Üç günün öyküsü

- BİRİNCİ GÜN:

Şırnak ve Cizre’de Nevruz’u kutlamak isteyenlerle, bunu engellemeye güvenlik güçleri arasında çatışma çıktı: 36 ölü...

Nusaybin’de ve Van’da çatışma...

İzmir, Adana ve İstanbul’da bombalı eylemler.

 

- İKİNCİ GÜN:

Nevruz nedeniyle Cizre’ye giden Sabah gazetesi muhabiri İzzet Kezer, dün öğleden sonra, güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu başından aldığı tek kurşunla hayatını kaybetti.

Şırnak ev ev aranıyor.

PKK savaş ilan etti.

Bölgesel ayaklanma eğitimi alan militanlar, evlere dağılarak, güvenlik güçlerine ve resmi binalarla ağır silahlarla ateş açmaya başladılar.

PKK ateşi 15 saat sürdü. Ölü sayısı bilinmiyor.

 

Başbakan Süleyman Demirel parti grubunda “zehir zemberek” bir konuşma yaptı: “PKK elinden geleni ardına koymasın...”

PKK talepleri tartışılıyor: “Kürtçe serbest bırakılmalı mı? Kürtçe radyo ve televizyon olmalı mı? Olağanüstü Hal kaldırılmalı mı? Kürtler, çocuklarına istediği adı koyabilmeli mi?”

 

HEP milletvekili Hatip Dicle, “Kürt kimliği tanınsın, PKK anında silahı bırakır” dedi.

 

- ÜÇÜNCÜ GÜN:

MİT servis otobüsü Zincirlikuyu’da tarandı: 2 ölü.

Saldırıyı Dev-Sol üstlendi.

Hatip Dicle ve Leyla Zana, Nevruz olayları sırasında güvenlik güçlerinin katliam yaptığını ve 93 kişiyi öldürdüğünü iddia ettiler.

 

Meclis’teki bütçe görüşmelerinde yine kavga çıktı. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, “Burası ahır değil” diye bağırdı.

Hatip Dicle ve Leyla Zana, Nevruz olaylarını protesto etmek için Diyrbakır’da açlık grevine başladılar.

Irak’a operasyon...

Türk jetleri Kuzey Irak’taki terör kamplarını bombaladı.

Irak hükümeti, topraklarında operasyona giriştiği için Türkiye’yi kınadı.

PKK’nın uzun vadeli hedefi tartışma yarattı: “Bölgedeki çatışmalar açık savaş olarak nitelendirilecek ve halk ayaklanması yaygınlaştırılacak... Bölgede bir ‘ulusal Meclis’ ve ‘Savaş Hükümeti’ kurulacak... Gerekirse, bölgesel referandum yapılacak...”

 

Hatip Dicle, “Biz sadece onur mücadelesi veriyoruz” dedi.

PKK, bölgede akan kanın durması için Birleşmiş Milletler’i ve Kızılhaç’ı müdahaleye çağırdı...

Kürt aydınlarına göre “müzakere” bütün sorunları çözer; PKK muhatap alınırsa terör de biter... Bu aşamada yapılması gereken ilk şey, devletin operasyonlara son vermesi, akan kanı durdurması...

(....)

Bu satırları kendi günlüğümden arakladım...

 

Dahası da var ama 90’lı yılların başında, sadece üç gün içinde yaşananlar bunlar...

- BUGÜN:

Bugün, Olağanüstü Hal’in kaldırıldığı, Nevruz’un kutlandığı, Kürt kimliğinin tanındığı, Kürtçenin yasak dil olmaktan çıkarıldığı, Kürtçe neşriyata izin verildiği, Kürtçenin “seçmeli ders” olarak müfredata konulduğu, her koldan müzakerelerin yürütüldüğü bir Türkiye’de yaşıyoruz ama PKK “uzun vadeli hesaplarından”vazgeçmiş değil:

 

Şemdinli’yi ele geçirmek, bir “savaş hükümeti” kurmak ve halkı bölgesel ayaklanmaya kışkırtmak.

Kürt halkının onur savaşı verdiğini söyleyen ve “bölgesel ayaklanma kışkırtıcılığının değirmenine su taşıyan” aydınlarımız, bilmem ki bu kıyaslamaya bakıp utanacaklar mı?

En azından, bugün üstlendikleri “yıkıcı pozisyonu” gözden geçirecekler mi?