Zeytin Dalý Harekatý baþladýðý gün, Cumhurbaþkaný Erdoðan dedi ki; “Gidin o bayraklarýnýzý oradan alýn, biz size teslim etmek zorunda kalmayalým..” Sanýyorum ABD bu sözün tam olarak ne anlama geldiðinin farkýnda deðil.. Pentagon açýklama yapýyor; “Münbiç’teyiz, çekilmeyeceðiz” diye.. Sýð sularda boy veren korkak bir Amerikan Generali çýkmýþ; “Gelirseniz burada bizi bulacaksýnýz” falan diyor.. Biri bu aklýný hamburger ve patates kýzartmasý ile yemiþ tayfayý ikaz etsin.. Lüzumsuz yere ölecekler evlerinden 10 bin kilometre uzaklarda, cesetlerini alamayacak aileleri.. Anlaþýlan o ki, iki ülkenin ittifak iliþkisine güveniyorlar.. Diplomatik olarak restleþsek bile karþý karþýya gelemeyeceðimizi sanýyorlar.. Ya hu ABD-Türkiye iliþkileri, þu anda hiç olmadýðý kadar berbat.. Daha da kötü olamaz.. Sadece siyasi iliþkiler deðil, toplumdaki ABD karþýtlýðý da tavan yapmýþ durumda.. Sýrf o olsa yine iyi.. Devam eden Afrin harekatýna toplumun desteði yüzde 85’lerin üzerine çýkmýþ vaziyette.. Þimdi Allah aþkýna bu þartlar altýnda, Türk Askeri, PKK’nýn üzerine ölüm olup yaðarken, karþýsýna Amerikan askeri çýktý diye durur mu?.. Haa durur.. Nasýl durur?.. Afrin merkeze 5 kilometre kala, ABD çýkar der ki;“Ben sözümün geçtiði, gücümün yettiði kadar örgüte talimat verdim, silahlarýmý da geri aldým, gelin konuþalým” Bakýn bu baþka.. Ama sen Amerikan bayraðýný çekmiþsin, Münbiç’te nöbet tutmaya baþlamýþsýn.. Arkadaþ, Mehmetçik nöbet tuttuðun noktaya gömer seni, yoluna devam eder, ne olduðunu bile anlayamadan topraða karýþýr gidersin.. Dikkatli olmakta yarar var..
Çay-Kur Genel Müdürü Ýmdat Sütlüoðlu,“Kadýn sporculara destek olmak günahtýr” demiþ.. Sözün tamamýný aradým bulamadým. Çünkü genel müdürün bu sözü söylediðine dair bir kayýt, bir beyanat, bir mülakat yok.. Bu ifadeye kaynak olarak sadece bir yerel televizyon sunucusunun anonsu gösteriliyor.. O sunucu da bu ifadeyi, o bayan futbol takýmýnýn teknik direktörüne dayandýrýyor.. Özetle; “O buna demiþ, bu da bana dedi” durumu.. Buradan yola çýkarak evvela genel müdüre sardýlar.. Peþinden de daha sözün ne olduðunu bile anlamadan sosyal medyada boykot kampanyalarý patlamaya baþladý birer ikiþer.. Haa orada bir saniye dur bakalým hele..Þimdi sen genel müdürün söyleyip söylemediði bile belli olmayan bir laf üzerine Çay-Kur gibi yüz akýmýz bir þirketin dünya pazarlarýnda rüzgar gibi esen markalarýna boykot kampanyasý baþlatýrsan, ben orada baþka bir þey ararým.. Kimse kusura bakmasýn.. Bu iþte soðuk çay pazarýnýn sýcak ve ahlaksýz rekabet ortamý var gibi geliyor bana.. Anlarýz yakýnda..
Hemen her gün gördüðüme benzer bir manzara.. Benim oturduðum sitenin güvenlik görevlisi ile kargocu ‘kimlik býrakma’ kavgasý yapýyor.. Güvenlik diyor ki; “En azýndan TC Kimlik numaraný söyle onu yazayým..” Kargocu cevap veriyor; “Bana ancak polis kimlik sorabilir..” Ýkisi de haklý.. “Aaa ama öyle ‘ikisi de haklý’ olmaz, birinin daha haklý olmasý lazým” diyorsanýz söyleyeyim, siz de haklýsýnýz..
“Ufak Tefek Yaþamlar” adýnda 2 perdelik kabare oynuyor Gayrettepe KATS Sahne’de.. Önceki akþam prömiyerine gittik.. Mekan çok keyifli.. Altý kafe-restoran üstü butik bir salon.. Burasý ayný zamanda bir drama okulu.. Oyun çok güzeldi… Ýçinde iliþkilerin de olduðu iþ hayatýnýn da olduðu bir kaç farklý konuda yazýlmýþ oyunlar var.. Ekip çok eðlenceli.. Kafa daðýtmak isteyenler kabare sevenler ve özellikle Kamuran Akkor’u özleyenler tavsiye edebilirim..