“Nereden gelip, nereye gittiðini bilmeyen AB” kendini analiz edemeden sürekli Türkiye takýntýsý üstünde yoðunlaþýyor...
“Türkiye 3000 yýlýna kadar giremez” diyen Ýngiltere “3 gün içinde kaos’a sürüklenirken, “Türkler katliam yaptý” diyen Almanlar’ýn 75 yýl önce fýrýnlarda yaktýðý çocuklarýn yaþýtlarý o günleri hatýrlýyor ve anlatýyorlar. Avrupa’nýn densizliði sadece bu iki ülke ile de sýnýrlý deðil. Afrika’da Müslümanlar’ý katleden Fransa’nýn “Türkiye soykýrým yapmadý” demeyi kanunla yasaklamasý da ayrý bir komedi... Ya bundan 100 sene önce coðrafyamýzý Ýngiliz aklýyla iþgal eden, camilerimizi yakan, bebeklerimizi süngülere geçiren taþeron Yunanlýlara ne demeli! Üstelik yalnýz da deðiller Fransýz, Ýtalyan ve daha nice orducuklar! Nice korkaklar!
Sevgili dostlarým, yýllardýr yazýyorum, konuþuyorum, “AB çökecek” diye neredeyse baðýrýyorum... Ve AB çöküyor, parçalanýyor, yüzyýllardýr Müslümanlar’a, coðrafyamýza, insanlýða verdiði zararlar adeta Takdir-i Ýlahi içinde tahsil edilme yoluna giriyor...
Bu noktada Türkiye’ye, coðrafyamýza, milletimize, ümmetimize yüzyýllardýr kan ve gözyaþýndan baþka bir þey vermeyen Avrupa’nýn içine düþtüðü duruma ve düþeceði çok kötü durumlara “üzüldüm” dersem samimi olmam. Sizlerin de ayný duygulara sahip olduðunuzu düþünüyorum. Bu baðlamda Türkiye için en doðrusu “hasta adam Avrupa’dan” kendini ayýrmak ve “kötü kadere” ortak olmamak!
Sonuç: YENÝ bir DÜNYA kuruluyor ve bu düzen içinde Türkiye en büyük potansiyele sahip ülkelerden biri. Bu geleceði doðru görmemiz, analiz etmemiz ve fýrsatlarý kaçýrmadan adýmlar atmamýz gerekli...