Türkiye mutlaka önemli bir adım attı!

Konuya girmeden önce bir noktanın altını çizmek istiyorum; sabaha karşı gelen haber hepimizin içini acıttı, bizi acıtırken o kardeşlerimizin annelerini, ailelerini bitirdi. O kahramanları doğuran, büyüten her dakikasını yaşayarak askere uğurlayanların acısını kimse onlar kadar anlayamaz, hissedemez. Bizim için çocuklarını bu vatanın hizmetine gönderen her annenin-babanın ellerinden öpüyorum...

Sevgili dostlar, “bu saldırı neden oldu” sorusu gün boyunca medyamızda tartışıldı ve farklı olmayan cümleler yankılandı. Düşünen herkes aynı çıkarımı yapıyordu; Türkiye’de terör sorununun çözülmesinde iyiye giden bir dinamik vardı, bu gidiş “iç-dış bazı odakları” rahatsız etti ve Başbakan Erdoğan’ın “küresel zirve noktasında” olduğu saatlerde bu hain saldırı gerçekleşti...

Bu tespite sonuna kadar katılıyorum ve geçmişte yaşananlara özellikle “bu tip olayların” hangi dönemlerde gerçekleştiğine baktığımda net bir detayı görüyorum; ne zaman Türkiye “kronik sorunlarından” biriyle ilgili bir çıkış bulmuş, çıkışa yönelmiş, toplum belli bir “uzlaşma noktasında” doğru ilerlemiş içeride-dışarıda saldırılar zirve yapmış, ülke rayından çıksın diye her türlü yol denenmiş...

Sonuç : İktidar-Muhalefet buluşması ve toplumsal bir “ortak zemin arayışı” sonrası “terörden-kanımızdan-kaos’tan” beslenenlerin taşeronlarının ellerindeki silahları ateşlemesi, daha önce her türlü yöntemi kullanarak yaptıklarını bu sefer bir kez daha kurşunla denemeleri defalarca gördüğümüzün bir tekrarı. Tekrar olmayan bir şey daha doğrusu bu arkadaşların anlayamadığı bir gerçek var; Türkiye eski Türkiye değil ve bu yolla “kendilerini kurtarmaları, ülkeyi kaos’a sürüklemeleri” mümkün değil ! Ülkeyi kana bulayanlar unutmasınlar ki; bu ülkenin huzurunu bozamadıkları gibi taşeronları da kendileri de yaratmaya çalıştıkları KAOS’ta boğulacaklar !

24 Televizyonu nereye gidiyor?

Göreve geldiğim ilk günden bugüne herkes aynı soruyu soruyor; yaptıklarınızdan anlamaya başladık ama siz söyleyin tam hedefiniz ne ?

Sevgili dostlar, bu yazıyı yazdığım saatlerde “Türk haber televizyonculuğunun görselliğinde” büyük katkıları olan iki arkadaşımız daha aramıza katıldı ve son bir haftada 7 yeni “en noktasındaki” isim ile kadromuzu güçlendirdik....İlk yazımda da yazmıştım; ben geldiğimde burada emek veren arkadaşlarımı, piyasanın genelinden farklı, son derece kaliteli, göreve inanç, istek ile bağlı bir şekilde buldum. Böyle bir insan kaynağı ve teknik altyapı herkese nasip olmaz...

Ne yapacağımıza, hedeflerimize gelince ?

İlk etapta piyasaya bir kısa göz atalım. Bugün, iki ana akım olarak ayırırsak, içerikteki detaylarıyla ayrılan ve sektörde lider olan iki farklı yapı var...

Birincisi NTV’nin başı çektiği diğerlerinin de “lideri kopyaladığı” hatta çok kötü kopyaladığı bir akım, diğeri de Samanyolu Haber’in lider olduğu diğerlerinin takip ettiği başka bir koridor. TRT Haber “kamu duyarlılığı odaklı olmaya” iyi bir örnek ve konu hakkında model olabilecek özellikte...

Bu gerçekleri dikkate alınca ve hedeflerimizi ortaya koyunca çıkarım çok açık ve net; bizim rakiplerimiz NTV ve Samanyolu haber...Daha açık yazayım; kamu olarak TRT’yi dışarıda bırakınca ve seyirci profillerini gruplayınca; Eylül ayından itibaren Türkiye’de 3 haber kanalının liderliğini ve rekabetini göreceksiniz; 24 , NTV, SHaber...Daha da “sansürsüz” yazayım; bir rakibimiz olacaksa o “grubun lideri” olan NTV ve diğer grubun lideri olan SHaber bizle rekabet etmeye aday olacaklar. Diğerleri bunların kötü taklidi ve aslının olduğu yerde “taklitler” yaşayamaz...Sektörde büyük KONSOLİDASYON kaçınılmaz...

Sonuç : 24 “YENİ TÜRKİYE’NİN, iki akımın SENTEZ’i” olacak ve Türk Haber Yayıncılığına farklı bir bakış açısı getirerek bütün yerleşik modellemeleri değiştirecek ! Nasıl mı ? Şimdilik bu kadar, birlikte sabredelim Eylül dediğiniz nedir ki !

Son söz : Bize katılacak arkadaşları yolundan döndürmek için gerçekleri çarpıtmak dahil her türlü yola başvuruluyor. Ben tüm medya çalışanlarına, kimseye hiçbir kırgınlık, küskünlük taşımadan her konuda “sıfır noktasından” başlayan biri olarak diyorum ki; “Ben bu konuda en noktasındayım, VARIM” diyen herkese kapımız açık...