Kürt sorununu kadınlar çözer mi?

AK Parti Kadın Kolları Başkanı Güldal Akşit ile birlikte Batman’dayım. AK Partili kadınlar geçen hafta Diyarbakır’da başlattıkları ziyaretin devamını Batman’da getirdiler. 26 kadın milletvekili, 30’a yakın MKYK üyesi dahil 72 kişilik kadın heyeti Batmanlı kadınlarla buluştu, konuştu, kucaklaştı.

Heyetteki kadınlar haliyle ülkenin dört bir tarafından. İzmir milletvekili de var aralarında, Samsun da, Eskişehir de, Antalya da, Ağrı da... Ailelerini, tatillerini, kendi seçim bölgelerindeki çalışmalarını bırakıp gelmişler. Bazılarının Batman’a ilk gelişi. Ziyaret edilen evlerde, toplanılan salonlarda, sokaklarda Batmanlı kadınlarla ve erkeklerle konuşurken önce kendilerini tanıtıyor, sonra onları dinliyor ve “yanınızdayız, biriz ve beraberiz” mesajı veriyorlar.

Ziyaretler 45 derece sıcakta müthiş bir tempoyla gün boyu sürüyor.

Bir kenarda duruyor ve onlara bakıyorum; ne diyorlar, nasıl diyorlar, hangi kelimelerle, hangi tonlamayla ve vücut diliyle konuşuyorlar...

İşin aslı bu temasta biraz da bir “sahtelik”, “görev icabı durumu” ya da “siyasetçi profesyonelliği” arıyorum.

Gördüğüm şu: Yaşça büyük olanlar yahut Mecliste üçüncü dönemini idrak edenler dahi sahici bir yakınlıkla ve tazelikle davranıyor. Bu iyi.

“Sebebi ziyaret”e gelince...

Güldal Akşit programın artan terör olaylarıyla ilgisi olmadığını, daha evvelden düşünülüp planlandığını söylüyor. PKK’nın milletvekili kaçırdığı, bombalar patlattığı bir dönemde... diye başlayan bir soru üzerine ise “Burada olmaktan korksak yola çıkmazdık. Batman İzmir’den ya da Kırşehir’den farklı değil bizim için. Milletin sesi, vekili olan Hüseyin Aygün’ün kaçırılması hepimizi çok üzmüştür ama terör örgütüne pabuç bırakacak da değiliz. Dillerimiz farklı olsa da gönüllerimiz bir. Kimsenin çocuğunun dağda olmasını dilemeyiz, ama öyleyse bile, hiç kimseyi, hiçbir anneyi sorunlarıyla ve terör örgütüyle yalnız bırakamayız. Onlara “yanınızdayız” demek için buradayız. Sorunları yok saymak yerine aşmak için yola çıktık” diyor. Heyetin tamamında bu netlik ve kararlılık var.

Bu bakış ve politika kuşkusuz son derece doğru ve yerinde. Türkiye özellikle bu meselede, siyasi söylemin eyleme dönüşmemesi, bilakis sorunların ve etnik-dil-din-kültürel farkların üstünü örtüp yok sayan, “sevgi pıtırcığı desenli mermer blok Türkiye” klişesi yaratan “yanlış siyaset” yüzünden çok şey kaybetti. Ama artık buna ne tahammülü var ne kaybedecek zamanı ne de bir tek canı.

O yüzden Diyarbakır’la başlayan Batman’la süren kadın buluşmaları hem lokasyon hem zamanlama bakımından dikkatle kayda geçmeli. Dönem dönem aksamalar olsa da, genel anlamda ülkeyi demokratikleştirme, spesifik olarak Kürt meselesini çözme konusunda Cumhuriyet tarihinin en cesur ve kararlı adımlarını atan AK Parti hükümetlerinin meseleye kadınlar eliyle de dokunması gecikmiş bir gereklilik olarak ortada duruyordu. Bu oldu.

SamsunmilletvekiliFatma Betül Keskin’in “Samsun’da şehit cenazelerinde insanlar bağırları yanarken bile evladımızı Kürtler katletti demez PKK katletti der” demesi, Ankara milletvekili Ülker Güzel’in “Türkçe bilmeyen Kürt kadınlarıyla konuşamadık ama olsun, biz birbirimizin yüzünü okşayarak anlaştık” diyerek gönülden gönüle giden yola kimsenin mayın döşeyemeyeceğini göstermesi, 2007 seçim çalışmalarında Kürtçe konuştuğu için hem BDP’lilerce kınanan hem milletvekilliği düşürülsün diye hakkında fezleke düzenlenen AğrımilletvekiliFatma Salman Kotan’ın Batman da sık sık anadilinde konuşması, Diyarbakır milletvekili Mine Lök Beyaz’ın “Bu mesele sokağa inmeden, insana dokunmadan çözülmez” hatırlatması hakikaten çok önemli.

İşte bu sesi çoğaltmak lazım. Umulur ki sonunda sulh olsun.