Selim ATALAY
Selim ATALAY
http://www.selimatalay.com
Tüm Yazıları

Hukuk devleti olmak yetmez, adil de olmalı

Kasım seçimi geliyor. Obama’nın başı sağlık reformu ile dertte... Obama bütün Amerikalılar’ın sağlık sigortası olmasını öngören bir yasayı zor bela Kongre’den geçirdi. Muhalif Cumhuriyetçiler de yasayı Anayasa Mahkemesi’ne götürdü. İptalini istiyorlar... Anayasa Mahkemesi, Demokrat-Cumhuriyetçi diye ayrılmış durumda. Obama geçen gün -Atanmış yargıçların seçilmiş Kongre’nin geçirdiği yasayı siyasi nedenlerle iptal etmeyeceklerini umuyorum- dedi... Ve kıyamet koptu.

Vaaaay, Başkan = Yürütme, yasamaya posta koyup baskı uyguluyor... Görülmekte olan davaya müdahale ediyor!

NE: Obama yasası, “Her Amerikalı sağlık sigortasına sahip olacak. Çalışıyorsa, işvereni sigorta yapacak. Çalışmıyorsa devlet destekli sigorta olacak. Yapmayana, olmayana para cezası var” diyor. Bu formülün işverene ve devlete ek masrafı var. Hali-vakti yerinde olanların partisi Cumhuriyetçiler -İşsiz güçsüzlere, kaçak gelen Çiko Gonzalez’lere neden biz sigorta yapıyoruz- diye ayaklandı. -ABD sisteminde merkezi hükümet eyaletlere ve bireylere karışamaz, böyle emir veremez- deyip, yasanın felsefi ve hukuki temeli olmadığını öne sürüyorlar.

NEDEN: Obama işsiz-güçsüz ve garibanların oyunu bu şekilde alabilir. Kasım seçiminde tek bir oyun bile önemi var. Obama siyaseten elini güçlendirecek, seçim şansını yükseltecek bir yasa geçirdi. Hatta bu yasayı geçirmek için bir yılı harcadı. Neredeyse başka icraat yapmadı. ABD’de sağlık sigortası bir ölüm-kalım meselesi. Sigortası olmayan, doktora hastaneye ölse de gidemiyor. Sigortasıza doktor-hastane faturası, onbinlerce dolar demek.

NASIL: Anayasa Mahkemesi Cumhuriyetçi-Demokrat/Liberal diye ayrılmış durumda. Mahkemede 9 yargıç var. Beşini Cumhuriyetçi başkanlar, Dördünü Demokrat başkanlar atamış. Yargıçlar ölene kadar ya da canları sıkılana kadar görevdeler. Başkan boş üyeliğe atama yapıyor, Kongre de onaylıyor. Genelde Başkanla Kongre’nin çoğunluğu aynı partiden olduğu için, Başkan meşrebine göre atama yapıyor. Mesela, Demokrat başkanın atadığı Anayasa Mahkemesi yargıcının Demokrat olduğu varsayılıyor. Ve de öyleler.

NASIL YANİ: Yasanın usulünde bir sorun yok. Mahkeme zaten usulden değil, esastan yasayı inceliyor. Obama da bu esastan incelemede mahkemenin siyasete girmemesi gerektiğini ima ediyor... Harvard hukuk mektebinde okumuş olan Obama iki kavramı ortaya getiriyor: Yargının siyasete girmesi (aktivizm) ve yargının kendini tahdit etmemesi, sahasının dışına çıkması... Obama -Yasa usule uygun geçtiyse, seçimle işbaşına gelen yürütme siyasi bir kararla bunu çıkartmıştır, mahkeme de o siyasi boyuta karışmamalıdır- diyor... Ve Obama -Anayasa Mahkemesi tabii ki son karar noktasıdır ve hepimiz saygı duymalıyız- da deyip, Anayasayı -tağyir tebdil ve ilga- eden Başkan olmadığını vurguluyor. Yani soran olursa, -Mahkemeye ya da Anayasaya bir müdahale yok- diyecek... Muhalefetin ağzı ise torba değil ki, büzesin: 200 yıllık güzelim anayasamızı başkan çiğniyor... Hukuktan kaçıyor... Biz hukuk devletiyiz... İdare mahkemeye baskı yapıyor... Kuvvetler ayrılığını çiğniyor, hukuka saygısızlık vs vs.

NE OLACAK: Tipik bir siyasi kavga, mahkeme üzerinden sürüyor. Ve mahkemenin de siyasi tercihleri var. Makul hukukçuların dediği şu: Bu yasa normalde üçe karşı altı oyla mahkemeden geçer. Ama yargıçlar siyasi kimlikleriyle oy kullanırsa, yasa dörde karşı beş oyla reddedilir... Mahkeme son durak. Karar Haziran’da.

NE DEMEK: Hukuk her niyete yenen bir muz değildir. Hukuk tabu değildir. Siyaset bir ‘tercih’ ise, hukukun da siyaseti vardır, tercihi vardır. Hukukun üstünlüğü güzel bir kavramdır, ama şayet altında siyaset yoksa... Hukukun Amerika’da ya da Türkiye’de bir siyasi kavganın dolaylı yoldan sürdürüldüğü arena olup olmadığına bakmak gerekir... Hukukun -bizimkiler iktidarda değilse, karşı tarafın siyasetini bozma aracı- yapılmaması gerekir. Yasanın, Anayasanın 20 yıllık ya da 200 yıllık olması, kendisine bir dokunulmaz ilahilik kazandırmaz. -Yasa Koyucu- diye yüceltilen, bir, beş, ya da on tarih önceki meclistir, ve yine meclistir... Yargıçların uzaydan gelen varlıklar değil, o toplumun içinden çıkan, akşam eve gidince yemekten sonra televizyon izleyen ve marketten alışveriş yapıp oğlanın okuluna, kızın ayakkabısına da kafa yoran ve seçimde oy kullanan vatandaşlar olduğunu tanımak gerekir. Ve işin temelinde hukuki olmak yetmez, adil olmak da gerekir... Adalet yoksa hukukun üstünlüğü, -işi kitabına uydurmak- demektir, ki yanlıştır. Adalet, yasa maddeleri arasında kaybolmama sanatıdır.