‘Türkiye’nin boru hatları ile derdi ne?’ diyenlere...

Bazı köşe yazarları soruyor; Türkiye’nin “boru hatları ile derdi ne, kendi gazını sağlaması yetmiyor mu bu ülkeye ?”...

Sadece önüne bakanlar için güzel bir soru ! Peki “enerji denklemine” küresel mercekle ve en önemlisi “Büyük Türkiye” anlayışıyla bakınca “her şey bu kadar basit mi ?”!

Sevgili dostlar, Edward Lucas’ın “Yeni soğuk savaş” veya “Putin Rusyası ve Batıya tehdit” isimli eserini son birkaç günde bir kez daha okudum. Türkiye’nin “avantajlarını” mükemmel analiz etmiş ve “bizim kör kaldığımız noktaları” ortaya koymuş...

Çalışmadan bazı alıntılar yapıp yorumlarımı ekleyeyim, sonra siz karar verin “enerji denklemi ile ilgili” nasıl bir soru soracağınıza...

1 : “...Avrupa ülkelerinin “gaza bağımlı” olma oranı ne? Birkaç resmi rakam vereyim; Finlandiya yüzde 100, Slovakya yüzde 100, Yunanistan yüzde 84, Polonya yüzde 63, Fransa yüzde 23, Almanya yüzde 40, İtalya yüzde 32...AB ülkelerinin “gaz bağımlısı olma” oranı ortalamada yüzde 50 üstünde...”

2 : “...Gaz bağımlısı olma durumu, AB’nin tek başına hareket edememesi gibi sorunlar yaratıyor mu? AB ülkeleri birbirlerini geride bırakarak Rusya’nın gaz devi Gazprom ile anlaşma yapma derdindeler... Avrupa, bir taraftan kurumsal olarak Rus şirketini tekelcilik ile suçlarken, İngiliz, Alman, İtalyan ve Hollanda şirketleri, Gazprom ile sürekli AB standartları dışında anlaşmalar imzalıyorlar. AB kararları çoktan yalan olmuş! Hatta iş o kadar ileri gitmiş ve o kadar büyük bir acele var ki; 16 hatta şimdi 20’nin de üstünde AB ülkesinde Gazprom doğrudan yerli ortaklar ile şirketler kurmuş durumda”...Burada bir not düşmem gerekli; Türkiye’yi Rusya ve Gazprom’a karşı sürekli kışkırtan Almanya “tam bir Gazprom” bağımlısı!

Sonuç : Bu veriler sonrası Türkiye’nin “büyük denklemde ana oyuncu olma” çabasını analiz edemeden “Türkiye’nin derdi ne” diyenlere bir daha sormak istiyorum; detaylara iyi baktınız mı ? Türkiye tarihi bir fırsatın eşiğinde ve “Avrupa’nın bağımlı olma durumu” arttıkça Türkiye’nin “elindeki kozlar da” orantılı olarak artacak. Buna bir de Azerbaycan ve İran üzerinden gelecek hatları ekleyin, tablo çok açık ve net !

Son söz : 2006-2012 arasındaki “ortalama veriler” ile yüzde 50 üstünde bağımlılık “genel katsayısına” sahip bir Avrupa gerçeği var! Büyüyen “ekonomi” ve “değişen nüfus” yapısı ile “bağımlılık katsayıları” her gün daha da artıyor... Peki Türkiye ne yapmalı? Yapılacak çok açık; Avrupa tarafından değil, olaya “Rusya, Azerbaycan, İran” tarafından bakacağız! Avrupa’nın taleplerini ve “zorunluluklarını” Rusya’nın, Azerbaycan ve İran’ın “bizim vasıtamız” ile verecekleri ile birlikte analiz edeceğiz!

Not : Kimler kafamızı karıştırmaya çalışırsa çalışsın; bölgedeki “kaynakların” Türkiye üzerinden “aktarılması-depolanması-kontrol edilmesi” konularında çok dikkatli olmalı ve “optimal stratejiyi” sorgulayarak davranmalıyız. Hala kapısında “bekler” göründüğümüz Avrupa çoktan kapımıza düşmüş ama bunu analiz edip “senteze ulaşacak” noktaya biz hala gelebilmiş değiliz...Uyan Türkiye “nasıl büyüdüğünün ve en büyük olabileceğinin farkında ol” ve gereğini yap !

Maslak’ta mutlu bayram...

Size iki manzara; halk yani bizler çocukları kapalı alışveriş merkezlerinde gezdirip bayram yapıyoruz...Maslak’ta 2500 dönüm arazi üzerinde kendilerine tahsis edilen 350 dönümlük sahada “100 Beyaz Türk” püfür püfür golf oynuyor !

Sevgili dostlar, bu konuyu defalarca gündeme getirdim, getirmeye de devam edeceğim...Golf sporuna karşı değilim, parasını veren, bedeline katlanan istediği kadar oynar ! Oynar ama bu “halkın kendi hakkından Harp Akademisine tahsis ettiği” alanda olmaz, OLAMAZ ! Halk sıkıntı çekerken, birkaç general tanıyorlar diye “nasıl olduğu bilinmez şekilde aldıkları” bu alanı gasp edemezler, bu şekilde kullanamazlar...Bu konu artık vicdanları yaralamaya başladı, gereği yapılmazsa Halk kendi sahasını almasını bildiğini gösterecek...

Sonuç : Milli Savunma Bakanlığı yazı ile çıkmaları için “uyarıda” bulunmuş ve süre vermişti. Süre bitiyor ama kulağıma “halledeceğiz” gibi cümleler geliyor. Sevgili Beyaz kardeşler, birilerini bulup kısa vadeli çözümler bulursunuz ama bu ülke “gerçek halk iktidarı ile yönetildikçe” ve yetimin hakkını kollayan bir Lider oldukça bilin ki; orada kalamayacaksınız...Bu halk hakkını almasını da, hakkını koruyanlara sahip çıkmasını da bilir...Bekleyin ve görün ne olacağını...