, 95-65-110 olarak mı biliyorlar bizi? Sen mi bu imajı düzelteceksin? “Ya biz Türkler özümüzde 90-60-90’ızdır, lütfen bizi böyle tanıyın?” diye mi dolaşacaksın yurtdışında?

BUNA YANILTICI REKLAM DENİR

Ayrıca kabul edelim ki o yarışmalarda birinci olanlar pek de Türk kadınını temsil etmiyor. Benim etrafımda gördüğüm kadınlar hiç öyle 90-60-90 değil. Kimi kandırıyorsun? Yarın bir gün turistler ülkemize gelip 1.60 boy 65 kiloda gerçek Türk kadınını gördüğünde ne cevap vereceksin? Bunun adına yanıltıcı reklam denir.

UZAYLILAR NEDEN KATILMIYOR?

Bir de kainat güzellik yarışması düzenleniyor. Gerçekten çok iddialı bir organizasyon. Kainat deyince insan en azından birkaç gezegenden katılım olur diye bekliyor tabiatıyla. Ama bir bakıyorsun yarışmacıların hepsi dünyalı! Organizasyon güzel düşünülmüş, vizyon geniş ama katılım? Acaba uzaylılar bizim kainat güzellik yarışmalarına niye ilgi göstermiyor diye hiç düşündünüz mü? Benim aklıma üç ihtimal geliyor: Ya böyle bir yarışmayı seviyesizce ve kadına hakaret olarak gördüler, ya kafalarının üstündeki o antenlerle çok fazla şanslarının olmadığını düşündüler, ya da uzaylı diye bir şey yok. Bence akla en yatkın ihtimal birincisi.

Çağrı  merkezlerinin  açığını  yakaladım

Hepimiz sık sık GSM, banka ve yayın platformlarının çağrı merkezlerini arıyoruz ve dakikalarca mönüden mönüye dolaştırılıyoruz. Öncelikle firmalara bu zengin mönüler için teşekkür ediyorum. Gerçekten insan hangisini seçeceğini şaşırıyor, çok sağolun. Ama eğer aceleniz varsa ve beklemekten telefonu parçalayacak seviyeye gelmek istemiyorsanız yapmanız gereken çok basit: “For English press 9” diyor ya, işte ona basıyorsunuz. “Ama ben İngilizce bilmiyorum ki!” demeyin, sakin olun. Çok çabuk paniğe kapılıyorsunuz, yapmayın. Birazdan İngilizce bilmemeniz avantaja dönüşecek.

Evet, 9’a bastıysanız mönüden mönüye sürüklenmek yerine karşınıza doğrudan bir müşteri temsilcisi çıkıyor. Turist kaçmasın diye herhalde, hemen bağlıyorlar. Siz ortaokul İngilizcenizle “May fonn nambır... eee... iz... eee... fayf... tiri.... pardon, forro...” şeklinde meselenizi anlatırken bir süre sonra karşıdaki görevli baygınlık geçirecek gibi oluyor ve “Böyle olmayacak, isterseniz Türkçe devam edelim” diyor. Siz de yalandan isteksiz bir tavırla “Okey, normally i don’t like to speak in Turkish, but, for you, it is okay...” diyorsunuz. Yani diyorsunuz ki “Tamam, normalde Türkçe en sevmediğim dillerden biridir ama bu seferlik böyle olsun, sizin hatırınız için...” Böylece dakikalarca bekleme sıkıntısı yaşamadan sorununuzu çözüyorsunuz, hem de anadilinizde. Bizzat denenmiş ve sonuç alınmıştır. Bu iyiliğimi unutmayın.

twitter.com/#!/beyinsiz_adam