ABD dünyayý haraca mý baðlýyor?

Amerika Birleþik Devletleri’nin hakka dayalý hukuk yerine güce dayalý hukuku öne çýkarmaya baþladýðýna yönelik kaygýlar artýyor.

Evrensel hukuk kaideleri, BM onaylarý, uluslararasý hukuk normlarý falan bir yana ABD’nin kendi ürettiði yargý sistemiyle aldýðý kararlar bir yana

Bir devlet kalkýyor diðer devletler üzerinde kendi ürettiði hukukla ve kendi politik-yargý sistemiyle kararlar veriyor, yaptýrýmlar uyguluyor, þartlar dikte ediyor.

Haklý olduðu için mi, güçlü olduðu için mi? ‘Gücüm var yaparým’ anlayýþý çok pervasýz bir þekilde iþliyor.

ABD’nin kendi politikalarýna veya çýkarlarýna ters düþtüðü için birçok ülkeye yaptýrýmlar uyguladýðý biliyoruz. Rusya, Çin, Ýran, Kuzey Kore, Sudan bu ülkelerden bazýlarý… ABD, Rusya gibi küresel sistem içinde kendisine rekabet eden bir ülkenin bankalarýna ve savunma þirketlerine yaptýrým uyguluyor.

Uluslararasý kuruluþlar deðil, ABD’nin kendi kuruluþlarý baþka ülkelerdeki kuruluþlara cezalar yazýyor, yaptýrým kararlarý alýyor. Bir ülke tek taraflý olarak ‘kara listeler’ yayýnlýyor.Örneðin ABD Hazine Bakanlýðý Yabancý Varlýklarý Kontrol Ofisi (OFAC) bunlardan biri.

Bugüne kadar Fransýz, Ýngiliz ve Avrupalý birçok bankaya cezalar kesildi… Uluslararasý görünümünün bozulmasýný istemeyen bu ülkeler ve bankalar da ‘seve seve’ kesilen faturalarý ödediler.

Ortadoðu’da ve kimi Körfez ülkelerindeki uygulamalar ise doðrudan ‘çökme’ yöntemini hatýrlatýyor. Ýktidarda kalmak, yýkýlmamak, devrilmemek, ABD’nin hýþmýna uðramamak için para musluklarýný açýyor bu yönetimler… Petrol zengini yönetimler için bu hal, vücudu kurtarmak için kolu kesme anlamýna geliyor. Kabile kültürüne dayanýyor diye istihza edilen bu yönetimlere yapýlan uygulama en ilkel dönemlerin haraç yöntemlerini hatýrlatýyor.

Hatýrlanacaðý üzere Körfez savaþýnda da Irak’ýn Kuveyt’i iþgali sonrasý prenslikler-Krallýklar ABD’nin korumasýna karþýlýk minnet duygularýný büyük ödemeler yaparak sergilemiþler, bu ödemeler de bir türlü sona ermemiþti.

Yaptýrýmlar, cezalar, kara listeler, tehditler, korunma bedelleri...ABD’nin kimi zaman ülkeleri cezalandýrmak, kimi zaman hizaya getirmek, kimi zaman kontrol altýna almak için kullandýðý bu yöntemlerin doðrudan hukukla iliþkili olduðunu düþünmek saflýk olur. Ortada son derece siyasi operasyonlar var.

Ekonomi sopasýyla siyaset tanzim edilmeye çalýþýlýyor.

Sarraf olayý küresel düzeyde bir kumpasa dönüþmeye baþladý. Suçlananlarýn tanýk olduðu bir davada kim, nasýl, niçin yargýlanýyor? Eðer Halk Bankasý, Türk bankacýlýk sistemi veya Türkiye’ye ait kurum ve kuruluþlara yönelik bir yargýlama varsa, Türkiye’de gerçekleþen iþ ve iþlemler üzerinde duruluyorsa, niçin Türkiye’den hiçbir bilgi, belge istenmiyor? Suçlanan yapýlarýn kendisini savunma hakký yok mu?

Bir ülke kendi ürettiði hukukla, canýnýn istediði gibi yargýlamalar yaparak bir hukuki iþlem tesis ettiðini düþünebilir mi?

Yargýsýz infazkavramý, geçerli bir hukuk sistemindeki keyfiliði ve hukuk dýþý uygulamalarý ifade eder. Buradaki durum bundan daha karýþýk, daha temelsiz bir tablo ortaya koyuyor.

Sarraf olayý üzerinden Türkiye’yi kýskaca alma çabasý, ABD-Türkiye iliþkilerinde ciddi bir kýrýlmaya ve telafisi mümkün olmayan hasarlara sebep olabilir. Türkiye’nin bu tür dayatmalarla hizaya getirilecek bir ülke olmadýðýnýn artýk anlaþýlmasý lazým.