ABD dünya lideri mi? Hadi canım...

- NEW YORK -

ABD’ye ‘dünya lideri’ gözüyle bakanlar —siz, ben, hepimiz— sanırım büyük bir hata içerisindeyiz... İşgali altındaki ülkeler bile artık ona ‘dünyanın lideri’ gözüyle bakmıyor, ABD hızla eski konumundan uzaklaşıyor...

Konu ne zaman açılsa, ABD’nin ‘ekonomik gücü’ ve o gücün George W. Bush politikaları yüzünden aldığı darbeler aklımıza geliyor. Bush yönetimi ABD için tam bir ekonomik felâket oldu. Yüzlerce yıllık finans kuruluşlarının iflâs bayrağını çekmesi ve bunun ‘domino etkisi’ ile kendisini sokakta bulan iyi eğitimli ve iyi kazanan yeni işsizler... Sadece Irak macerasının kümülatif faturasının 4 Trilyon doların üzerinde gerçekleşeceğini de unutmamak gerekiyor...

ABD gibi bir ülke zaman içerisinde bunun üstesinden gelebilir. Hayati yüksek sanayiler ile olağanüstü artı değer getiren hassas teknoloji ne de olsa ABD menşeli; dünyanın dört bir tarafı hâlâ ABD’ye ucuz hammaddeyle işgücü ve tüketim maddesi sağlamakla ve ondan paha biçilmez teknoloji ithal etmekle meşgul. Savunma, silâh, uçak ve bilgisayar sanayiinde tekel olmasa bile çok önde ABD...

Barack Obama’nın hayalindeki ‘savaşsız bir dünya’ arayışı savunma ve silâh sanayiine darbe vurursa ne olacak?

İşgal altından kurtulan Irak ve son Amerikan askerini 2014 yılı sonunda uğurlamayı bekleyen Afganistan bile Washington’la didişebiliyor. Açacağınız her Amerikan gazetesinde, okurlarını ‘’Arkadan bıçaklanıyoruz’’ hissine sürükleyecek bir Irak veya Afganistan diklenmesine rastlayabiliyorsunuz.

Sonuç da alıyor diklenenler: Afganistan’da Hamid Karzai Taliban mensuplarının tutulduğu bir cezaevinin kendilerine devredilmesini istediğinde işgal yönetiminin ilk tepkisi ‘’Hayır’’ oldu. Karzai ağzını bozmaya başlayınca ‘’Verelim, ama tehlikeli mahkumları bırakmamalısın’’ şartı dillendirildi. Karzai ABD’nin gizliden gizliye Taliban’la pazarlık yürütmesini hatırlattı; cezaevi şartsız şurtsuz Afganistan’a bırakılıyor...

‘Liderlik’ böyle böyle kaybediliyor işte...

Yine de esas sorun dışarıdan kaynaklanmıyor.

Önemli bir Amerikan gazetesinde, önceki gün, bilinen bir yazar, ‘ABD Birleşememiş Devletleri’ başlıklı bir yazıyla çıktı okurlarının karşısına. Dediği şu: Hiç olmadığı kadar her eyaletin, her çıkar grubunun kendi önceliklerinin derdine düştüğü, toplu uygulama ve toplu tepkiden uzaklaşılan bir ülke haline dönüşüyor ABD. İdam cezası, ‘gay’ evlilikler ve evlâtlık edinmeleri, kürtaj, bağımlılık yapan madde kullanımı gibi konularda uygulamalar eyaletten eyalete müthiş değişiyor...

Güney Dakota’da kürtaja ilk 24 haftaya kadar izin veriliyor; buna karşılık Arkansas’ta süre 12 hafta... Kuzey Dakota süreyi altı haftaya indiriverdi. Kolorado’da marihuana kullanımı yasal iken Wyoming’te üzerinde az miktarda o maddeden bulunduran bir yıl hapis cezasına çarptırılıyor...

Yazar, idam cezasını kaldıran Maryland eyaletine ‘aferin’ çektikten sonra, ‘’Peki yanı başındaki Delaware’de tam 17 kişi neden idam edilmeyi bekliyor?’’ diye soruyor...

İçeride birliğin zedelendiği, dışarıda tokat üstüne tokat yiyen bir ABD nasıl ‘liderlik’ yapabilir?

Herkesin ‘ABD-sonrası’ döneme kendisini hazırlaması gerekiyor galiba...