Obama, 23 Aralýk günü bir kanun imzaladý: Enformasyon Savaþlarý ile Mücadele Kanunu.
Cumhuriyetçi senatör Rob Portman ile Demokrat senatör Chris Murphy tarafýndan Mayýs 2016’da Kongre’ye “Yabancý Propaganda ve Disinformasyon ile Mücadele Kanunu” adý altýnda sunulan tasarý, Senato ve Temsilciler Meclisi’nden hiç sorun yaþamadan geçti, Obama da gider ayarak imzalayarak devreye soktu.
Adýndan belli. Kanun, ABD Dýþiþleri ve Savunma Bakanlarý’nýn, CIA ve Pentagon ile uyum içinde yabancý propaganda içeren yayýnlara karþý ortak mücadelesini öngörüyor. Yani, herhangi bir yayýn, Amerikan ulusal güvenliðine aykýrý içerikler taþýyorsa anýnda müdahale edilecek, kapatýlacak veya Amerikan kamuoyuna etkisi engellenecek!..
Zaten, 11 Eylül 2001 saldýrýlarý sonrasýnda George W. Bush-Dick Cheney liderliðindeki neo-conlar tarafýndan çýkarýlan “Ýç güvenlik yasasý” ve baðlantýlý kanunlarla bir demokrasiden çok “despotik” yapýlanma gösteren Amerikan sistemi bu, açýk sansür yasasýyla yeni bir adým daha atmýþ oldu.
Sýký durun. Benzer kanunlarýn, Türkiye’ye iki de bir “terörizmle mücadele yasaný yumuþat” diyen AB ülkeleri tarafýndan da çýkarýlacaðý ifade ediliyor.
Ben, Süleyman Soylu’nun yerinde olsam, Amerika’daki kanunu noktasý-virgülüyle aynen çevirtip Meclis’e sunarým, bakalým, kimler patýrtý çýkaracak, ABD Dýþiþleri Bakanlýðý sözcüleri nasýl kaygý belirtecekler...
Neo-con cunta gitmek istemiyor
Robert Kagan baþta, hemen tüm neo-con kadrolarýn “neoliberal”(!) Hillary Clinton’u desteklemesi, temelde Cumhuriyetçi bir hareketin baþkanlýk seçiminde Demokratlarla iþbirliði yapmasý bir tesadüf olarak deðerlendirilebilir mi, hayýr!.. Ortada, Bush ile baþlamýþ, Obama ile devam etmiþ bir “fiili darbe” süreci var, bu çerçevede, bütün engellemelere karþý ABD dýþ politikasýný ayakta tutmaya çalýþan John Kerry’nin kenara çekildikten sonra CIA ve Pentagon’daki neo-con kadrolarýn kendisini nasýl bir baþarýsýzlýða sürüklediðini anlatacaðý kitabý merakla bekliyorum.
Kerry, neo-con cunta ve Ýsrail’den intikamýný son BM Genel Kurulu toplantýsýnda aldý, Paris’te de “iki devletli Filistin sorunu çözümünü” bir plan haline getirdi, iyi yaptý.
Putin’in 35 Rus diplomatýn sýnýr dýþý edilmesini krize çevirmemesi, neo-con cuntaya karþý Trump’a büyük destek niteliðinde ama belli ki, oyun yeni baþlýyor ve bugün izlediklerimiz, 20 Ocak’tan (yarýn) sonra yaþayacaklarýmýzýn ilk görüntüleri.
Kendisini ABD’den çok, Ýsrail’in güvenliðine adamýþ bir cuntanýn, tuttuðu köþebaþlarýndan ayrýlmamakta direneceði açýktýr. Bu cunta, NATO ve ABD güvenliði açýsýndan hayati önemdeki Türkiye’yi kaybettirecek ölçüde pervasýz ve savaþ yanlýsý bir kimlik taþýyor...
Filistin baþta, Ortadoðu tehlikededir
Trump’ýn bu cunta ile belli bir noktada buluþmak için yapacaðý iþi þimdiden tahmin etmek çok da zor deðil: Filistin’i harcamak!.. Zaten kýzýný, ABD’nin önde gelen siyonist ailelerinden birine gelin vermiþ olan Trump, neo-con cuntanýn yükselen asabiyetini Kerry’nin aksine, “tek devletli Filistin çözümü” formülüyle dindirebilir, bu, Gazze ve Batý Þeria’nýn Ýsrail’e ilhaký demektir. Zaten, ABD büyükelçiliðini Kudüs’e taþýyacaðýný aðzýndan kaçýrdý, AB’den bile tepki aldý.
Trump, bu formüle doðru ilerlerse, bilin ki, neo-con cunta Amerikan sistemindeki varlýðýný korumakta, Türkiye baþta, Ortadoðu coðrafyasýnda yer alan devletler ise büyük tehdit altýnda demektir. Filistin’in paspas yapýlacaðý bir geliþmede Ortadoðu’nun hiçbir cephesinde istikrar saðlayamazsýnýz!..
Hayýr, neo-conlarla bir þekilde uzlaþmanýn yolunu bulamazsa, 16 yýllýk darbe süreci daha belirgin hale gelerek kendisine yönelecektir. Obama yönetiminin bugün giderayak attýðý bütün kriz çýkartýcý adýmlar, aslýnda Trump’a, “dikkatli ol, yoksa bu dünyayý sana dar ederiz” mesajýndan baþka bir þey deðildir.
Hakkýndaki seks kaseti iddialarý bir fantezi mi, hayýr! Meslek aðabeyimiz Hakký Öcal, son ekran sohbetimizde “Trump’ý en zayýf yerinden vurup yalan söylemeye zorluyorlar, yalaný ortaya çýktýðý an, Nixon gibi gider” diyordu...
Kýsacasý...
Ya, Trump, neo-con cuntayla anlaþýp bir darbe ekibinin Beyaz Saray’da oturan ve kendisine denileni yapan (Obama gibi) kuklasý olacak ya da direndiðinde Amerikan Yüksek Mahkemesi kararýyla Bayaz Saray’dan alýnýp tarihin çöp tenekesine fýrlatýlýp atýlacak.
Baþlýktaki soruya dönelim: Evet, nereden bakarsanýz bakýn, ABD, sistemin içine yerleþmiþ bir azýnlýðýn darbesine doðru ilerliyor.