Yetenekli Bay Bozkurt

Leyla ile Mecnun’un Erdal Bakkal’ı Cengiz Bozkurt mayıs ayında üç filmle birbirinden farklı karakterle karşımızda.

Cengiz Bozkurt ‘u Leyla ile Mecnun’un Erdal Bakkal’ı ve Parmaklıklar Ardında dizisinin Gardiyan Ekrem’i olarak benimsedik çoktandır. Filmlerde de sık sık karşımıza çıkıp performanslarıyla etkiliyor. Son bir yıl içinde onu Kaybedenler Kulübü, Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi ve Berlin Kaplanı’nda izledik. Bu ay ise üç filmi birden vizyona giriyor. Vücut’ta bir porno yönetmenini, Can’da bir aile babasını, başrolünü üstlendiği Öz Hakiki Karakol’da ise bir dolandırıcıyı canlandırıyor. Bir de bu ay Cannes Film Marketi’nde görücüye çıkacak olan Kıbrıs yapımı Kod Adı Venüs’te başrollerden birini üstlendi. Bir yıllık süre içinde ikisi başrol, ikisi ansambl kadro (oyuncuların eşit öneme sahip olması) olan yedi film çıkaran bir oyuncuya ‘Yetenekli Bay Bozkurt’ demezsiniz de ne dersiniz.

Sirkte maymun olmak gibi bir şey

Erdal Bakkal’ın tezgahını dolduran filmlerden ilki gelecek hafta izleyeceğimiz Vücut. Dünya prömiyerini Montreal Film Festivali’nde yarışarak yapan bu filmde Cengiz Bozkurt ‘Ar damarı çatlamış bir porno yönetmenini’ ne karikatürize ne dramatize etmeden, dengesini cambaz gibi sağlayarak canlandırıyor. “Yufkacı, garson, taksici nasıl olunuyorsa, pornoculuk da bu adam için öyle sıradan bir iş. Kasabın et sattığı doğallıkta oynanması gerektiğini düşündüm. Çıkış noktam o oldu karakteri yorumlarken. İçselleştirilmiş biçimde oynanması gerekir ki doğallığı ortaya çıksın ve seyirciyi vursun istedim. Bence pornocu olmak sirkte maymun olmakla aynı şey. Feleğin çemberinden geçmiş bir adam. Onun verdiği durgunluk ve doğallık var. İşi gücü para kazanmak. Mahremiyet diye görmüyor ilişkiyi, onun için bir iş. Cesaretle yorumladığımı düşünüyorum. Zaten yaptığı iş ironik. Bir daha altını çizmenin anlamı yok. Bütün yalınlığıyla verirsen ironisi çıkıyor ortaya. Bıçak sırtında yürümeyi seviyorum, yaptığım bütün işlerde karakter çıkarıp oynarken bana heyecan veren şey ipin üstünde yürümem. Parmaklıklar Ardında dizisinin ilk 8 - 10 bölümünde yapımcı bana çok tepki gösterdi; ‘Kmik değil bu adam, sadece kötü’ dedi. Ben de ‘Biraz zaman tanıyın anlayacaksınız’ dedim. Sekiz 8 - 10 bölüm sonra kucakladı izleyici. Bir insan yüzde yüz kötü olamaz”.

1990 yılında ODTÜ Fizik Bölümü’nü bırakıp İngiltere’ye göç ettikten sonra 14 yıl boyunca mahkeme tercümanlığı başta olmak üzere taksicilik, garsonluk dahil birçok farklı iş yapan Bozkurt, oyunculuğu hep önde tuttu. Londra’da önce tiyatrosunu kurduğu Türk Eğitim Birliği’nde, sonra Mehmet Ergen öncülüğünde birkaç arkadaşlarıyla birlikte kurdukları Arcola Tiyatrosu’ndaki oyunculuk serüvenini Türkiye’de de çok çalışarak sürdürüyor: “Benim için aslolan senaryo. Beni heyecanlandırıyorsa büyük rolmüş, küçük rolmüş diye bakmadan atlıyorum. Üç sahnede de kendimi gösterebilirim,” diye ifade ediyor düşünce tarzını. Nitekim Raşit Çelikezer’in Sundance Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü kazanan filmi Can’da ana karakterler olan çiftin arkadaşı olan aile babası rolünü kabul etmekle ileri görüşlülüğünü kanıtladı!

Turner Ödüllü Damien Hirst’in de öğrencisi olduğu Londra Üniversitesi Goldsmiths’te iletişim öğrenimi gören Bozkurt, Kenter Tiyatrosu’nda çalışmaya başlayınca sadece oyunculuğa odaklandığı bir döneme girdi. Mayıs ayında gösterime girecek üçüncü film Öz Hakiki Karakol’da Osmanlı döneminin ünlü dolandırıcısı Eyüplü Halit’ten esinlenildiğini antalan Bozkurt “Yönetmen İbrahim Güler’in ilk filmi, sanat yönetmenliğinden geliyor. Beni düşünerek yazdığını söyledi” diye anlatıyor.

Cannes’da da gösterilecek

Bir başka performansı da Kıbrıs’ta çekilen Kod Adı Venüs. Bozkurt casusluk temasını da işleyen bu işi için bir İngiliz kadın üzerinden Kıbrıs’ın ele alındığını anlatıyor:”Onu da geçen sonbaharda çektik. 21 Mayıs’ta Cannes’da market gösterimi yapılacak. İngilizce çekildi. Ben Adamos adında Rum bir karakteri oynadım. Filmin tamamına yakını İngiliz oyuncularla İngilizce çekildi. Yönetmeni Tamer Garip’i İngiltere’den tanıyorum. Çalıştığım internet şirketinde patronumdu! Hep sinema sohbetleri yapardık. Ben Türkiye’ye geldiğimde o da Kıbrıs’a yerleşti ailesiyle. Yakın Doğu Üniversitesi’nde çalışıyor. Üniversitenin de desteğiyle Türk tarafından bir hikaye anlatıyor bu film. 55’ten 74’e kadar getiriyor hikayeyi” diyor.

Bu yoğun temponun üzerine bu yaz Londra’daki evinin bahçesinde kitap okuyarak dinlenmeyi hedefleyen Cengiz Bozkurt’un gelecek sezon için şimdilik tek planı Leyla ile Mecnun dizisine devam etmek.