Selim ATALAY
Selim ATALAY
http://www.selimatalay.com
Tüm Yazıları

Kartımı vereyim, sonra beni ara

Amerikan Genelkurmay Başkanı General Martin Dempsey, geçen hafta Harvard Üniversitesi’ndeydi. Siyaset Bilimleri okulu Kennedy School of Government’ta konuşma yaptı. Soru-cevap kısmında bir Türk öğrenci Irak’ın geleceği hakkında soru sordu.

ABD Genelkurmay Başkanı bir Türk öğrenci ile karşılaşmaktan memnuniyetini dile getirdikten sonra ‘Tamam sorunu yanıtlayacağım, ama önce ben sana birşey sorayım’ diye müthiş stratejik bir sorgulama yaptı. General bu vesileyle, kafasında taşıdığı çok kritik bir soruya cevap aradığını ima etti. Hatta -Kartımı vereyim, cevabın varsa beni ara- diye vurgu yaptı... ABD Genelkurmay Başkanı acilen stratejik cevap arıyor. Ve Generalin kafasındaki soru şu: Ortadoğu’da bundan sonra bir Şii, bir de Sünni kuşak-eksen oluşursa, bu durum bölgede ve dünyada istikrar mı yaratır, yoksa daha  fazla istikrarsızlık mı yaratır? Hatta ABD Genelkurmay Başkanı, bu soruya cevabın, İran’a olan bakışını da etkileyeceğini söyledi.

Bunlar son derece ilginç açılar ve ABD Genelkurmay Başkanının en önemli ve öncelikli meselesi üzerine ipucu veriyor. Ayrıca da soruya verilecek cevap, doğrudan Türkiye’yi ilgilendiriyor.

Başa dönersek: General Dempsey, Türk öğrenciye önce şu tabloyu çizdi:

- Esad eninde sonunda Suriye’de iktidardan düşecek.

- Muhtemelen, tercih ettiğimizden daha uzun süre dayanacak, ancak öyle baskı yöntemleri kullandı ki, günleri sayılıdır.

- Esad bu yöntemlerle kendisine karşı bir ayaklanma başlamasına yol açtı. Bu da sonunda Esad’ı düşürecek.

Yani General Dempsey, Suriye’de Esad rejiminin düşmesini bekliyor. Ve bunun ardından Ortadoğu’da kapsamlı bir değişim öngörüyor. Değişimi de Suriye’nin Sünni topluluğa dönmesi başlatacakmış. Yani Esad Suriye’yi Şii tarafta tutuyordu, bundan sonra Suriye Sünni tarafa geçecek.

Generalin söylediği: “(Esad düştükten sonra) bölgenin yüzlerce yıldır görmediği birşey olacak. 1- Ankara’dan başlayıp, Şam ve Kahire’den Irak’a uzanacak bir Sünni kuşak olcak. 2- Tahran’dan başlayıp, Bağdat ve potansiyel olarak iki Körfez ülkesine uzanan Şii-egemen kuşak olacak.”

ABD Genelkurmay Başkanı bu iki kuşağı çektikten sonra “İşte o zaman dünya - bölge daha istikrarlı mı, daha istikrarsız mı olacak, onu bilemiyorum” diyor. General bu soruya verilecek yanıta bağlı olarak -İran’a belki daha farklı yaklaşmanın- mümkün olacağını söylüyor.

Değerlendirme çok ilginç: Esad düşünce Suriye -Sünni tarafa geçiyor ve Ankara’dan Riyad’a Sünni eksen oluşuyor. General Irak’ı Şii eksene bırakmış. Ayrıca -birkaç- Körfez ülkesini Şii eksene bırakıyor. Aklımıza ilk gelen Bahreyn. Sonra da acaba Katar’ı mı, yoksa BAE’nin bir-iki emirliğini mi kastetti?

Şimdi bu iki kuşak gözlemi önemli de, Türkiye’nin Ortadoğu’da tek bir kuşakta- ya da kampta kalmak isteyeceğini sanmıyoruz. Türkiye böyle bir sınıflamayı istemez. Ayrıca Şii tarafa -bırakılan- ülkeler açısından sorun var: Irak’ta Şiiler çoğunlukta olabilir, ama diğerlerini yok sayamazlar. Bahreyn’de ya da başka emirliklerde bir -Şii egemen- yönetim en başta Suudi Arabistan’ı zıplatır. Hatırlayın Bahreyn’e nasıl müdahale ettiler? Ayrıca Lübnan’ı nereden sayacağız? Yani Generalin kuşakları yekpare ve net kesim değil. Ortadoğu’da mezhep kuşağı çekince, Pakistan ve Afganistan’ı da dışlamamak gerekir... Ve bütün bu ülkelerde -Şii ya da Sünni çoğunluk- istikrar sağlamaya yeterli olmaz. İç mücadele sürer. İşte Irak, kilitlendi. Ayrıca bölgede herkes, yanındakinin domino olmasından korkuyor. O giderse, sıra bana gelir- diye. Kuşaklardan öte, galiba Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüklerini korumaları asıl marifet olacak... Sonuçta bu yorumumuz, Ortadoğu’da iki ayrı kuşak oluşsa da, bu kuşakların istikrara yetmeyeceğini anlatıyor... General Dempsey hâlâ Türkler’den görüş bekliyor olabilir.

twitter.com/selimatalayny