Hafta baþýnda Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakaný Faruk Çelik’le birlikte Urfa’daydýk. Nasýl yoðun bir program olduðunu size aktarmayý düþünürken, az önce bir son dakika haberi geldi ekranlara. Faruk Çelik, aþýrý yorgunluk ve tansiyon sorunu nedeniyle hastaneye kaldýrýlmýþ. Kendisine acil þifalar dileyelim.
Programýn iki günlük kýsmýna eþlik ettiðim için rahatlýkla söyleyebilirim. Böyle bir tempoya dayanmak imkansýz. Üstelik daha nisan ayýndayýz ve sýcaklýk açýsýndan belki de en güzel mevsim. Yine de her adýmda sabýrla bizimle ilgilenen Basýn Müþaviri Kayhan Ünal’a az eziyet etmedik doðrusu!
Faruk Çelik, daha önceki dönemlerde Bursa milletvekiliydi. 2011 Haziran seçimlerinde AK Parti kendisini Urfa’dan birinci sýrada aday gösterdi. Baþbakan Tayyip Erdoðan’ýn farklý illere etkin isimleri aday gösterme hamlesi, bugüne kadar sonuç aldýðý için büyük bir sürpriz olduðu söylenemez.
Cevabý merak edilen soru þuydu: AK Parti 2009 yerel seçimlerinde Urfa’da belediye baþkanlýðýný kaybetmiþ, ardýndan gözler þehre çevrilmiþ ve tüm bunlarýn genel seçime nasýl yansýyacaðý tartýþýlmaya baþlanmýþtý. Aþiretlerin varlýðý ve talepleri, Kürt sorununun diðer bölge illerine göre daha az da olsa hissedilen etkisi üzerinden Urfa’da seçim sonuçlarýnýn ne olacaðý merakla bekleniyordu.
Aday listeleri açýklandýðý gün Faruk Çelik’le konuþmuþtum: ‘Ýþimin kolay olmadýðýný biliyorum. Ama gidelim, önce bir tabloyu doðru okuyalým. Ardýndan her þey çözülecektir.’
Seçim sürecinde Urfa’yý yakýndan izleme imkaným oldu. Önce herkesi dinledi Faruk Çelik. Belki onlarca, yüzlerce görüþme yaptý. Aþiret kavgalarýndan tutun, aday listeleri üzerinden devam eden çekiþmelere, kanlý býçaklý olmuþ, çözülmez denen konulara kadar her þey bir bir ele alýndý.Ardýndan uzlaþmalar, barýþmalar ve el sýkýþmalar geldi. Sonuç, AK Parti Urfa’da beklenenin çok üzerinde bir sonuçla baþarý elde etti.
Tüm bunlarý size aktarmamýn birkaç nedeni var. Öncelikle belki de hiç konuþulmayan önemli bir konu, AK Parti’nin doðu ve güneydoðuda aþiret dengeleri üzerine kurulu siyaseti yýkmasýdýr. Elbette listelerde istisnai isimlerden söz edilebilir. Ancak Tayyip Erdoðan’ýn siyaset kurgusunda, filan aþiretin mensubu olduðu için siyaset yapanlarýn yerini, iyi yetiþmiþ ve baðýmsýz kimlik sahibi aktörler almaya baþladý. Ýþte Faruk Çelik’in Urfa’da baþardýðý en önemli iþlerden bir tanesi bu. ‘Þu aþiretin adamlarý listede olmazsa, kazanmanýz imkansýz’ tezlerine kulak asmadan, kendi kurgusuyla hareket etti. Sonuç ortada.
Bir diðer neden, aþiretler üzerine kurulu siyasetin, Kürt meselesinde PKK’ya kazandýrdýðý avantajlarýn bir ölçüde kýrýlmasýdýr. Bütün hayatýný belli bir yapýnýn içinde geçiren ve onun izni olmaksýzýn kimlik/varlýk kazanamayan insanlarýn, PKK üzerinden kendisine nasýl bir kimlik aradýðýný hepimiz biliyoruz.
Son Urfa programýnda bu söylediklerimizin neredeyse tamamýný gözlemleme fýrsatýmýz oldu. Birkaç ay öncesine kadar kanlý býçaklý olan bir aþiretle ilgili düzenlenen ‘barýþ yemeði’ne katýldýk. Halkýn hemen tüm kesimlerini kuþatan görüþmeler, konuþmalar ve programlar gerçekleþti. Sonunda ben kendimi bir gün önceden Ankara’ya attým, Bakan Çelik de rahatsýzlandý. Ama bu tabloyu görmeye deðerdi doðrusu.
Dikkatimi çeken bir diðer konu, þehrin ileri gelenlerinin, kanaat önderlerinin ve sivil toplum kuruluþlarýnýn Bakan Çelik’le olan diyaloglarýydý. Herkesin hiç çekinmeden fikrini söylediði, þikayetlerini yüksek sesle dile getirdiði ortamlarda þehrin sorunlarý daha saðlýklý konuþulabiliyor elbette.
Buna bir de Celalettin Güvenç gibi sürekli halkýn içinde yaþayan bir valiyi, Mehmet Likoðlu gibi tecrübeli bir emniyet müdürünü eklerseniz her þey daha doðru anlaþýlabilir. Hala onlarca ciddi sorunu var þehrin, ama çözüm için de umudu canlý.
Urfa gezisinde Suriye konusuna dair izlenimlerim de var. Onlar da yarýnki yazýya.