Obama ve İran yaptırımları

Bugünlerde İran ile nükleer diplomasi yollarının kapanması hakkında pek laf duymuyoruz. Bunun sebebi Obama Yönetimi’nin, hafta sonu resmen yürürlüğe giren sert yaptırımlar sayesinde zamanın artık Batı’dan yana olduğundan emin olması. Geçen cuma İran’ın merkez bankasıyla iş yapan finans kurumlarına karşı ABD’nin yürürlüğe soktuğu bankacılıkyaptırımları ve pazar günü Avrupa Birliği’nin İran petrolünün ithali ve dünyanın her yerinde petrol taşıyan tankerlerin sigortalanması konusunda koyduğu ambargo, İran’ın ekonomisi üzerinde daha önce görülmemiş bir baskı yarattı. Bu yüzden Batılı liderler, müzakereler kilitlenmiş haldeyken İran’a karşı kozlarının büyümeye devam ettiğine inanıyorlar ve Moskova’da yapılan son müzakerelerde Tahran’dan taleplerini sertleştirdiler.

 

Obama Yönetimi, yaptırımların İran’a bu yıl 32 milyar dolarlık petrol geliri kaybı yaşatacağına inanıyor ve önümüzdeki aylarda yaptırımların “ilmiğini” yeni tedbirlerle daha da sıkmaya hazırlar. Bunların İran üzerindeki etkileri açık: yaptırımların sebep olduğu yem kıtlığının sonucu olarak, sadece geçen hafta tavuk fiyatları yüzde 30 arttı. Buğday fiyatları geçtiğimiz aylarda yüzde 50’den fazla yükseldi ve bu da ekmek fiyatlarını uçurdu.Enflasyonun dişlerini sıradan İranlılar’ın yaşam standartlarına geçirmesiyle artık meyve yüzde 66 daha pahalı, sebze fiyatları da neredeyse iki katına çıktı.

Hükümet bu zorlukların farkına varmaya başlıyor fakat bu konuda, İran’ı toplumun çoğunluğu tarafından desteklenen nükleer haklardan mahrum etmek isteyen Batılı güçlerin uyguladığı yaptırımları suçluyor. Bu yılın başlarında Obama Yönetimi yetkilileri Washington Post’a, amaçlarının “sokakta nefret ve memnuniyetsizlik yaratarak İranlı liderlerin tavırlarını değiştirmeleri gerektiğini anlayabilmeleri” için yeterince ekonomik sıkıntı vermek olduğunu söylemişti.

Böylesi bir nefretin hükümete mi yoksa yaptırımları uygulayanlara mı yöneleceğini bekleyip göreceğiz. Fakat Washington’da yaptırımların en ateşli savunucuları bile, alınan son tedbirlerin büyük ihtimalle hükümetin nükleer hesaplarını değiştirmeyeceğinin farkındalar. Şimdiden daha fazlasını istiyorlar.

Yine de Tahran’ın yeni tedbirlere tolerans gösterebileceği açık: yaptırımların çoğu, başlangıç tarihlerinden önce pazarlarda zaten etkiliydi. İran’ın temel petrol müşterilerinin pek çoğu, petrol alımlarını azaltmak fakat sona erdirmemek şartıyla finansal yaptırımlardan muaf oldular. Perşembe günü son dakikada muafiyet elde eden Çin, bu senenin başlarında ithalatını kayda değer düzeyde azaltmış da olsa, bu fiyatlandırmayla ilgili bir tartışmadan kaynaklanmış ve ithalat rakamları eski düzeylerine geri dönmüş gibi görünüyor.Yine de Başkan Obama, AB tarafından desteklenmeyen ve Pekin’in karşıt olduğu yaptırımlara uymayı reddettiği için Amerika’nın en büyük kredi destekçisini cezalandırmaktansa, Washington’daki savaş yanlıları tarafından küçümsenme riskini almayı tercih ediyor.

Bazı Asya ülkelerinin, sigorta yasağının etrafından dolaşmak ve yaptırımları atlatmak için başka çözümler peşinde oldukları söyleniyor. Bu esnada İran, petrol satışlarının denetlenmesini sağlayan tanker izleme cihazlarını kapattı ve İran’ın petrol ticaretini gözlemleme çabalarını güçleştirdi. İran’ın böylesi tedbirlerden yara aldığı tartışılmaz. İran’dan petrol satın alarak ABD tarafından aşağılanmayı göze alan ülkeler, ciddi miktarda indirim talep edebilecek konumda olacaklar.

Yine de bu yıl İran’ın petrol gelirlerindeki keskin düşüş, geçtiğimiz on yıl boyunca gelirindeki muazzam artışla karşılaştırılmalı. Yaptırımların yürürlüğe girmesinden önce, bu yılki petrol geliri IMF tarafından 104 milyar dolar olarak tahmin edildi ve bu 2002 yılının dört buçuk katı. Yaptırımlar öngörülen gelirin yarısına mal olsa bile, İran on yıl önce elde ettiğinden iki kat daha fazla gelir elde edecek. Ve İranlılar’ın döviz rezervlerinde yaklaşık 100 milyar dolar bulunduğu düşünülüyor.

 

Bu durumda önümüzdeki aylar, Washington’da yeni yaptırımlar için baskıya ve altı ay sonra muafiyetlerin yenilenme zamanı geldiğindeBRIC ülkeleriyle (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin) olası yüzleşmelere sahne olacak gibi görünüyor. Ve tabii ki, yaptırımlar ABD ve müttefiklerini müzakere masasından İran’ın taviz vermesini bekleyerek uzaklaşmak konusunda rahatlattıysa, satranç oyununun mantığı İran’ı elindeki kozları arttırmak ve rakibinin hesaplarını bozmak için kriz çıkarmaya mecbur bırakabilir. Böyle bir durumda önümüzdeki aylar, seçim kampanyası yürüten Obama için daha da zorlu geçebilir.  

 

*Bu yazı STAR Gazetesi için kaleme alınmıştır.