Türk futbolunun miladı olabilir

Türk futbolu 3 Temmuz’dan beri büyük bir imtihan veriyor. Aslında sadece Türk futbolu değil, Türk futboluyla ilgili her birim sınav veriyor. Bir çekimde polis operasyonuna takılan futbolumuz, araştırıldıkça ne kadar kirliliğin içine battığı sporseverleri hayrete düşürüyor.

Polis inanılmaz bir operasyon yaparak kirliliğin içine dinamit atarak 3 Temmuz’dan sonra sporseverlerin kulaklarına inanmadığı şeyleri gözler önüne çıkardı. Bu operasyonda “Dokunulmaz” denilen herkese yargı dokunmaya başladı. İlk günlerde “Canım bundan da bir şey çıkmaz” denilen operasyon gün geçtikçe ne kadar ciddi olduğunu ortaya koydu.

TFF yetkilileri başlarına gelen bu olayda ne yapacaklarını şaşırdılar. Çok da haklıydılar. Çünkü ilk kez futbolda ciddi bir operasyon başlatılmıştı. En önemlisi de bu operasyonda ismi geçenlerin başında her kesime para kazandıran, yani görsel ve yazılı basına Türkiye’de en çok reklam veren insanların yönetici ve taraftar olduğu kulüptü. Herşeye rağmen futbol bu şekilde başlatıldı. Yine transfere paralar yatırıldı. “Metal yorgunluğuna uğramış bıçaklara benzer futbolculara” kulüpler gelirlerinin çok üstünde para harcamaya başladı. Yani kulüpler yaşlı futbolcuları alırken de, gönderirken de büyük paralar ödedi. Halkın gazetesi denilen bazı TV ve medya kuruluşlarının, bazı kulüplerin yayın organı olduğu ortaya çıktı.

TFF hiçbir şey yokmuş gibi davranmaya, UEFA da ikaz etmeye devam etti. UEFA sabırla bekledi, değişen bir şey olmadığını görünce; artçı deprem gibi önce üç kulübümüze bir yıl men cezası verdi. Savcıların çapraz sorgusu da geçen hafta sona erdi. Gelinen noktada savcıların olaylara ne kadar hakim olduğu duyguları ile işlerini ayırt ettikleri ortaya çıktı. Mütaaladan sonra suç unsurunun olduğu açıkça görüldü.

Bunları zaten herkes biliyor. Ben başka bir şeye dikkati çekmek için bunları hatırlattım.İnancım şudur ki; TFF ve Türk takımları önümüzdeki süreçte büyük sıkıntı çekecek. Ama bu sıkıntıdan futbolun ne kadar ciddi bir iş olduğu, kulüpleri yönetmenin hafife alınamayacağı ve kulüplerin zenginlerin oyuncağı olmadığını öğrenmiş olacağız.

Olmayan parayı harcayarak şampiyonluğa ulaşılamayacağının, tesadüfen olunsa bile önemli olanın denk bütçe ile az ama doğru yerlere para harcayarak mutlu sona gitmenin maharet olduğunu anlayacağız. Ve bundan sonra TFF’nin kulüplerimizin genel kurul üyelerinin de takımlarını yönetecek idarecilerini iyi denetleyeceklerdir.

Yaşanmasından üzüntü duyduğumuz bu istenmeyen olayları futbol ailesi olarak iyi kullanır, iyi ders çıkarırsak belki de Türk futbolunun miladı bu olacaktır. Yani “Bir musibet, bin nasihattan iyidir” gibi olacaktır.