Selahaddin E. ÇAKIRGÝL
Selahaddin E. ÇAKIRGÝL
Tüm Yazýlarý

A. Hitler ile M. Kemal birbirine benzer mi hiç?

Alman resmî tv. kanallarýndan ARD’de A. Hitler ile M. Kemal’in benzerlikleri üzerinde bir yayýn  yapýlmýþ, Dersim’de onbinlerce sivil insanýn öldürülmesiyle bastýrýlan ‘1937 Ýsyaný’ sýrasýnda yapýldýðý ileri sürülenler üzerine. Türkiye o zaman ‘K. Atatürk’ imzasýyla Almanya’dan kimyasal gaz istemiþ ve 2 ton satýn alýnmýþ ve kullanýlmýþ, güyâ... 

***

Burada, kesinlikle bir benzerlikten söz edilemez. Çünkü, her þeyden önce, Adolf Hitler’i övmek, lehinde konuþmak kesinlikle yasaktýr; burada ise tam tersi... O halde bu konuyu hür akýl ve insafla, rahatça anlamaya çalýþmak hâlâ da imkansýz… 

Bu bakýmdan, o iddialar karþýsýnda, ‘Biz yapar mýyýz hiç?’ gibi ýndî mülahazalarýn, geliþi-güzel beyanlarýn hiçbir ciddîye alýnacak hiçbir tarafý yoktur.

***

Eðer bu kimyevî silahlarýn Ýsmet Paþa’nýn imzasýyla istendiði sözkonusu edilseydi, eminim ki bu kadar gürültü olmazdý. Çünkü, ona atýþ serbest… O zaman, M. Kemal, en üst makamda...  Ama sanki hiç ilgisi-bilgisi yokmuþ gibi, kenarýndan geçilir. Suçlular baþkalarýdýr.  

Halbuki, özellikle bir karakola yapýlan ve 20 kadar askerin ölümüyle sonuçlanan baskýnla baþlayan o isyana karþý, ‘askerî sindirme harekâtý’nýn baþlatýlmasý emrinin bizzat M. Kemal tarafýndan (‘yok edilmesi, ezilip geçilmesi’ mânâsýnda) ‘Tenkil!’ diye verildiðini, o harekâtýn son döneminde Baþvekil olan Celâl Bayar yazmýþtýr hâtýrâtýnda... 

Ayný kadronun 1925’lerdeki Þeyh Said Hareketi’nin ve 1930’lardaki ‘Aðrý Ýsyaný’nýn nasýl bastýrdýðý da bilinmiyor deðil... Þeyh Saîd ve idâm olunan diðer arkadaþlarýnýn mezarlarý bile olmadý, nerede olduklarý hâlâ da bilinmez. 

Bu ülkeye milletin sevdiði bir Baþvekil olarak 10 yýl hizmet eden Adnan Menderes ve arkadaþlarýnýn nasýl idâm edildikleri ve kemiklerinin ailelerine ancak 28 sene sonra verildiði de unutulmamalýdýr. Kezâ, 24 Mart 1960’da vefat edip Urfa’da defnedilen Saîd Nursî’nin cesedinin bile, iki ay sonra gerçekleþen 27 Mayýs 1960 Askerî Darbesi’nden hemen sonra bir gece, Urfa’daki mezarýndan çýkarýlýp bir helikopterle, nereye atýldýysa veya nasýl yok edildiyse, geride bir iz býrakmayýþý? 

Sanki, laik-kemalist güçlerin, ‘Cumhûriyeti korumak’ adýna yaptýðý ya da yarým kalmýþ bütün darbe hýyanetlerinde de askerin nasýl davrandýðý bilinmiyor mu?

***

Dersim’de o da resmî bilgilere göre, 13 bin insanýn öldürüldüðünü sadece Baþbakan Erdoðan, 2011’de yani 75 sene sonralarda açýklayýp özür dilemiþtir. Ama bu, o ilkel intikamcýlýðýn utancýný temize çýkarmak için deðildi. 

Seyyid Rýzâ’nýn gözünün önünde önce oðlunun, sonra da kendisinin idâm edildiðini, o zaman Emniyet Gn. Müdür Yard. olan ve 30 yýl sonra da yýllarca Dýþiþleri Bakanlýðý yapan Ýhsan Sabri Çaðlayangil söylememiþ miydi?

***

Ve dahasý, Dersim Ýsyaný’nda ‘savaþ uçaðý pilotu’ olarak vazifelendirilen ve o bölgeye giderken, kendisine bir de özel bir tabancanýn bizzat M. Kemal tarafýndan hediye edildiðini anlatan ‘Sabiha Gökçen’ de yýllar sonra yaptýðý o hava bombardýmanlar sýrasýnda, aþaðýdaki sivil insanlarý nasýl ezip geçtiðini zevkle anlatmamýþ mýydý?

***

Dersim Ýsyaný’nýn, mezhebî temele dayanan bir ‘alevî ayaklanmasý’ olduðu kanaatinde deðilim, þahsen. Dersim vilayeti de hem yoksulluk, hem coðrafî þartlarýn çetinliði, hem hükûmetin halka tamamen yabancýlaþmasý gibi zaaflarýndan dolayý, o bölgede zâten sýk sýk yaþanan ‘eþkýyalýk’ hareketlerinin bir sonucuydu.   

Seyyid Rýzâ da o yöredeki halkýn büyük ekseriyetini teþkil eden ‘kürd alevîleri’nin lideri. Halkýn vergi vermediði de söylenir ama verecek bir þeyi olmayan bir halk, vergi olarak neyi verecekti? Sadece þu kadarý ifade edilebilir ki, türk alevîleri onlarý ‘kürd’ olduklarý için, o yöredeki sünnî kürd kitleleri de, onlarýn ‘alevî’ olduklarý için desteksiz býrakmýþlardý, yalnýzdýlar ve kýstýrýlmýþlardý. 

O utandýrýcý mâziyi hür olarak tartýþamýyorsak o da, ‘Hitler benzetmesi yapýlýyor’ diye almanlara kýzmakla ne elde edilebilir?