ABD ile iliþkiler nereye evrilir?

Türk-Amerikan iliþkileri sadece Türkiye ile ABD arasýnda yürüyen ikili iliþkilerden ibaret deðildir. Haddizatýnda Türkiye ile ABD arasýndaki ekonomik iliþkiler birçok ülkenin çok gerisindedir. Ama bu iliþki eskiden bu yana ‘stratejik’, ‘çok boyutlu’, ‘kadim’, ‘model ortaklýk’ gibi sýfatlarla anýlýr. 

Bazý alanlarda çok yüzeysel gibi görünen iliþkilerin diðer bazý alanlarda çok hayati olduðu söylenir. 

Bu iliþki her nasýl tanýmlanýrsa tanýmlansýn, bunun tek boyutlu olmadýðý, karþýlýklýlýk esasýna dayandýðý, yani bir ülke için nasýl bir önem mülahaza ediliyorsa, diðer ülke için de benzer bir mülahazanýn yapýlabileceði söylenebilir. 

Türkiye’nin son dönemde kendisi için hayati derecede önemli gördüðü FETÖ ve PKK/PYD gibi konularda ABD’nin çok olumlu adýmlar atmadýðý malum. ABD’nin geçmiþte alýþtýðý, bugün bazý Körfez ülkeleriyle yürüttüðü ‘uydusal iliþki’yi Türkiye’nin kabul etmeyeceði de çok aþikâr. 

Sorunlar, beklentiler, talepler, zorunluluklar ve imkânlar doðru tanýmlanmalý; iliþkiler de gerçekçi bir zeminde karþýlýklý güven üzerine kurgulanmalý.

Bir kere þunu açýklýkla söyleyebiliriz: Türkiye Ortadoðu’daki birçok konuda ABD ile yakýn iþbirliði içinde önemli katkýlar yapabilecek bir ülkedir. Bunu Irak’tan Suriye’ye, Filistin’den Yemen ve Lübnan’a kadar her meselede söylemek mümkündür. Ancak Türkiye’nin ABD’nin açýk destek verdiði Ýsrail politikalarýný olumlu görmesi, destek olmasý veya sessiz kalmasý mümkün deðildir. Bu, Türkiye’nin Filistin tarafýna yakýnlýk duymasýyla ilgili deðil, Ýsrail’in agresif adýmlarýnýn meselenin adilane çözümüne kesinlikle katkýda bulunmamasýyla, böyle bir gidiþatla barýþý yakalamanýn imkansýz olmasýyla ilgilidir. 

ABD’nin Ortadoðu politikasýný Ýsrail’in hassasiyetleri, öncelikle, çýkarlarý belirlediði sürece buna sadece Türkiye deðil, hiçbir bölge ülkesi uyumlu bir tavýr içinde olamaz.

Türkiye’nin ABD’nin Suriye’nin kuzeyine yönelik politikalarýný, PYD’ye siyasi otorite oluþturma çabalarýný da olumlu karþýlama imkân ve ihtimali yoktur. Suriye denklemini sadece PYD üzerinden kurgulayan bir anlayýþa Türkiye olur veremez. 

ABD’nin Rusya’ya, Ýran’a veya Çin’e bakýþý, kendi hassasiyetleri, öncelikleri vardýr. Türkiye’nin ayný hassasiyetlerle, ayný bakýþa sahip olmasý da beklenemez. Netice de hiçbir ülke baþkasýndan milli menfaatlerini yok saymasýný, ülke çýkarlarýný yadsýyarak kendi aleyhine iþler yapmasýný isteyemez, bekleyemez. 

Hava savunma sistemi meselesinde Türkiye’nin güvenlik kaygýlarý ve ihtiyaçlarý bellidir. Patriotlar konusunda olumlu geliþme yaþanamadýðýndan Türkiye bu hayati ihtiyacýný Rusya’dan karþýlama noktasýna gelmiþtir. Bu konuda korkutma, dayatma, tehdit ve þantajla engelleme politikasý gütmek çok anlamsýzdýr. 

Türkiye Rusya’ya yaklaþýyor, diðer kampa kayýyor gibi söylemlerle takýnýlacak yanlýþ tavýrlar, Türkiye’yi baþka bir bloða itme gayretinden baþka bir anlam taþýmaz. 

S-400’ler meselesinde Cumhurbaþkanýmýzýn ve hükümetimizin tavrý bellidir. ABD ile hem bu konuda hem diðer konularda tam bir samimiyetle görüþmelerin derinleþtirilmesinde büyük fayda vardýr. Türkiye ekonomisinde kýrýlganlýk olduðu ve böyle bir konjonktürde netice alýnabileceði varsayýmýyla dayatmacý bir tavýr sergilemek sorumlu bir yaklaþým olmaz. 

Taktik açýklamalar istenmeden stratejik sonuçlara ve dramatik kaymalara sebep olabilir. ABD’li siyasetçi veya yöneticilerin Türkiye’nin politikalarýný etki almaya dönük beyanlarý arzularý istikametinde deðil, tam ters yönde geliþmeler üretebilir. Söylem taarruzuyla iliþkilerin raydan çýkmasý pekâlâ muhtemel bir durumdur. Bu yüzden sorumlu siyaset, hamasi laflar yerine samimi iliþkiler ve görüþmelerle yol almayý gerektirir.

Türk insaný ekonomiden siyasete kadar her alandaki iliþkilerini duygularýný rafa kaldýrarak sürdürmez. Onuruna dokunan, gururunu inciten söylemler karþýsýnda maliyet hesabý yapmadan hareket eder. Uluslararasý iliþkiler karþýlýklý çýkar gibi çok hesabi yaklaþýmlarla yürüyor olabilir, ama bu diðer dinamiklerin dikkate alýnmamasýný gerektirmez. 

Türk heyetlerinin son ABD temaslarý iyi niyet ve karþýlýklý güven temelinde bir zemin geliþtirme arayýþýdýr. Bu zemini ABD tarafý da yapýcý bir þekilde tesis etmeye çalýþmalýdýr.