AB ile oldu da bitti maþallah yok!

Suriyeli mülteciler Bodrum’da Aylan bebeðin cesedi kýyýya vuruncaya ve özellikle karadan Avrupa kapýlarýna dayanýncaya kadar Avrupa’nýn neredeyse kýlý kýpýrdamadý. Ýnsanlýðý askýya alýp, iþi idare edeceklerdi. Ama olmadý. Trakya üzerinden yüzbinlerce insanýn Avrupa’ya çýkarma yapacaðý görülünce iþin öyle askýya alýnamayacaðýný anladýlar. 

Mültecilerin ilk kapýsý Türkiye idi ve Türkiye þu ana kadar 2.5 milyon mülteciye evini-yurdunu açmýþtý. Türkiye ile konuþulmalý, mülteci akýný önlenmeliydi.

Ama ondan önce Türkiye ile konuþulmasý gereken o kadar çok þey vardý ki... Türkiye’nin AB ile iliþkileri her boyutu ile dökülüyordu. AB Türkiye için iyi bir partner mi idi? Türkiye’nin açmaya-kapamaya hazýr olduðu fasýllarýn askýda tutulmasýnýn gerekçesi “Türkiye’ye karþý olumsuz tavýr”dan baþka neydi? Vizelerin kaldýrýlmasý konusunda Nuh deyip Peygamber dememenin gerekçesi neydi? Ve mülteciler Avrupa kapýlarýna yýðýlýncaya kadar Suriye konusunda üç maymun rolü oynamanýn gerekçesi neydi?

Mülteciler AB’nin bu “Üç maymun oyunu”nu bozdu. AB hareketlendi. Çözüm için Türkiye’nin kapýsýný çalmaya baþladý.

Ama göründüðü kadarýyla hala samimi deðil. Hala “Acaba Türkiye’yi ‘oldu da bitti maþallah’ diyerek ufak þeylerle avutup, neticeye varabiliriz miyiz?” hesabý içindeler. Türkiye’ye AB yolunda uyum’a katký olsun diye ayrýlan 1 milyar euroluk fonu -ki o fonda Türkiye’nin de katkýlarý var ve üyelik yolundaki her ülkeye o fon kullandýrýlýyor- verelim, iþ bitsin. Vize için muðlak ifadeler kullanýp üstüne yatalým. Türkiye’nin önerdiði, üstünde ýsrarla durduðu “Suriye’de güvenli bölge” yerine, mültecilerin Türkiye’de barýndýrýlmasý gibi Amerika ve Rusya’nýn hesaplarýna denk düþen bir formüle razý edelim vs. Bu arada “Seçimler öncesinde Avrupa’daki birçok odaðýn muhalefetine raðmen sizinle iliþkileri geliþtirme gibi bir lütufta (!) bulunuyoruz” havalarý... Müzakere, müzakere, müzakere... Sonunda “Oldu da bitti maþallah, anlaþtýk” açýklamalarý... Üstelik arada Türkiye’ye “Geri Kabul Anlaþmasý”ný imzalatmak.

Ve bugün “Türkiye için asla tam üyelik yok” sözleriyle katý üslubunu bildiðimiz, son zamanlarda ise “Türkiye mülteciler için çok þey yaptý” diyerek gönül almaya çalýþan Merkel’in Ankara ziyareti...

Türkiye, bu AB hamlesinin içtenlikten yoksun olduðunun farkýnda. Ama uluslararasý iliþkilerde maalesef içtenlik aranmýyor. Bu süreçte “Aferin be yav, mültecilere ne iyi baktýnýz” yollu güzellemelere karnýmýzýn tok olduðunun bilincinde olarak, AB’nin elini taþýn altýna ne oranda koyacaðýnýn ortaya çýkarýlmasý lazým. Pazarlýksa pazarlýk, evet. 2.5 milyon mülteci burada, Türkiye’de duruyor ve Avrupa’nýn kapýsýný çalýyor. Haydi insanlýk sýnavýna...  

Ýçerdeki ufunet

Ýçerde bir kesim ise Türkiye’yi çoktan unutmuþ durumda. Onlarýn mesela bir mülteci sorunu yok, onlarýn mesela Suriye’de Amerika’nýn, Rusya’nýn, Ýran’ýn, Esed’in hesabýna iliþkin bir sorunu yok. Hatta PKK, PYD ve IÞÝD’in hesaplarý da onlarý ilgilendirmiyor. Mesela Amerika’nýn PKK uzantýsý PYD’ye silah vermesi de ilgilendirmiyor. Onlarý en çok Türkiye’nin Suriye’de bataða saplanmasý ve bunun Erdoðan’a ve Ak Parti iktidarýna ödeteceði bedel ilgilendiriyor. 

Ayrýca onlarýn mesela AB’nin Türkiye’ye yönelik uyguladýðý örtülü ambargo, bu çerçevede fasýllarýn Rum ipoteði, örtülü Alman-Fransýz blokajý ile askýda olmasý da ilgilendirmiyor. Son mülteci akýnýnda AB’nin eteklerinin tutuþmasý ve Türkiye ile iletiþime girme hamlesi karþýsýnda da onlarý ilgilendiren “AB’nin bu hamlesi seçim sürecinde Erdoðan’a ve Ak Parti’ye doping anlamýna gelir mi?” hesabýdýr. Neredeyse Avrupa’daki Türkiye karþýtlarý ile aðýz birliði içinde “Ne yapýyorsunuz siz, Erdoðan’a ve Ak Parti’ye bu destek verilir mi?” diyecekler. Erdoðan’a ve Ak Parti’ye yönelik kin ve  öfke, zaten olmayan Türkiye hassasiyetini neredeyse sýfýra indirgemiþ durumda. Yazýk!