ABD ile Avrupa arasýndaki iliþkiler bozuluyor mu?
Geçen günlerde Fransýz Gazetesi Le Monde, “Avrupa ve ABD’nin boþanmasý, batý ailesinde gerilim” þeklinde bir baþlýk attý.
Fransa’daki zirveye birkaç gün kala Fransýz Cumhurbaþkaný Macron ile ABD Baþkaný Trump arasýnda yaþanan polemik, bu gerilimi biraz daha týrmandýrdý.
AB-ABD geriliminin en son gerekçesi AB ordusu tartýþmalarý… Macron'un, ABD, Çin ve Rusya'dan korunmak için Avrupa'nýn kendi ordusunu kurmasý gerektiðini söylemesi üzerine Trump, bunu ‘çok rencide edici’ bulduðunu belirterek, ‘önce siz NATO’ya olan ödemelerinizi yapýn’ anlamýna gelen iðneleyici ifadeler kullandý.
AB ordusu tartýþmalarý aslýnda çok eskilere gidiyor. Ýkinci Dünya Savaþý’ndan sonra filizlenen ve bugün Fransa’nýn öncülüðünü yaptýðý bu yaklaþým (Avrupa Savunma Topluluðu) aslýnda 1954 yýlýnda Fransa Parlamentosu tarafýndan engellenmiþti.
Son dönemde ise konu, AB Dýþ Ýliþkiler Konseyi Baþkaný Mogherini’nin, "Bugün Avrupa savunmasý için yeni bir sayfa açýyoruz" ifadesiyle dünyaya deklare edilen Yapýlandýrýlmýþ Daimi Ýþbirliði (PESCO) projesiyle gündeme geldi.
AB’nin 23 üyesi 2017’de PESCO ortak bildirisine imza atarak güvenlik ve savunma alanlarýnda daha kapsamlý bir iþbirliðine gitmek istediklerini duyurdular. Bu iþbirliðinin AB ordusuna dönüþme ihtimali ve kimi liderlerin bu yöndeki açýklamalarý da tartýþmalarý alevlendirdi.
Fransa zirvesine giden Rusya lideri Putin, bu projenin NATO’ya alternatif oluþturacaðýný söyleyerek destek açýklamasý yaparken, ABD ile AB arasýndaki ikiliði bir nevi kaþýmýþ oldu. Putin, “Avrupa güçlü bir ekonomik oluþum ve ittifak. Bu nedenle üye ülkelerin savunma ve güvenlik alanlarýnda baðýmsýz ve egemen olma isteði çok doðal. Bunun çok taraflý dünyada olumlu bir geliþme olduðunu düþünüyorum” sözleri aslýnda ironik, çünkü bu projenin lansmanýnda Rusya tehdidinin esas alýndýðý biliniyor.
Ordu meselesini tetikleyen üç husus olduðu söylenebilir: Birincisi Rusya’nýn Kýrým’ý ilhaký, ikincisi Ýngiltere’nin Birlik’ten çýkmasý, üçüncüsü Trump’ýn ABD yönetiminin baþýna geçmesi ve sergilediði tavýrlar.
NATO Genel Sekreteri J. Stoltenberg ise AB ordusu projesine Türkiye teziyle karþý çýktý. Genel Sekreter, “AB üyesi olmayan müttefikler Avrupa'nýn güvenliðinde anahtar rol oynuyor. Avrupa savunmasýný, terörizme karþý savaþta, Irak ve Suriye'de tanýk olduðumuz tüm þiddet ve istikrarsýzlýk karþýsýnda kilit rol oynayan Türkiye gibi ülkeler olmadan tahayyül edebilmek mümkün deðildir” sözleriyle AB ordusu fikrini eleþtirmiþ oldu.
AB’nin bölgesel ve küresel zeminde bir liderlik sergileyememesinde elbette askeri gücünün olmamasýnýn bir payý olduðu söylenebilir. Ama asýl mesele siyasi liderlikten mahrum olmasýdýr. Çünkü ülkelerin veya birliklerin gücü siyasi, askeri ve ekonomik güçlerinin toplamýndan oluþuyor.
Mýsýr’daki veya Türkiye’deki darbeye güçlü tepki veremeyen, Suriye meselesinden göçmenler konusuna kadar hiçbir konuda ciddi bir inisiyatif geliþtiremeyen AB’nin etkili bir aktör olmasý kolay deðil.
Türkiye’nin bu sürece katkýsý ise askeri boyutuyla önemli olduðu kadar siyasi/kültürel boyutuyla daha fazla önemlidir. AB bu faktörü ýskaladýðý sürece kendisini etkisizleþtirmektedir.
AB ordu meselesini gündeme getirirken sadece güvenlik duygusuyla da hareket etmiyor. Ýþin ucunda yine para var. AB ülkelerinin 200 milyar dolarý geçen savunma harcamalarýnýn PESCO ile azaltýlabileceði varsayýlýyor. Kimilerine göre bu proje 100 milyar dolara yakýn tasarruf saðlayacak…
Atlantik çatlaðý büyürken Türkiye’nin oynayacaðý rol daha da önem kazanýyor.