Salla gitsin!

Bütçesinde gelir-gider dengesini sağlayamayan, vergi borçlarını ödemeyen/ödeyemeyen, kurda kuşa borçlanan, futbolcu alacaklarını sürekli aksatan, fiyat indirimine rağmen gene de zamanında veremeyecek olan Beşiktaş; bu nedenlerden sadece biri yüzünden Avrupa kupalarından dışlandı. Bizim federasyon Beşiktaş’ın mali çöküşünü seyretti, cezayı UEFA kesti.

Biliyorsunuz, benzer vahim tablo nedeniyle Glasgow Rangers, 3. Lig’e düşürüldü. Biz ise; bu tür kulüplerin vergi borcunu affetmek, hatta mümkünse devlet tarafından diğer borçları sübvanize etmek için ortak uğraş veririz.

Kulübü ya da kulübü bu duruma getirenleri cezalandırmak ne kelime, neredeyse ödüllendiririz. Örneği ortada...

Beşiktaş’ı zavallı duruma getiren Yıldırım Demirören; federasyonun başına gelerek terfi ettirildi.

***

Oysa Avrupa’da; Atletico Madrid’in geçmişteki başkanlarından Jesus Gil; mali nedenlerden cezaevine düşmüş, çıkışında kahrından ölmüştü. Suçu; başkanı olduğu Marbella Belediyesi’nden (Kendi cebine değil) kulübüne kaynak aktarımı yapmaktı. Bizde bütün belediyeler yapıyor, aferin alıyorlar.

Avrupa’daki infaz hükümlerini vererek; Beşiktaş’ı hemen küme düşürelim, eski başkanını da hemen içeri atalım demiyoruz. Ama kulüplerdeki mali başıboşluğu etkin şekilde kontrol etmenin bir yolunu bulalım. Herkes başına buyruk harcama yapıyor.

Kurtuluş, kulüplerimiz ne yaparsa yapsın onları hoşgörmek değil; UEFA kriterlerini artık ciddiye almakta yatıyor. Ama bunu asla yapmayacaklar.

Göreceksiniz; Demirören federasyonu yakında naklen yayın havuz gelirini (Hatta Digitürk’ü bile) batırır.

Tohumuna para mı verdi. Nasılsa iflas ettirmenin cezası da yok.

Salla gitsin!

Batıranlar da batacak

UEFA kriterlerinin takibini eskiden ülke federasyonları yapıyordu. Avrupa Futbol Birliği, ülkelerden aldığı onay listesini kabul ediyor, ona göre işlem yapıyordu. Ama Türkiye gibi bazı uyanık ülkeler; Avrupa kriterlerini asla benimsemeyen/uygulamayan kulüpleri de, sanki her şeyi normalmiş gibi listeye aldı. Eksikliklerini görmezden geldi.

Bunu farkeden Avrupa; ülke federasyonlarını devreden çıkardı ve ipleri eline aldı. Kriterlerin takibini artık kendisi yapıyor. Sonucunu görüyorsunuz... Beşiktaş Avrupa’da yok!

Arnavutluk, Bosna-Hersek, Makedonya, Slovakya ve İskoçya gibi sıkıntıya gelmeyen bazı ülkelerde de benzer cezalandırmalara gidildi.

Hatta UEFA; genel kurullarında ibra olmuş yönetimlerin mali sorumluluktan kurtulma yollarını açık tutan yasa ve yönetmeliklere de itiraz ediyor. İbra edilmenin, nihai sonuç olmamasını istiyor. Artık “İbra oldum kurtuldum” avantası yok. Kulüp batmışsa, batıranlar da batacak.

Avrupa değişiyor, biz değişmiyoruz. Ama kızılcık sopasını elllerine alıp bizi (Ekonomide, siyaset biliminde ve sporda) zorla düzeltiyorlar, düzeltecekler.

Eski camlar artık bardak oluyor!

CAS bizden bıktı

Yabancı sporculara ödemelerde sorun yaratan en can sıkıcı ve sabıkalı ülke, Türkiye... UEFA’da, Tahkim’de, CAS’taki dosya sayımız, rekor düzeyde!

Avrupalı bizden bıktı, “İllallah” diye yaka silkeliyorlar.

Bir ülke, neredeyse bütün ödeme kalemlerinde sürekli ve topyekun sorun yaratır mı? Biz öyleyiz.

Yabancılar, sözleşmelerinde yazdığı parayı mutlaka alacaklar. Henüz bunun bilincinde değiliz. İşi uzatmayı, gereksiz zaman kazanmayı marifet sanıyoruz. “Bugün git yarın gel” diyerek işi sürekli yokuşa sürerek, sorundan kurtulacağımızı sanıyoruz. Ama yapılan uyarılara rağmen sonuç değişmeyince; ülkemizde kaç takımın FIFA tarafından küme düşürüldüğünü ya da puanlarının silindiğini biliyor musunuz? Bunun içinde Göztepe ve Adanaspor gibi köklü kulüplerimiz bile var.

Bu cezalar, ulusal basında tek sütunluk haberlerle geçiştirildi. Unutuldu, unutturuldu, uyutuldu. Bu yüzden başımız beladan kurtulmuyor. Çünkü hiçbir şeyden ders almıyoruz.