Selim ATALAY
Selim ATALAY
http://www.selimatalay.com
Tüm Yazıları

Herkesin kendine göre bir Afrikası var

Bugünlerde marifet, ekonomik güç sahibi olmak. Marifet, ekonomik gücün dünya üzerinde kabul görmesi. O yüzden BRIC olmak ya da TEKMe olmak önemli. Bu gruplar,  ters talihlerini yenmek üzere olan ülkelerin kulübü- sayılıyor... BRIC, Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin, küresel ekonomi ve siyasetin yıldızları. Bu grubın ardından TEKMe, Türkiye Endonezya Kore Meksika geliyor. Onlar da yükselen yıldızlar.

BRIC ekibi yaklaşık iki yıl önce, Çin’in çabasıyla Güney Afrika Cumhuriyeti’ni aralarına almıştı. BRIC’i piyasalar hâlâ 4 ülke olarak tanıyor, ama BRIC yılda bir -siyasi- amaçla toplanıyor ve bu tolantılarda Güney Afrika da var.

BRIC’in aidatlı üyelik klübü olmadığını söyleyen ve bu terimleri yaratan Goldman Sachs stratejisti Jim O’Neill, baştan beri BRIC’in böyle genişletilemeyeceğini belirtiyordu.

İki yılın sonunda O’Neill, Güney Afrika’nın hâlâ BRIC ölçülerine uymadığını vurgulamakla birlikte, yaratılan fiili durumu da nasıl kitaba oturtacağını düşünmekte. Bunun için, Güney Afrika’nın değil, ama tümden Afrika’nın tek başına BRIC üyesi olabileceğini bulmuş. Afrika’nın nüfusu 1 milyara yakın, ekonomik gücü ise tek başına değil. Afrika’nın ekonomiyi ortak güce çevirmek için ülkeler arasında altyapıyı, yatırımları artırması, ortak ekonomik kuralları benimsemesi, ortak yapısal reform yapıp ekonomiyi rekabete açması gerekiyor. O’Neill, BRIC olmak sevdasıyla Afrika’da ekonomik reform süreci başlarsa, bundan herkesin yararlanacağını düşünüyor. Ve bu işler için, Güney Afrika Cumhuriyeti’nin icraat ve koordinasyonda öncülük yapmasını öneriyor.

Şimdi: Güney Afrika Cumhuriyeti’nde iyi-kötü bankacılık, finans, üretim teknoloji bilgi ve birikimi var. Bunları çevresine yaysa, iyi olur. Ancak diğer ülkelerin Güney Afrika önerisini izleyecekleri kuşkulu. Afrika’da da öyle -Kimse kimseyi fazla sevmiyor. Bunları, salı günü çizdiğimiz Afrika tablosuna oturtursak: Afrika’da Çin başta ve Türkiye dahil bir dizi ülkenin etki ve nüfuz kurma çabalarını hatırlayalım. Bu ilginin ve Afrika üzerindeki nüfuz çekişmesinin kıtayı kısa vadede birleştirmekten uzak tutacağını varsayabiliriz. Zaten o yönde acil bir talep de yok. Afrika’da sınırları kaldıracaksa yine ekonomi kaldıracak. Sınırları ekonomik anlamda kalkmış ve ekonomisi entegre olmuş bir Afrika, BRICA olarak toplulukta önemli iş yapar. Bu da gelecekte bir gün muhtemelen olur. Ama zaman Afrika’yı bekleyecek mi? Boşuna -mazlum kıta- dememişler.

Bebeler dünya ekonomisini belirliyor 

BRIC’e ya da TEKMe’ye fiili ‘üyelik’ diye birşey yok... Bu gruplamaları yapan Goldman Sachs stratejisti Jim O’Neill’e sık sık -Bizi de BRIC’e alın- diye talep geliyor. Örneğin Endonezya, BRIC’e alınmak için yakın zamanda çok uğraşmıştı... O’Neill de tekrar tekrar, bu grupta olmak için ekonomik koşul gerektiğini söylüyor. “-BRIC olmak için ne yapalım- diye soran siyasilere iki şey söylüyorum: 1-Nüfusunuzu artırın 2-Verimliliğinizi artırın.” Ekonomik olarak BRIC olma yoluna girmek için, dünya yıllık milli gelirinin en az yüzde 1’ine sahip olunması gerekiyor. O’Neill’e göre BRIC kesin üyeliği için, dünya milli gelirinin yüzde 5’ine ulaşılması gerekiyor.

Ve de ekliyor: “Uzun dönem ekonomik büyüme yalnızca iki güce bakıyor: Çalışan nüfusun büyüklüğü ve verimlilik”... Sonuncusu için yasal - kural zeminini sağam kurmak, eğitimi planlamak, emek piyasasını rekabetçi kılmak, teknoloji kullanımını artırmak- gibi reformcu faaliyetler yeterli olacak.

Birincisi için de, nüfus artışı konusundaki ezberi bozmak ve nüfustan korkmamak gerekiyor. Nüfusun ekonomiye katılım kanalları açık kaldıkça, nüfus artışı ulusal güç demektir. Ekonomiye katılım kanallarının açıklığı ise demokratik katılım kanallarının açıklığına bağlıdır.

twitter.com/selimatalayny