Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup baþkaný Hannes Swoboda, Türkiye’nin AB üyeliðinin 2023’ten önce olamayacaðýný söylemiþ.
Birçok açýdan bir kehanet olmadýðý söylenmeli. Ne Türkiye tüm reformlarý yapsa ne de AB Türkiye’yi hasretle kucaklamaya hazýr olsa bile, bu tarihten önce üyelik eþiðini atlayacak seviyeye ulaþýlmasý zor olur. Bununla birlikte, 2023 tarihinin dile getirilmiþ olmasýnýn önemsenmesi gerekiyor. Zira Türkiye’deki gerek kalkýnma hedefleri, gerek sosyal projeler ve gerekse eðitim sisteminin düzenlenmesi gibi bir dizi konudaki stratejik vizyon belgeleri 2023 hedefli. Diðer bir ifadeyle Türkiye’deki birçok deðiþim ve dönüþümün meyvelerinin alýnmasý için 2023 tarihi esas alýnmýþ durumda. Dolayýsýyla AB üyeliði için de bu tarihin hedef alýnmasý mümkün.
2023, cumhuriyetin ilanýnýn 100. yýlý olmasý bakýmýndan psikolojik bir eþik olarak da kabul ediliyor. Tabi 100 yýldýr batýlýlaþma projesi sürdürüp bir türlü AB’ye üye olamamayý da simgeliyor diye deðerlendirilmesi de mümkün. Bununla birlikte, gerçekçi olmakta yarar bulunuyor, 2023’ten önce Türkiye’nin üyelik için gerekli tüm baþlýklarý, bloke edilmediðini farz etsek bile, tamamlamasý kolay deðil. Sadece ortak tarým politikasýnýn yaþama geçmesi için atýlacak adýmlarý düþünmek bile, ne kadar fazla yapýlacak iþ olduðunu göstermeye yetebilir.
***
Tüm bunlara raðmen, 2023 tarihini bile tartýþmalý hale getirebilecek bir durum var ki, o da AB Türkiye’nin üyelik yolunda ilerlemesini istiyor mu istemiyor mu onun bilinememesi. Zira þu an itibariyle iki taraf arasýnda müzakerelerin sürdüðünü iddia etmek mümkün deðil. Bazýlarý Kýbrýs nedeniyle, bazýlarý Fransa’nýn vetolarý nedeniyle bloke edilmiþ baþlýklardan geriye müzakere edilebilecek sadece üç baþlýk bulunuyor. Bu baþlýklardan iki tanesi ise, üye olmasý garanti olmayan bir aday ülkenin adým atmasýný zor hale getiren baþlýklar. Yani bu iki baþlýk, üye olunmayacaksa neden piyasanýn tamamen AB’ye baðlanmasý gerekiyor sorusunun sorulmasýna yol açan baþlýklar.
Gelinen aþama itibarýyla sürecin týkandýðýný itiraf etmek gerekiyor ve þartlar altýnda 2023 tarihinden söz etmek de anlamlý deðil. Ancak, 2023 Türkiye’ye üyelik tarihi olarak resmen bildirilir ise, koþullar deðiþebilir. Daha önce üye olmuþ devletlere üyelik tarihleri verilmiþti, Türkiye’ye de verilebilir. Gerçi bazý AB ülkeleri Türkiye’nin üyeliðini referanduma sunacaklar, dolayýsýyla sonucu garanti etmek kolay deðil. Tabi siyasiler toplumu yönlendirme kapasitelerini kullanýr ve Türkiye’nin üyeliði yolunda açýk bir irade gösterirlerse, kamuoyu eðilimleri lehte çýkabilir.
2023 üyelik tarihi olarak alýnabilse, muhtemelen Türkiye’deki olumsuz havanýn yerini yeniden AB heyecaný alabilir, hükümet yeniden reformlar için ivme yaratacak gerekçe edinebilir. Týkanan müzakereler ise hedefe baðlý olarak yeniden düzenlenecek yeni bir üyelik stratejisiyle aþýlabilir. Kademeli üyelik olarak adlandýrýlan bu strateji, müzakeresi geçici olarak kapanmýþ her baþlýk çerçevesinde Türkiye’nin AB kurumlarýnda yer almasý þeklinde ifade edilebilir. Yani Türkiye hangi konularda AB müktesebatýný benimsediyse, o konularýn karar alma süreçlerinde temsil edilir, yavaþ yavaþ ve uyum saðlaya saðlaya 2023’e ulaþýlabilir. Bir tür üyelik için yeni yol haritasý oluþturmak anlamýna gelen bu sürecin baþlamasý için uygun dönem midir, orasý açýk deðil. Ancak karþýlýklý olarak yeniden bir irade ortaya koymaya ihtiyaç olduðu açýk. Umalým ki Swoboda’nýn açýklamasý bu olumlu süreci kast etmiþ olsun.