Kuş kuşluğundan puşt puştluğundan vazgeçmez!

Bildiğiniz gibi “Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik” Fransız devriminin dilinden düşürmediği bir deyiştir. Jöntürkler, inanmıştır batılının özgürlük, eşitlik ve de kardeşliği bol keseden dağıtacağına. İşte bütün puştluk da burada gizlidir zaten! Batı, Osmanlı mülkündeki çeşitli halkları, bu deyişle avlamış, emperyalizmin para babaları onları silahlandırmış, başımıza bin bela açan isyanlar birbirini kovalamıştır. Yoksa kim karşı çıkar kardeşliğe, eşitliğe ya da özgürlüğe! Kısacası, Sırplık, Araplık, Bulgarlık, Rumluk davalarının Osmanlı’da ortaya çıkmasının önemli bir nedeni ahmak jöntürkün körü körüne batıcılığa yapışmasındandır.

Gelin işin başına dönelim. Osmanlı’nın batıyı fethedişi salt “iman gücünden” değil çokça da “dirlik düzenin” üstünlüğünden kaynaklanır. Lehistan köylüsü heyet gönderir padişaha: “Aman bizim oraları da fethetseniz...” diye yalvarır. Neden? Çünkü hem Katolik baskısından kurtulacak hem de köle ırgatlıktan (serf). Derken 17. yüzyıldan sonra her şey tersine döner. Osmanlı’da derebeylik yoktu ya? Buyurun size ayanlık belası! İstanbul güçten düşünce, vergi toplamaktan, asker devşirmeye her şey ayanların eline kalır. Eskiden emir-el-mümine ait sayılan topraklara sonradan kendilerine “ağa” diyeceğimiz derebeyleri çöreklenir. Avrupa derebeylik ilişkilerinden sıyrılıp kapitalizme adım atarken biz, dirlik düzenini bozup Avrupa’nın bıraktığı derebeyliği eski bir cübbe gibi geçiriveriyoruz sırtımıza. Bunun sonucu resmen facia... Ta günümüze değin uzanıyor. Güneydoğu’da PKK terörünün filizlenmesinden uyuşturucu bataklığına uzanan yol, ağaların denetiminde değil midir? Emperyalizm Osmanlı’yı dağıtmak Cumhuriyet’in de aklını allak bullak etmek için Fransız devriminin ilkelerini öylesine güzel kullanmış, sonunda Ermenilerle Kürtlere değin öylesine bulaştırmıştır ki, ayakta alkışlamak gerek!

Bak arkadaş, Türkiye ne zaman palazlanıp yiğitçe bir duruş sergilese ya Kürt sorununu diker karşısına batıyla yerli batıcılar ya da Ermeni soykırımı savlarını. Kamuran Bedirhan 150’lik sürgünü olarak Paris’i mesken tutmuştu. İngiliz casusu olmakla suçlanıp sınır dışı edilmişti. Kürtçülük hareketinin arkasında İngiliz parmağının olmadığını öne sürenlere kahkahalarla gülerdi.” (Atilla İlhan 15 Şubat 1977) Günümüzde İngiliz’in yerini başta Fransa’yla Almanya, AB ülkelerinin kimileri ve İsrail aldı. Amerika’ysa çomakladı çomakladı ama şimdilerde Türkiye’nin yeniden “ebedi ve ezeli” dostluğuna soyunduğundan elini eteğini çekti Kürtçülükten. Ne dersen de, 19. yüzyılda başlayan hala da süren Ortadoğu’daki bütün kargaşanın içinde batının parmağı vardır. İsyanlar sonucu Osmanlı’dan koparak ortaya çıkan devletler, senin benim bildiğim türden devlet değil, batının çıkarlarını savunan ajan devletler olmuşlardır! Yani? Batı Emperyalizmi dendi mi şöyle bir durup düşüneceksin. Çünkü, kuş kuşluğundan puşt da puştluğundan asla vazgeçmez!