Bu hafta önümüzdeki haftalarý hatta yýllarý belirleyecek çok önemli geliþmeler oldu. Rusya’nýn Kazakistan ve Belerus’la Gümrük Birliði’nden sonra, Avrasya Ekonomik Birliði’nin ilk adýmýný atmasý çok önemli bir geliþme. Bu adým, Rusya’nýn yeni geniþleme stratejisinin en önemli basamaklarýndan birisi ve Avrasya Birliði’nin ilk yapý taþý þüphesiz. Rusya, Belarus ve Kazakistan’ýn 170 milyonu bulan nüfusu, enerji zenginliði ve sanayi alt yapýsý ile tartýþýlamayacak bir potansiyel þüphesiz.
Ancak bundan önce Rusya’nýn, Avrasya Birliði’nde öncü olan Belarus ve Kazakistan’ýn haritadaki yerlerini konuþmalýyýz. Kazakistan, batýda Hazar’la doðuda da Çin’le birleþecek kadar geniþ bir coðrafyaya yayýlýyor ve Kazakistan’ýn güneyinde Özbekistan, Türkmenistan, Kýrgýzistan, Tacikistan var.
Bütün bu ülkeler hem enerjinin hem de Uzak Asya-Batý baðýlantýsýný saðlayacak transit geçiþ koridorlarýnýn merkez üsleri... Dolayýsýyla Rusya’nýn Kazakistan’la ekonomik entegrasyonu sürekleyici ve geniþleyeci, denetleyeci bir entegrasyondur. Öte yandan Belarus’da Rusya için Batý geçiþi için çok stratejik bir ülkedir; çünkü Belarus, güneyinde Ukrayna batýsýnda Polanya ile komþudur ve Belarus’un kuzeyi de Litvanya, Letonya, Estonya ile devam ederek, Rusya’nýn Batý’ya öykünen ve Avrupa’ya, her anlamda, tepeden bakan St. Petersburg’una dayanýr.
St. Petersburg, Putin’in olduðu kadar, bu kenti Rusya geniþlemesi için kuran (1703) Çar Deli Petro’nun, Lenin’in ve Medvedev’in de kentidir. Yani Rusya merkezli Avrasya Birliði’nin temeli böylece tamamlanmýþ oluyor.
Türkiye’yi kuþatan bir ‘birlik’
Kazakistan, Çin’e kadar gidecek geniþ doðu hinderlandýnýn baþlangýç ve merkez ülkesi olarak belirleniyor, Belarus ise küçük ama stratejik bir Rus üssü olarak Avrupa’ya açýlan kuzey ve batý kapýsý olarak üçgenin en önemli kenarýný oluþturuyor.
Üç ülkenin oluþturduðu birlik, fiili olarak, 1 Ocak 2015’te baþlýyor; üç ülke tedrici olarak mal, hizmet ve emek alanlarýnda bu tarihten sonra serbest dolaþýma geçecek; ve en önemlisi de bu üç ülke enerjide 2025’e kadar mevzuat sýnýrlamasý olmaksýzýn ortak pazara geçecek ve bunu 2029’ a kadar ulusal elektrik pazarlarýnýn bütünleþmesi takip edecek. Þimdi bu birliðe, 2015’da Kýrgýzistan dahil olacak ama Türkiye için de çok önemli bir geliþme de Ermenistan’ýn çok yakýnda-Haziran ortasý gibi- birliðe resmen katýlacak olmasý... Dolayýsýyla Türkiye, batý sýnýrýyla Avrupa Birliði’ne doðu sýnýrý ile de, hýzla gelmekte olan Avrasya Birliði’ne komþu olacak...
Ýþte tam burada, bizim için iþin en kritik noktasýna geliyoruz...
Avrasya Birliði AB’nin taklidi mi?
AB, þimdiye deðin Almanya ve Fransa gibi ülkelerin kendi merkezlerinde sürüklemek istedikleri ve bunda da baþarýsýz olduklarý tam da bu nedenle Türkiye ile sorunlar yaþadýklarý, birlik olmayan bir birlik, daha doðrusu egemen ulus-devletlerin ‘diðerlerini’ modern sömürge yapmak istedikleri bir oluþumdu ve bu haliyle teorik olarak bitti. Öyle anlaþýlýyor ki, Rusya’da kendini merkez ilan ederek yeni bir, ‘gerçek anlamda birlik olmayan birlik’oluþturuyor ve bunun da adý þimdiden belli: Avrasya Birliði... Bu giriþimin nihayete erip eremeyeceði, Rusya’nýn elindeki imkanlarý nasýl deðerlendireceðine baðlý; Putin eðer ki içeride de, baþýnda olduðu oligarþiyi daðýtan ve Rusya’ya özgü yeni bir demokratikleþme ve açýlým politikasýna geçerse- ki bu Putin Rusya’sý için imkansýz- ve bu imkansýzý, Avrasya Birliði’ne üye olan/olacak ülkelerle, Rusya’nýn eþit koþullarda katýlýmýný saðlayacak mekanizmalarýn ve kurumlarýn inþasý takip ederse, bu birlik adýmý hiç þüphesiz bize 21. yüzyýlý anlatan bir temel yönelim olur ve Avrasya Birliði baþarýlý olur.
Putin, bir zamanlar Almanya’nýn AB için yaptýðýný yapmaya kalkarsa, bu iþin sonu AB’de olduðu gibi ekonomik krizle de bitmez; bir Kafkasya savaþý ile biter.
Türkiye merkezli yeni ve sahici bir birlik doðuyor...
Peki burada Türkiye ne yapmalýdýr; size belki iddialý gelecek ama Türkiye, Almanya’nýn AB için yaptýðýnýn, Rusya’nýn da Avrasya Birliði deyip, yeni Rus-oligark- imparatorluðu hedefinin, tam tersini yapmalýdýr.
Yine bu hafta, gözlerden kaçan önemli haberlerden birisi de Barzani’nin artýk yeter diyerek isyaný idi. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Baþkaný Mesut Barzani, taleplerinin, Baðdat hükümetince yerine getirilmemesi durumunda daha fazla beklemeyeceklerini belirterek “Kürdistan halký, referandum yoluyla kendi geleceðine karar verecek ve Kürdistan ile Baðdat arasýndaki iliþkilerin geleceðine yön verecektir’’ dedi. Anadolu Ajansý’nýn haberine göre, Barzani, ‘Anayasal ve meþru haklar beklemez; Irak Anayasasý çerçevesinde Baðdat hükümetiyle uzlaþýya varmaya çalýþacaðýz. Þayet uzlaþma olmazsa referanduma gideceðiz. Referanduma uluslararasý gözlemciler de davet edilecek’çýkýþýný yaptý.
Kürdistan bölge hükümeti, boru hattýyla, Türkiye üzerinden dünyaya ihraç ettiði petrolle ilgili Baðdat’ýn engelleme giriþimlerine karþý çýkýyor. Erbil yönetimi, Irak genel bütçesinden Kürtlerin hakký olan yüzde 17’lik payýn kesintisiz ve zamanýnda verilmesini talep ediyor; Türkiye tam burada Kürdistan petrolünün ihracýna baþlayarak, Barzani’ye destek veriyor.
Ýþte þimdi Türkiye, Irak Anayasasý’nýn 140. maddesi çerçevesinde referandumun yapýlmasýný desteklemeli ve Kürt halkýnýn, Irak merkezi yönetiminden ayrýlarak kendi kaderini belirleme iradesine sahip çýkmalýdýr. Irak diye bir ülkenin aslýnda olmadýðýný da tüm dünyaya anlatmalýyýz; tam þu sýralar, ‘Irak’ýn toprak bütünlüðü’ diye baþlayan cümleler sanýyorum tarihe en büyük diplomasi sehtekarlýðý diye de geçecektir.
Türkiye bunun dýþýnda Azerbaycan’la olan enerji entegrasyonunu ýsrarla devam ettirmelidir. Nitekim, Þah Deniz üretim sahasýnda ve TANAP projesinde Türkiye’nin payý, yine bu hafta imzalanan anlaþmayla arttý. Baþbakan Erdoðan’da yapýlan imza töreninde, bunun birleþtirici bir proje olduðunu ve Türkiye’nin Türkmenistan gazýnýn da Türkiye üzerinden dünyalaþmasý gerektiðini söyledi.
Tabii Ýran ve Türkiye iliþkileri de bu yeni dönemde hem enerji hem de ekonominin diðer alanlarýnda da herkesi þaþýrtacak hýzda ve düzeyde geliþecek ve bu geliþmeler bölgenin haritasýný yeniden çizecek. Yine bütün bunlara baðlý olarak Suriye iç savaþýnda çok önemli geliþmeler bekleyebiliriz. Keza Kýbrýs ve Filistin sorunlarýnýn çözümünde de...
Üç önemli dinamik...
Bütün bu tablo karþýmýzda Avrupa’dan Çin sýnýrýna kadar olan bölgede üç önemli dinamik ve dinamiklere baðlý çekiþmelerin, pazar ve güç savaþlarýnýn olduðunu bize gösteriyor. Birincisi Almanya ile somutlanan gerici Avrupa finans kapitali ve savaþ sanayisi; burayý ABD’deki silah ve kirli finans yapýlarý, Londra merkezli küresel kriz sermayesi destekiyor zaten bunlar kesif bir Türkiye ve Erdoðan düþmanlýðý içinde...
Ýkincisi, Rusya’nýn yeni emperyal çizgisi ve stratejisi ile þekillenmeye baþlayan Avrasya Birliði...
Ve... Üçüncüsü, Doðu Avrupa’dan baþlayarak, K. Irak, (Kürdistan) Azerbaycan’la devam ederek Türkmenistan’la devam etmeye çalýþan Türkiye merkezli yeni bir birlik ve ekonomik, siyasi bütünleþme arayýþý... Bu arayýþ, aslýnda Osmanlý Ýmparatorluðu’nun parçalanmadan önceki bütün egemenlik alanlarýný-Afrika dahil olmak üzere- kapsýyor ancak kesinlikle yeni bir Osmanlý eðemenliði arayýþý deðil, tam aksine, bölge ve ülke halklarýnýn çýkarlarýný ortaklaþtýran, binlerce yýldan beri süregelen dini kültürel deðerlerini öne çýkartan, doðal kaynaklarýn özgürce kullanýmýný saðlayan, yeni, bütünlüklü ve kesinlikle ulus-devlet paradigmasýný aþan bir tarihsel yönelim ve paradigma... Türkiye, burada merkez ülke ve tam da bundan dolayý, Türkiye’ye yönelik saldýrýlar içerideki ‘hazýr kuvvetler’ ayaða kaldýrýlarak yapýlýyor, dünkü prova gibi...