Ölmüş eşek ama...

Yıllardır Ege’de it dalaşı olur komşuyla... ‘Savaşın eşiğine geldik, savaşa girdik giriyoruz..’ teranesi okunur.. Ama kimse ilk kanı dökmeye cüret etmez...

ABD ile Rusya düşmanlığı da böyledir... İki büyük rakip gibi gösterilir ama aslında sıkı dostturlar.. Asla birbirlerine sıktıkları görülmemiştir..

Tabi bir farkla... Onlar dünya devleri ve dünyanın en önemli nükleer gücüne sahip iki ülke... Savaşmazlar ama savaştırırlar!...

Rekabet, sadece Star Wars düzeyinde kalır, onu da film olarak seyrettirirler!..

Gelelim halkları kardeş, rejimleri düşman Türkiye-Suriye rekabetine...

Suriye ile hiç it dalaşı olmamış şimdiye kadar.. Bu bakımdan Suriye’nin bir Türk jetine ateş açması kolayca izah edilemez..

İşin doğrusu ortada izah edilecek bir şey de yok...

‘Suriye karasuları’ydı.., değildi.., ihlal vardı, yoktu.., telsiz bağlantısı, tanıdım, tanımadım, kazaydı..vs,

Hepsi hikaye...

Öyle veya böyle, komşuya ait bir askeri uçağa ateş açmışsın. Askeri uçağa ateş edip düşürmek savaş sebebidir...

Şimdi herkes aynı şeyi soruyor?..

Nasıl olur da Suriye, üstelik bu haliyle, bir Türk askeri uçağına ateş açar ?...

İstemediğin kadar komplo teorisi var... Hergün bir yenisi daha ekleniyor..

-Suriye’nin derin devleti devreye girmiş!...

-Ruslar yapmış!...

-Suriyeli muhalifler yapmış!... Türkiye’nin Suriye’ye girmesini sağlayarak Esed yönetimini devirmeyi planlamışlar!...

-Amerikalılar yapmış!.. Suriye’ye karşı NATO’yu harekete geçirmek için meşru bir zemin hazırlamışlar!...

-İktidar yapmış!... Kürtaj meselesini gündemden düşürmek için kendi uçağımızı Suriyelilere düşürtmüş!...

-Ha bir de Kılıçdaroğlu’nun teorisi var; İktidarın yanlış politikaları yüzünden Suriye misilleme yapmış!...

( Misillemeymiş!.. Allah’tan ‘Lazkiye Ege’nin incisidir!..’ falan demedi.. Komşu yanlış anlayıp ‘vay demek ki gözünüz Lazkiye’de ha?!..’ deyip uçağı düşürmekte haklı olduğunu iddia edebilirdi!..)

Yahu bu kadar komplo teorisi üretmeye ne gerek var?..

Kendi halkına topla tüfekle saldırıp onbinlerce kişiyi öldüren bir diktatör var karşımızda...

Ne kadar dayanabileceğini hesaplayan, diktatör koltuğunda biraz daha kalabilmek için ülkeyi ateşe vermeye hazır bir sayko!... Kaybedecek bir şeyi de yok...

Aslında ölmüş bir eşek!.. Ve bu yüzden de kurttan korkmuyor!...

Bırakın bunları da, asıl önemli olan ne yapacağımız...

Suriye bunun kaza olduğunu söyler, bunun yanısıra Esed bizzat özür diler ve her türlü tazminatı ve yaptırımı kabul ederse diplomatik yolla çözülebilir... Bu zor bir ihtimal..

Türkiye, Suriye’ye karşı geniş katılımlı bir operasyon yapılması yönünde NATO’nun karar almasını sağlamalı... Bu sağlanırsa Türkiye’nin de katılacağı bir operasyonla minimum zararla durum kurtarılır... Hatta Türkiye açısından (bölgedeki güç olarak) çok olumlu bir sürecin (uzun vadede) başlangıcı olabilir...

Eğer bu da olmazsa Türkiye Doğu Akdeniz sahillerinde daha çok keşif uçağı uçurmalı ve onları F16’larla desteklemeli... Suriye karasularına girip taciz uçuşu gerçekleştirmeli.. Ateş açıldığı takdirde karşı ateşle cevap verip, ateş açılan mevkiyi bombalamalı... Sonra dünya kamuoyuna kendimizi savunduk, ‘çok tahribat varsa özür dileriz..’ deyip geçiştirilmeli...

Dünyada bu oyun böyle oynanıyor!...

Tamam, savaşın galibi yoktur... Ülke ekonomisi, emek, insan hayatı..vs, çok kötü sonuçlar doğurabilir..

Lakin askeri uçağına ateş açan ülkeye “N’apalım, olan oldu, bir dahaki sefere yapmayın ama..’ diye karşılık verirseniz muz cumhuriyeti muamelesi görürsünüz...

Gönül ister ki, Esed rejimi bir an önce yıkılsın ve hiç kan dökülmeden çözülsün bu kriz...

Aksi takdirde Arap Baharı’na ciddi bir katkı yapmak zorunda kalacağız!...