Paşa’nın ekran sevdası

Salı gecesi Osman Pamukoğlu Teke Tek’te Fatih Altaylı’nın konuğu oldu. Programda terör, Kuzey Irak, Hakkari, Şemdinli konuşuldu ki Pamukoğlu daha önce kitaplarda yazdıklarını ve belgesellerde anlattıklarını tekrar etti, sadece yüklemler değişti. Mesela Kuzey Irak’ta, sınır ötesi bir operasyonda, Barzani’ye dair karakollardan açılan ateşi anlattığı bölümü ele alalım. Pamukoğlu, kitapta “söndürün” emri verdiği yazmış, ekranda da “yerle bir edin emri verdim” dedi. 1990’lardan bakarak 2012’yi yorumlamak ne kadar sağlıklıdır, değildir, izleyen karar verir. Ancak programı benim için ilginç kılan özellikle başkaydı. Geçen sene, seçimlerden önce Altaylı, Pamukoğlu’na partisinin dışişleri bakanı adayı kim diye sormuş, Pamukoğlu bir isim söylemiş, sonra o isimde bir milletvekili adayı olmadığı anlaşılmış, parti genel başkan dalga geçti zaten diye açıklama yapmış ve sert tartışmalar yaşanmıştı. Belki siyasette küslük olmaz ama en azından ilke olmalı... O yüzden bu yayın bana son derece ilginç geldi.

Olimpiyat ve kelime cimriliği

Habercilikte kelime cimrisi olmak çok sıkıntılı durumlara düşürür insanı. Son 2 gündür bültenlerde, anonslarda “olimpiyatlarda sonuncuyuz” diye bir laf dolaşıyor. Bunu yazan ve okuyanlar acaba ne dediklerinin farkında mı? Bu sene olimpiyatlara katılan ülke sayısında da rekor kırıldı. Bu yüzlerce ülkeden sadece 65’i olimpiyat madalyası alabildi. “Türkiye madalya alan ülkeler arasında sonuncu” demek de doğru değil.

Olimpiyatların yayıncısı olan BBC’e göre Özbekistan, Fas, Arjantin ve Hong Kong bizle aynı sayıda madalyaya sahip ama bizim altımızda... O zaman nereden çıkıyor bu sonunculuk lafı, anlayan biri gelsin.

Bir nokta daha

Olimpiyat haberi demek sadece sonuç ve müsabaka yayınıyla sınırlı değildir aslında. Kamerunlu 7 sporcu Londra’da kayıplara karıştı ve tahminen Avupa ülkelerine iltica talebinde bulunacaklar. Soğuk savaş yıllarında Doğu Bloğu’ndan Batı’ya kaçışlar çok ilgi çekerdi. Şimdi yön değişti ama kaçışlar sürüyor, tek fark haberler küçülüyor...