Sevgi Kurtulmuş ne dedi?

Başbakan Erdoğan’ın Numan Kurtulmuş ve HAS Parti üzerinden başlattığı “bütünleşme”, Türkiye Sağı’nın tahkimi noktasında önemli bir adım. Çoğu kişi Kurtulmuş ve partisinin son seçimlerde kayda değer bir başarıyı yakalayamamış olmasına takılsa da... Başbakan’ın bu tavrında oy oranlarından çok, HAS Parti’nin toplumsal ve vicdani karşılıkta makes bulan söylemi etkin olmuştur diye düşünüyorum.

1- Numan Kurtulmuş ve arkadaşları en başından beri muhalefetlerinde yıpratıcı klişelere yaslanmadılar. Özellikle referandumda ve yeni anayasa konusundaki tavırlarıyla beylik partizanlığa teslim olmadıklarını hep birlikte gördük. Hazırladıkları proje ve tezlerle bir muhalefet partisinden çok adeta düşünce kuruluşu gibi çalışkanlıkla sürece katkıda bulundular.

2- HAS Parti söyleminde etkin olarak yer alan sosyal adaletçi, toplumsal paylaşıma, eşitliğe ve insan onuruna dair yapılan atıflar, yoksulların, işçilerin, öğrencilerin ve alt kimliklerin sesi olma girişimini de bu bağlamda unutmamak gerek. “Türkiye Sağı” kavramı açısından HAS Parti’nin ilkelerini yeniden gözden geçirmek gerekiyor. Çünkü Numan Kurtulmuş’un deklare ettiği Halkın Sesi vizyonunda yer alan yoksulluğun giderilmesi ana ilkesinin Türkiye siyasi yelpazesinde sağ’dan çok sol’a dair bir alameti farika olduğunu biliyoruz.

***

Bu girişimi, Milli Görüş’e geri dönme şeklinde okumayı ise ütopik bulduğumu söylemeliyim. Zira bu öngörümdeki en etkin neden Başkanlık Sistemi ile ilgilidir ki yine Türkiye Sağı’na çıkacaktır bu dönemeç... Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin halk tarafından gerçekleştirileceği kararından sonra zaten Başkanlık Sistemine yumuşak geçişin yolu açılmıştır. Başkanlık sisteminden önce, sağ bloğun tahkimi ve konsolidasyonu şeklinde okumak daha makul geliyor...

Buradan bakınca, “Numan Kurtulmuş AK Parti’nin başına mı geçecek” söylenceleri de maksatlı ve kolayca sarf edilmiş sözler olarak geliyor. Bendeniz bunu AK Parti’nin kendini ilkesel bazda revize etmesi olarak değil, HAS Parti’nin Türkiye Sağı’na eklemlenmesi olarak okuyorum. Şimdilik. Tayyip Erdoğan siyasetinin yaslandığı “kontrol edilebilir çok sesliliğin” bir tezahürü olarak ciddi bir demokratikleşme atağı öte yandan... Kişisel görüşüm, HAS Parti’nin AK Parti’ye eklemlenmesi yerine bir düşünce kuruluşu veya siyaset üreten bir sivil hareket olarak devam etmesi mahiyetindeydi. Öte yandan dünyadaki ve bölgemizdeki son gelişmeler Güçlü Türkiye siyasetini giderek daha elzem bir zarurete dönüştürmüşken, vicdan sahibi kadroların ülke yönetiminde yer alması elbette önemlidir. Haklarında ve hakkımızda hayırlar getirsin...

***

Bütünleşme girişiminin mimarlarından olduğu söylenen Sn. Sevgi Kurtulmuş’u aradım geçen gün... Çanakkale’deydi. “Denizi seyrediyorum şu anda, düşünüyorum...” dedi.

Sevgi Hanımın hayatında, atlattığı nice fırtınalı günlerin içinden kendince kurduğu bir dinginlik rotası hep olagelmiştir. Direncini sabırdan, mücadelesini mutedillikten sağaltan daha çok anaç bir sağduyu diyebileceğim kararlılık. Kaderden ve hayırdan söz açıyor, hayatının hemen her çalkantılı döneminde de böyleydi. Yetimlerden, yetimlerin ettiği dualardan söz ediyor. Belki kelebek kanadındaki ince toz zerrecikleri kadar bile dünyamızda yer tutmayan yetimlerin nefesi, seyrettiği deniz kadar büyük ve ihtişamlı o anda... “ Herkes Numan Kurtulmuş yazısı bekliyor ama ben galiba yine Sevgi Kurtulmuş yazacağım” diyorum, gülüyoruz...

Bir neşe heykeli değil bu karşılıklı gülüşler, keder de var içinde, tüm yaşanmışlıklardan, çekilen onca çilelerden, katedilmiş ve yarım kalmış nice yollardan sonra, 12 Eylüller, 28 Şubatlar, Ergenekonlar ve Balyozlardan sonra...

Ama samimiyet ve sevgi her şeyi kurtarır inanıyorum. 

İnsanın yaşı büyüdükçe çocukluktaki o şen ve kayıtsız gülüşleri kalmıyor. İnsan denize daha çok bakarken buluyor kendini, yetimler daha sık giriyor rüyalarına... Hayırlısı olsun...