ABD istihbaratýnýn 24 Haziran bütçesi

2010 yýlýnýn Mayýs ayý Türk-Amerikan iliþkileri açýsýndan tarihseldir. Bu ayda iki önemli geliþme oldu: 

Bir. ABD Ýran’ý nükleer programý nedeniyle tehdit ederken Ankara devreye girdi ve Brezilya ile birlikte hareket ederek soruna diplomatik bir çözüm buldu. 17 Mayýs 2010’da yapýlan anlaþmaya göre Ýran elindeki uranyumu Türkiye’de takas edecekti. Bu Türkiye’nin bölgeyi dizayn etmek isteyen aktörlerin oyununu bozmasý anlamýna geliyordu. Yani küresel mikserlere karþý esaslý bir baþkaldýrýydý. 

Ýki. 31 Mayýs 2010’da, Davos’tan beþ ay sonra, Mavi Marmara saldýrýsý gerçekleþti. Ankara saldýrýya sert tepki gösterdi ve Ýsrail’le köprüler atýldý. Bu da Türkiye’yi Ortadoðu’da Ýsrail kaynaklý agresif politikalara karþý çýkan bir aktör konumuna getirdi. 

Bu iki geliþme ve benzerleri, yani Ankara’nýn bölge dýþýnda yapýlan kaos planlarýna itiraz etmesi, Türkiye merkezli bir dýþ politika belirlemesi ve ulusal çýkarlarýný öncelemesi hazmedilemedi. Ankara’da iktidar deðiþimi için adeta ant içildi. 

Filmin gerisini biliyorsunuz. Makarayý hýzlý sarayým: 

Ýpi dýþarýda terör örgütü FETÖ harekete geçti. Dinlemeler, Erdoðan’ýn evine konan böcekler, Oslo sýzýntýsý, sonra 7 Þubat, Gezi olaylarý ve 17 Aralýk’a giden süreç. Baþarýsýz oldular.. 

Ama bitmedi.. 

Yabancý istihbarat örgütlerinin Kandil turlarý.. Yasin Börü’nün hunharca katledildiði 6-8 Ekim olaylarý.. Terör örgütü PKK’ya “Çözüm Süreci’ni bitir” telkinleri.. 7 Haziran öncesi ve sonrasý.. Baþarýsýz oldular.. 

Ama bitmedi.. 

Türkiye’yi “ele geçirme” saldýrýlarý sokak ortasýnda savunmasýz insanlarýn katledildiði, FETÖ’nün alçak darbe giriþimine kadar uzandý. 15 Temmuz’da yaþadýðýmýz bir iþgal giriþimiydi. Çok þükür baþarýsýz oldu. 

Ama bitmedi. 

Bitmediðini 24 Haziran’a giderken daha net göreceðiz. 

Çünkü seçim sonuçlarýný etkilemek, istedikleri sonucu almak için birçok yerden gelecekler.. Seçimin meþruiyeti ve güvenliðini tartýþmaya açmaya çalýþacaklar.. Ekonomik aygýta daha fazla yüklenecekler.. Terör baronlarýyla iletiþime geçecekler.. Sosyal medya kampanyasý yapacaklar.. Türkiye’nin yerini haritada gösteremeyen Hollywood yýldýzlarýndan mesajlar alacak, ecnebi basýnda yoðun propaganda bombardýmanýna maruz kalacaksýnýz. Ama siz onlarýn yaptýðýný bilmeyeceksiniz. En azýndan bunu umacaklar.. 

Bu kadar da olmaz demeyin. ABD ile Rusya arasýnda geçtiðimiz aylarda yaþanan “seçimlere müdahale” tartýþmasýný hatýrlayýn. Washington Moskova’yý ABD seçimlerine müdahale ile suçluyor. Bu konu ABD’de ciddiyetle soruþturuluyor. 

Bu tartýþma sýrasýnda CIA eski direktörü James Woolsey ABD'nin de baþka ülkelerdeki seçimlere müdahale edip etmediðine iliþkin soruya þöyle yanýt veriyor: “...Sistemin iyiliði içindi, yani demokrasinin menfaatine, sadece iyi bir amaç için.” 

ABD istihbaratýnýn 24 Haziran seçimleri için ne kadarlýk bir bütçe ayýrdýðýný merak ediyorum. Daha fazla merak ettiðim þey bu bütçeyi kime daðýtacaklarý.. 

Nükleer kriz ve Türkiye

Kaderin cilvesi. Ýran, nükleer müzakerelerde Türkiye ve Brezilya ile anlaþtýktan bir süre sonra manevra yaptý ve Obama’nýn ABD’si ile yoluna devam etti. Þimdi bunun bedelini ödüyor. Trump nükleer anlaþmadan çekildiðini açýkladý. Bu Ýran ve milislerinin Suriye’den tasfiyesi sürecinin bir parçasý... Bölge tansiyonun giderek arttýðý bir döneme giriyor. Bu dönem Suriye’de sahaya inerek oyun kuran Ankara için –belirsizliklerden kaynaklanan- negatif bir potansiyel barýndýrýyor. Ancak meselenin farklý bir boyutu da var: Washington hem Ankara hem de Tahran’ý ayný anda karþýsýna alamaz. Trump Ýran’la iliþkileri bozmak istiyorsa Türkiye ile arasýný düzeltmek zorunda.