Silah varsa patlar

İnsanlar büyük trajediler karşısında akıl tutulması yaşayabilir. Dayanılmaz acılarından sorumlu tutabilecekleri birini ararlar. Gözü yaşlı bir aile suçüstü yakalanan evladının ahlakını ve akli dengesini izlediği aksiyon filmlerinin bozduğunu iddia eder. Çocukların işlediği suçları şiddet içeren ya da pornografik nitelikli videoları indirmelerine bağlar. Sinema ve internet özellikle bu dönemin en popüler günah keçileri.

Medya zaten oldum olası her şeyi filmlerle ilişkilendirmeye bayılır. “Film gibi soygun” misali başlıklar atmaya bayılır. Teşbihte hata olmaz düsturuyla birçok planlı cinayeti, toplu katliamı, silahlı soygunu filmlerdeki kurmaca olaylara benzetir. 

Oysa söz konusu suçlar tarih boyunca varolmuştur! İnsanlar öyle ya da böyle cinayet de işlemiştir, tecavüz de etmiştir, soygun da yapmıştır... Sinemanın ve internetin icadından binlerce yıl önce! Bu yüzden suç kadar karmaşık bir olgunun sosyolojik ve psikolojik bileşenlerini serinkanlılıkla incelemeden sinemayı ya da interneti sebep tutma kolaycılığı ancak hedef saptırmaya yarar.

Yeni Batman filmi “Kara Şövalye Yükseliyor”un ABD’nin Colorado eyaletinde Denver kenti yakınlarındaki Aurora Multiplex’indeki geceyarısı prömiyerini basan bir silahlı saldırgan 12 kişiyi öldürdü; 58 kişiyi yaraladı. Bu olay ABD’de ilk olmadığından bireysel silahlanma tartışmasını alevlendirdi. Ruhsat verilen kişiler psikiyatrik muayeneden geçirilmez. Silah, her yerde sürümü bulunan bir ticari mal gibi görüldüğü sürece yasa dışı alım satımı da kolayca yapılır. Bu da birçok hastanın potansiyel suçlular olarak aramızda dolaşmasına yol açar. ABD’de shotgun, Türkiye’de pompalı tüfek “dehşeti” haberleriyle sarsıla sarsıla yaşarız.

Nitekim ABD’deki olaydan sonra tartışmalar iki kampa bölündü: Birinci kampta olayın zanlısı James Holmes’un bir adet AR-15 saldırı tüfeği, bir adet Remington 12-gauge shotgun ve 40 kalibrelik bir Glock tabanca ile bu saldırıyı gerçekleştirmesine; evine bubi tuzağı kurmasına odaklananlar var. İkinci kampta görgü tanıklarının ifadelerine dayanarak Holmes’un baskına Batman’in kötü adamı Joker gibi makyaj yaparak gelmesine, yani bu filmi izlemeye gelen insanların katilini filmin ta kendisinin türetmesine odaklananlar var. Zanlı Holmes ya da bu olayın hakiki sorumlusu başka birisiyse o bu kadar çok silaha nasıl sahip olabiliyor diye sormak yerine “Kara Şövalye Yükseliyor”un yönetmeni Christopher Nolan’a, bu tür filmleri üreten Hollywood’a saldırmayı tercih ettiler.

***

Her türlü ayrımcılığından ve sömürüsünden, siyasi oyuna ve kültür emperyalizmine aracı olmasından sık sık yakınsam bile böyle bir olayda, 40 yıllık Joker karakterini ve küresel pazarlama stratejilerini bahane etmeye kalkamam. Papa’ya suikast düzenleyen Mehmet Ali Ağca’nın Fatima’nın sırları ve Mesih olduğu gibi saçmalıklarla hakikatleri bulandırmasına benzer bu. Bu tür katliamlarla ille de bir filmi ilişkilendirmek isteyenlere Michael Moore’un “Benim Cici Silahım / Bowling for Columbine”ını öneririm. O boy boy korkunç silahları ne demeye üretiliyor? Filmlerde bile kuraldır: Bir silah görürseniz mutlaka patlayacaktır.

Şunu söyleyebiliriz elbette: Hollywood (ve dünyadaki özentileri) silah tüketimini iktidar simgesi olarak gösteriyor, izleyicinin özdeşleştiği kahramanların eline mutlaka silah veriyor, otomobil vb. ürünler gibi silahların da reklamını yapıyor. Silah endüstrisini ürünlerini ikonlaştırarak ayakta tutuyor. O zaman Gotham Kenti’nin koruyucusu Yarasa Adam’ın mücadele etmesi gereken kötüler “son kullanıcılar” olmamalı değil mi? “Kara Şövalye Yükseliyor” özelinde değilse de silahlanmayı meşrulaştırma ve yaygınlaştırma genelinde film endüstrisinin suç ortaklığı yeniden tartışılmaya muhtaç.