ABD kararsızlığının Kuzey Irak yansıması

Kuzey Irak’ın referandum kararı, dünyadaki birçok devletin stratejilerini gözden geçirmelerine neden oldu; muhtemelen Erbil yönetiminin de amacı bu.

Belirtmek gerek ki referandum gerçekleşir ve bağımsızlık kararı çıkar ise bağımsızlığın bugünden yarına gerçekleşmesi söz konusu değil. Kuzey Irak yönetimi, bağımsızlık kararını ileride kullanılacak bir kart olarak tutma arzusunda. Erbil yönetiminin bağımsızlık kartını el altında tutma arzusu ise bölge ülkelerinden çok ABD’den beklentileriyle ilgili.

Suriye’nin yeniden yapılanması sırasında PYD’ye siyaseten bir ayrıcalık verilmesi halinde, K. Irak’ın bugüne kadar aldığı ABD desteğinin azalması ya da Suriye siyasi Kürt hareketinin Irak siyasi Kürt hareketini belirler hale gelme olasılığı bulunuyor. Dolayısıyla Barzani, K. Irak’ın öyle ya da böyle varlığını sürdürme garantisi olarak gördüğü ABD’nin, desteğinin devamını zorlamak, teminat altına almak istiyor.

Ayrıca, referandumdan bağımsızlık kararının çıkmaması, çıksa bile gelişebilecek olayların bu kararı geçerli kılacak bir ortam yaratmaması da büyük olasılıkla mümkün.

 

ABD’yi oyuna çağırma

 

Referandum, sadece Kuzey Irak’ın Bağdat’tan bağımsız olmasını konu ediniyor; dolayısıyla ilk konusu Erbil-Bağdat gerilimi. Devletin rejimini, sınırları, yönetimi ve ekonomisi gündeme gelince başka gerilimler olacak.

Irak Parlamentosunun referanduma dair aldığı “ret” kararı ise halkın temsilcilerinin de bağımsızlığa karşı olduğunu ifade etme amacı taşıyor. Bu, bir süre sonra müdahale etmeyi meşru kılacak bir adım olarak okunabilir. Parlamento Irak’ın toprak bütünlüğünün korunmasını esas alıyor, Barzani ise Irak’ın zaten çoktandır toprak bütünlüğü olmadığını ileri sürüyor. Fiili durum açısından Barzani haklı olsa bile, burada söz konusu olan Irak’ın içinden yeni bir uluslararası aktör çıkacak olması.

ABD ve Rusya, bu girişimin zamanı olmadığını ileri sürerek aslında Bağdat-Erbil arasında yeni bir çatışmaya bölgede hiç ihtiyaç olmadığını ima ediyorlar. Zira bu türden bir çatışmanın eninde sonunda İran’ı, Türkiye’yi, İsrail’i ve dolayısıyla Rusya ile ABD’yi “kesin tercih” yapmaya zorlayacağı açık. Ancak görünen o ki, ABD “tercih” konusunda son derece kararsız.

 

ABD’yi karara zorlama

 

K. Irak yönetimine göre referandum şimdi olmaz ise Suriye’de otonom bölge kurulacak; bölgesel ve küresel oyuncular o zaman karşı karşıya gelecek. Dolayısıyla K. Irak’ın bölgesel ve küresel güçlerin “tercihlerini” barışçıl yoldan yapmalarını sağlayabileceğini; Suriye’de ise bu işin çatışmayla olacağına işaret ederek iki ülkedeki siyasi Kürt hareketlerinin de birbirlerinden farklı eğilim içinde olduklarını ima ediyor.

Anlaşıldığı kadarıyla Erbil yönetimi Irak ve Suriye Kürt hareketlerinin “farklı” kalmasının garantisi olarak da kendisini görüyor.

K. Irak açısından son derece riskli olan bu oyun, İran’ın yeni etki alanları kazanıp kazanamayacağı ile de ilgili olduğundan ABD’yi duruma müdahale etmeye zorluyor. Ancak bu müdahalenin Bağdat’ın Erbil üzerine yürüdükten sonra mı yoksa yürümeden önce mi olacağı son derece önemli. Barzani, kabaca “Irak ordusu üzerimize gelirse bizi yeniden kurtaracak mısınız, yoksa tüm etkinin Tahran güdümlü Bağdat’a geçmesine izin mi vereceksiniz” diye soruyor; yanıtı ise bir türlü alamıyor.

Trump yönetimi biraz daha Ortadoğu’da ne yapacağına karar vermezse, değil Katar ya da Kuzey Irak gibi küçücük yerler, yakında kasabalar bile ABD’yi karar vermeye zorlar hale gelecek. Bu arada bölge ülkeleri de kararsızlığın ağır bedellerini göğüslemek durumunda kalmayı sürdürecekler.