Okur yazar ama yazar okumaz

Çarşamba günü Hürriyet’te Yılmaz Özdil’in köşesinde kayıp pilotlarla ilgili iddialı bir cümle kuruldu. Özdil’in “siyasiler bile şu anda öğreniyor” dediği şey Yüzbaşı Gökhan Ertürk’ün astronot adayı bir pilot olduğuydu. Oysa Habertürk Gazetesi, 3 gün önce yani Pazar günü bu haberi okurlarına duyurmuştu. Haliyle bir çok kişi bu durumla dalga geçti ama dalga geçenlerden bir kısmının hali de tam dalgalıktı. Zamanında okurdan gelen mail diye Yılmaz Özdil’in yayınlanmış köşe yazısını köşelerinde yayınlayanlar da katıldı bu kervana... Bırakın başka gazeteleri kendi yaptığı gazeteleri bile okumuyor artık gazeteciler. Mesleği yazar ama okumaz diye bir tanımlama bizden başka yerde olmaz herhalde...

***

Yazar ama okumazlar dışında bir de yazar ama yapmaz’lar var hayatımızda. Son dönem Ayşe Arman’ın yazıları göz yaşartıyor. Gülben Ergen ve selülit meselesinde takındığı savunmacı tavırı herkes kadın bedeninin rahat bırakılması olarak yorumladı, sahiden öyle mi acaba? Yıllar önce Arman’ın milli atlet Süreyya Ayhan ile yaptığı bir röportajda giyilmesini istediği kıyafet ne çok sorun çıkarmıştı... Acı olan şu, Türk medyasında kadın bedeninin kullanımı sadece selülit ve göbek söz konusu olduğunda problem yaratıyor. Mesela bu hafta Nebahat Çehre’nin bikinili fotoğrafı vücuda övgülerle basılınca hiç sorun olmadı.

Demek ki sorun kadın bedeninin teşhir aracı olmasında değil bedene dair eleştirinin dilinden kaynaklanıyormuş. O fotoğrafları kullanan gazetece yöneticilerine sorun bakalım kendi eşleri, kardeşleri ve hatta annelerinin bedenlerinin övgü dolu cümlelerle bile olsa sayfalarda sergilenmesinden keyif alırlar mı? Yazar ama yapmazlar ile başkasına yapar kendisine yaptırmazlar aynı kümedeler galiba...

***

Bir de yazar ama niye yazarlar kategorisi var... Andropozu tavan yapmış adamların köşelerinde 6 gün dünyayı kurtarıp yedinci gün aşk cümleleri döktürmelerini nedenlerini anlıyoruz iyi kötü. Ama anlayamadıklarımız da var, Mesela savaşı play-station oyunu zannedenler, milli mesele denilince aklına sadece futbol gelenler, Süreyya Yalçın’ın babasından kalan mirastan aldığı aylık faiz üzerine kalem oynatarak sınıf mücadelesi yaptığını sananlar diye liste uzayıp gidiyor. Bir de kurnazlık yaparak zekamızla alay edenler var...

“Seçimler, darbe, ekonomik kriz olmadı bari bir savaşla Hükümet’ten kurtulalım” diyenler yani... Hep okur yazar oranlarına bakıyoruz ya, galiba asıl dert yazar okumaz oranlarımızda...