Yorumsuz bir Fenerbahçe yazısı

İki sene önce İsviçre’nin Young Boys takımına elendik, Avrupa kupalarına bir kez daha uzak düştük.

Sonra arkadan şike meselesi gündeme geldi, TFF mi, UEFA mı istedi bilemiyorum, geçen sene de Avrupa’ya çıkamadık, ninemizin liginde oynaştık durduk, ilk ve son kez oynanan ve neden oynandığı da tam bilinmeyen, Digitürk’ü mü, Fenerbahçe’yi mi kurtarmaya yönelik idi, Süper Final’de boy gösterdik.

Bu sene de üç ön eleme turu atlayarak UEFA Şampiyonlar Lig’ine gitme şansımız var, ilk eleme turunda da karşımıza Fenerbahçe’nin dengi olma ihtimali bile olmayan bir romen takımı çıktı karşımıza.

Çarşamba gecesi bu Romen takım karşısında son dakikaya kadar ecel terleri döktük, 90. dakikada atılan bir golle de ikinci ön eleme tur şansımızı Romanya’ya taşıdık. Yazımın başlığında “Yorumsuz” kelimesi geçiyor çünkü aşağıda aktaracağım mukayeseli bilgiler gerçekten yorum gerektirmiyorlar. Fenerbahçe, malum, 1907 tarihinde kurulmuş bir takım, 1907 isimli derneğimiz var; Çarşamba gecesi son dakika golüyle berabere kaldığımız  romen Vaslui takımı ise 2002’de evet yazıyla iki bin ikide kurulmuş, birinci lige de 2006 senesinde çıkmış bir takım. Fenerbahçe asırlık bir kurum, Vaslui  takımı on senelik.

Fener’in Kadıköy’deki stadı, malum, dünya standartlarında, elli bin kişilik bir stad; romen Vaslui takımının stadı ise 9 bin kişilik.  Birisi çıkıp, stadların kaç kişilik olduğunun ne önemi var diye sorabilir; önemi çok büyük çünkü stadların büyüklüğü ve seyirci sayısı takımın mali gücünü ve nihai analizde de takımın gerçek gücünü belirliyorlar.  Fener’in kadrosunun, yedekler dahil, bonservis bedel toplamı yaklaşık 130 milyon avro, Romen Vaslui takımının ise 30 milyon avro; romen takımının değeri Fenerbahçe’nin dörtte birinden düşük ama Çarşamba gecesi maçta görünen tablo hiç de öyle değil.

Fenerbahçe aynı sorunu iki sene önce Young Boys (Genç Oğlanlar) takımı karşısında da yaşamış idi.

Fenerbahçe’nin bütçesi yaklaşık yüz elli milyon dolar, romen Vaslui’nin bütçesi ise on milyon doların çok altında ama kendi sahamızda bizle dişe diş oynayan ve son dakikada mağlubiyetten kurtulduğumuz bir takım. Yorumsuz diye adlandırdıklarım bunlar. Ben hala haftaya bu küçük romen takımını yenip ikinci ön elemeyi oynayacağımıza inanıyorum ama geldiğimiz nokta çok sevimsiz. Fenerbahçe’nin daha doğrusu yönetimin temel sorunu şike ya da çete iddiaları değil, futbol takımının yeşil sahalarda tarihimize, kuruma yakışmayan başarısızlıkları ve en önemlisi de başarısızlıkların faturasının kimseye, en başta da yönetime çıkmaması. 

Şike meseleleri yargıda ve UEFA’nın önünde ama futbol başarısızlıkları hepimizin önünde.

Allah korusun, Vaslui’ye elenir isek, bu fatura yönetimde kime çıkacak?

Mesleki başarısızlıkları hamasetle atlatmaya çalışmak da bize özgü bir durum galiba.  Vaslui’ye bile elenir isek, havuz meselesinin yanısıra gündem değiştirici başka meselelere de hazır olalım.

Birileri bu yazıya da Fenerbahçe düşmanlığı (ağızlarına biber sürmek lazım) der mi acaba?