Cumhurbaþkaný Erdoðan’ýn; son NATO toplantýsý çerçevesinde gerçekleþen Brüksel ziyaretinde, AB yönetimlerinin yaklaþýmlarýnda referandum dönemindeki tutumdan farklý olarak, biraz gerileme söz konusu idi. Baktýðýnýzda, çýkarlara odaklý hamleler yaptýklarý için, bir ileri iki geri adým atýlmasý normaldir. Anormal olaný; bu tutum, giderek siyasetin çözüm üretme konseptini ortadan kaldýrmakta! Zaten devreye sokulan terör örgütlerinin hareket alanýnýn, bu kadar ferahlatýlmasýnýn nedeni budur.
Lakin Almanya; AB’nin geleceðini kurtarma kararý verdiði için, her ne kadar da kibirli ve küstah tavýrlara devam etse de, günün sonunda Türkiye ile sorunlarý çözmesi gerektiðini anlayacaktýr.
Türkiye'nin istikrarlý ve ekonomik olarak güçlü bir ülke haline gelmesi, Türkiye kadar AB ülkeleri için de, hava ve su kadar anlamlýdýr. Nedenini sorarsanýz; içinde sürekli sorunlar olan Türkiye ve özellikle Ortadoðu’daki istikrarsýzlýk varken, AB için ciddi sorun merkezi olabilir, oysa Türkiye bunu ortadan kaldýrarak, hem kendisini hem de çevresini nizamlý bir ortama sürüklemektedir. Almanya þimdilik, ekonomik güce dönüþecek ve kontrolü sadece kendisinde olacak Türkiye kurgusundan, ilerideki rahatsýzlýklarý nedeni ile çekilmektedir. AB’nde dengeyi Almanya’nýn kurduðunu bildiðimize göre, AB’nin Türkiye’ye yönelik adýmlarýný yumuþatmasýný, pek hazmedemediði de ortadadýr. Lakin dildeki yumuþama, “bir ileri iki geri” pozisyonunun giderek artacaðý anlamýna gelmektedir. Þimdilik mutabakat saðlandýðý söylenemez. Lakin 12 aylýk takvimle yol kat edileceði, hýzlý çözüm yoluna girildiði anlamýna gelmektedir. Bunun da sebebi, Türkiye’nin ve Erdoðan’ýn saðlam tutumundan kaynaklanýyor. Darbeci ve ülke aleyhinde boy gösterenlere, yardým ve yataklýðýn devam edeceði de aþikârdýr. Nasýl olsa kullaným müddeti bitmeden kimseden vazgeçmeyecek. Diðer taraftan Almanya gibi küresel rol üstlenen bir ülkenin, ona gelenleri sahiplenmesi de anlaþýlandýr. Bir taraftan ortaklarýný satan imajý almak istememesi, diðer taraftan bu kozu sonuna kadar kullanma hýrsý! Türkiye ile fazla konularda çalýþacak bir ülkenin, elindeki kozlarý yok saymasý varsayýlamaz.
Devlet refleksi ve geleneði anlayýþý, yeni dünya serüveninde pek kullanýlan paragraf deðil þimdilik. Öyle olsaydý, komþu devletlerdeki bölücülük ve terör eylemleri yapanlara, özgürlükler tanýnarak yardým edilmezdi. Almanya giderek bu üslubu deðiþtirme zorunluluðu hissedecektir. Çünkü iþin ucu, Almanya'nýn kendine fatura edilmesine sebep olacaktýr. Almanya; Anglo-Amerikan ittifakýn yeni yüz yýl için kurguladýðý hamlelerin, AB’nin geleceðini tehdit ettiðini anlýyor. Türkiye'nin; Çin, Hindistan, Rusya temaslarý ile yeni arayýþlar içerisinde olmasý, yani alternatifler geliþtirmesi de, Almanya’yý bazý konularda dil deðiþimine hiç kuþkusuz itecektir. Anlaþýlan þu ki; dünyadaki olaylara artýk, paragraflar ve konulara göre ayrý ayrý bakýlacak. Paket halinde bloklaþma dönemi bittiðine göre, olaylara ve konulara göre viraj deðiþikliði söz konusudur. Almanya'nýn ilelebet Türkiye ile savaþacak hali yok tabii ki! Lakin Türkiye’nin ekonomik olarak güce kavuþmasýný engellemek ve savunma sanayisindeki baþarýlarýnýn zirve yapmamasý için, engel senaryolarýný hep zinde tutacaktýr. Türkiye'deki bürokratik engeller anlayýþýnýn böyle bir önemli konularda ne anlama geldiðini ve bu durumu, seni rakip gören devletler için ne kadar önem arz ettiðini de göz önünde bulunduralým. Erdoðan’ýn ne kadar büyük devrim yaptýðýný ve yeni sistemle ne kadar yol kat edeceðimizi, biraz da bu açýdan okuyalým.
Türkiye’nin elindeki kozlarýn geniþletilmesi alanda ve masada kozlarý güçlü oturdukça, AB’nin dili de, yöntemi de deðiþmek zorunda kalacaktýr.
Dik durmak ile diklenmeden durmak arasýnda fark, bu durumda net gözükmektedir. Küresel faktörler; Çin ve Hindistan aðýrlýklý yeni ekonomik pazarlar, Rusya’nýn yeniden can bulmasý ve bunu görerek oyun belirleyen Türkiye faktörü, AB ile iliþkiler de etkin olacaktýr.