Şapkadan tavşan çıkarma illüzyonu

Galatasaray da Fenerbahçe gibi son maçını kazansaydı, nur topu gibi yeni bir sorunumuz daha olacaktı. Çünkü... Önümüzdeki cumartesi günü Şükrü Saracoğlu Stadı’nda yapılacak müthiş finali Sarı-Lacivertliler kazansa, puanlar eşitlenecekti. Fakat Fenerbahçe şampiyon olacaktı.

Sebep...

Normal ligden Play-Off sistemine geçişte puanlar yarıya indirildiğinde; G.Saray’ın aradaki puan farkı 4.5’tan 5 yapılmıştı. İşte o yarım puan fark, şampiyonluğu kaybettirecekti.

Takımın 4.5 puanı silinirken ona tanınan hiçbir hak yok. Ama yarım puan ilave edildi diye; bir yıllık emeğini çal... Bu adalet mi?

***

Neyse ki iş, puan eşitliğine dayanma ihtimalinden kurtuldu. Ama (Maazallah) bu sistem seneye de devam ettirilecekse, normal sezonu lider bitirene hiç olmazsa Süper Final’deki puan eşitliği halinde avantajlı olma hakkı tanıyın.

Traji-komik sistem o kadar saçma ki; normal sezonu 9 puan farkla bitiren Galatasaray, Play-Off’taki ilk yenilgisinde ve bir anda 3 puan farka düşürüldü.

Neymiş efendim?

Bu uygulama; Süper Final’in zevkli, heyecanlı ve çekişmeli geçmesi için düşünülmüş... Bunu yaparken, kazanılmış hakları ve farkları gasp etme yetkisini size kim verdi?

Puanların yarıya indirilmesi, lider takımın altındaki tüm takımların canına minnet... Görüyorsunuz işte; Fenerbahçe bu sistemle neredeyse şampiyon olacak. Oysa puanlar keyfi olarak budanmamış olsa, Galatasaray daha bugünden şampiyondu. Son maçın, (Derbi olması dışında) hiçbir önemi kalmayacaktı.

Play-Off uygulaması, şapkadan tavşan çıkarma illüzyonudur. Bunu da başaracaklar.

İlahi Komedya!

Kafayı yiyeceğim!

Ligimiz Allahlık Ali bey de, federasyonumuz Lordlar Kamarası mı? Al hepsini koy çuvala, salla salla vur duvara!

Mehmet gidiyor Yıldırım geliyor da ne değişiyor?

Ha Ali Veli, ha Veli Ali!

Düzen düzenbazlık gerektiriyor. Şikeyi aklamak, paklamak, saklamak (Hatta neredeyse ödüllendirmek) için olmadık abidik-gubidik işler dönüyor.

G.Saray ve Trabzonspor’un işin içine sokulması için, F.Bahçe kanadından federasyona yönelik talepler/yönlendirmeler/hatta talimatlar ortaya çıkıyor... Etik ve ceza kurulları üyelerine karşı baskı girişimleri açığa çıktı.

Pislik diz boyu bile değil, boğazımıza kadar battık.

***

Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu kararları açıklandı. İçinde şike dahil, şike teşebbüsü, teşvik her şey var ama; federasyon durmadan “Sahaya yansıyan bir şey yok” deyip duruyor. Bu ne yaman, ne rezil çelişkidir?

Neredeyse bir yıldır hapiste bulunan Aziz Yıldırım için, ceza tayinine gerek duyulmuyor. Ama yargı, aynı günlerde tahliye talebini bir kez daha reddediyor. Vicdanım başaşağı, aklım ters-yüz, dimağın alt-üst oldu. Bunlar hepimize kafayı yedirtecek!

Ağır ol da, molla desinler

Başkan Sadri Şener’le yakın dönemde birlikte olmuştuk. Gazetemizi ziyarete gelmiş, birlikte yemek yemiş, uzun süre sohbet etmiştik. Hafif alaycı, ironik, şaka yollu benzetmelerinin damakta tat bırakan lezzetine bu kez de doyum olmadı. Bir defa daha ona hayran kaldık.

Diğer başkan modellerine göre, daha sofistik bir yanı var. Elbette bu iyi bir şey... Ama Trabzonspor-F.Bahçe maçının devre arasında; Emre ile hesaplaşmak için soyunma odası koridorlarına inmiş olmasını hayretle karşıladım. Bu düello isteği, Sadri Şener’in tarzı değil. Nasıl oldu da o kör kuyuya düştü.

Bela aramaya gidersen, belanı da bulursun. Küfür yersin, dayak yersin; ellerine ne geçerse yedirirler.

Başkan senin ne işin var orda!

Emre’ye bir diyeceğin varsa; her yerde kameralar seni kovalıyor. Aslında bunu yapmak da ayıptır ama; yanına gitmeden kameralara diyeceğini de... Yok, gidip bizzat haddini kendim bildiririm diyorsan, işte böyle yaka-paça komik (Hatta aciz) durumlara düşersin. Bir kere genel tarzına yakışmıyor.

Ağır ol da molla desinler başkan!